Mesele eve gelen “su faturası” olunca…
Vallahi “uysal koyun” gibiyiz…
Mehmet Akif’in şiirindeki gibi…
“Sorma ver…” misali…
***
Elimde İzmir’de yaşayan iki kişilik bir ailenin su faturası var…
Daha yeni evliler…
Çiğli’de bir apartman dairesinde oturuyorlar…
Suyun metreküp fiyatı ne kadar?
2 Lira 29 Kuruş…
Ne kadar harcamışlar?
Beş ton…
Ne kadar ödemeleri gerekiyor?
11 Lira 45 Kuruş… Bunu yazın bir kenara…
***
Asıl “şok” şimdi başlıyor…
İzmir’de su faturası dediğinizde “boşluklara” yer yok!
Bi’de “atık su” hanesi var…
Atık su dediğiniz nedir?
Kullandığınız suyun “kanalizasyona” giden hali…
Yani “pis” su!
Ağlamayın onun da bi’ücreti var…
Metreküpü 1 Lira 87 Kuruş…
Ne kadar harcamıştınız?
Beş metreküp…
Bu da 9 Lira 35 Kuruş etti mi?
Bunu da yazın bi’kenara…
Demek ki; siz, biz, hepimiz…
Beş metrüp su için bi’bedel ödüyoruz…
Bi’de onu, “kanalizasyona gönderdiğimiz” için de ayrıca bi’para ödüyoruz!...
Ohhh, ne ala memleket…
***
Bitmedi…
El kadar faturada daha ne “Sorma ver” haneleri var…
Mesela…
ÇTV olarak anılan Çevre Temizlik Vergisi var…
1 Lira 40 Kuruş… O’nu da yazın bi’kenara…
Mesela…
Katı Atık Toplama Bedeli var, ilçeden ilçeye değişen…
Çiğli için 17 Lira 5 kuruş… O’nu da yazın bi’kenara…
Mesela…
Katı Atık Bertaraf Bedeli var… Sanki, öyle bir tesis varmış gibi…
Herhalde “Vahşi Depolama Başkenti” Harmandalı’ya taşıma ücreti…
46 Kuruş… O’nu da yazın bi’kenara…
Gecikme oranı var; unutmayın…
O da yüzde 1.40… Bu fiks… Bütün ilçelerde aynı…
Kurtulamadınız, kurtulamayacaksınız o faturadan…
İki adet de KDV var… Biri yüzde 8, diğeri yüzde 18…
***
Alın bir hesap makinesi, toplayın bakalım ne çıkıyor?
Tamı tamına, 43 Türk Lirası…
Özetle…
İzmir’de yaşıyorsanız…
Sadece metreküpü 2 Lira 29 Liradan…
5 ton su kullandıysanız…
Mecbursunuz…
O faturanın sağ alt köşesindeki…
“Toplamı, eşittir 43 Lira”yı ödemeye…
Ha’di ödemeyin de…
Bakın başınıza neler geliyor?
***
Bu ne demektir?
Harcadığınız suyun ücretinin dört misli cebinizden çıkıyor demektir…
Acaba…
Böyle “sorma ver” bir fatura…
Hangi ülkede vardır?
Mesela Belçika’da… İsrail’de… Yunanistan’da… İngiltere’de…
Hatta Yavru Vatan KKTC’de..
Merak ettim, sadece…
***
Peki; “Kurtuluş yolu var mı?” Soruyu, Türkiye’nin rekortmen belediye eski başkanlarından ve İzmir eski milletvekillerinden Bülent Baratalı’ya sordum… Tecrübeli siyasetçi, “Böyle gittiği müddetçe belediyeler hemşerilerinin sırtından inmez” dedi ve ekledi…
“Belediye gelirlerinin yaklaşık yüzde 48’i, Büyükşehir belediyelerinin de yüzde 55’i genel bütçe için Vergi Gelirleri tahsilatı olarak gerçekleşiyor… Oysa bu pay İngiltere’de yüzde 72.6… Rahmetli Özal döneminden beri bu böyle… Vergisini, elektriğini, SGK primlerini ödeyemeyen belediye var gücüyle emlak vergisine yükleniyor... Tek çare, Merkezi İdare’nin yüzde altı’larda olan Genel Bütçe Vergi Tahsilatı’ndan belediyelere gönderdiği payı uygar ülkelerdeki gibi en az yüzde 30’a çıkarmasıdır…”
Peki, belediyeler “su faturası”nda insafa gelemez mi? Baratalı acı acı gülümsüyor…
“60 Liralık bir su faturasının sadece 20 Lirası su kullanım bedeli ise, gerçekten haksız bir uygulama… Bu hizmetler için hem merkezi idareden pay alıyorsunuz ki; vatandaş bunun için vergi ödüyor… Ayrıca aynı hizmet için belediye sizden adeta yeniden vergi topluyor… (Kullanan öder…) prensibi Özal’dan beri devam ediyor… Kullanmanın elbette bir bedeli olmalı ama aynı zamanda da insaflı olmalı…”
Sonsöz: “İçinden çıkılacak gibi değil… Su faturalarını kuzu kuzu ödemeye devam…”