GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
18 Ekim 2010 Pazartesi

Bozulan sadece suskunluk değildi bence

Sonunda o da konuştu. Suskunluğunu bozdu yani.
Hem de ne bozmak. İzmir Büyükşehir Belediyesi’’nde deprem etkisi yaratan olayların tam ortasındaki isim Genel Sekreter Ersu Hızır’’dan söz ettiğimi anlamışsınızdır.
 
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’’nun son 3,5 yılındaki en yakın çalışma arkadaşı, bürokratik hiyerarşide Büyükşehir’’in ikinci adamıydı Hızır.
Ta ki 6 Eylül 2010’’da Aziz Başkan tarafından kapının önüne konulana kadar. Aziz Başkan’’a muhalif kimliği hatta takıntılı duruşuyla ün yapan Gazeteci Süleyman Gençel’’in kaleme aldığı bir yazıyla başladı her şey.
Büyükşehir’’in ikinci adamı Ersu Hızır’’la bir yemekte buluştuğunu iddia eden Gençel, Hızır’’ın kendisine Büyükşehir’’deki bazı birimleri/bazı isimleri adres gösterdiğini, dürüst sıfatlı Aziz Başkan’’ın da tüm bunlardan (yolsuzluklar) haberdar olduğunu söylediğini yazdı.
Gençel’’in söz ettiği yemek gerçekten yendi mi yenmedi mi tartışmaları sürerken Kocaoğlu tereddüt bile etmeden Hızır’’ı görevden aldı.  
 
Kendince haklıydı ve gerekçesi de çok netti. İhaneti vataniye (Brütüstlük) ve dürüstlüğe halel getirme teşebbüsü’…Yazılanlar Hızır’’ın kellesine/koltuğuna mal olduğuna göre ’‘Demek ki yemişler’’ dedi çoğunluk.  Ve hatta Hızır’’ı çok sevenler bile, ’“Eee yemişlerse Ersu Hızır bunları hak etmiş’” diye de ekliyordu.
Ben ise temkinliydim.
’‘Bu yemek yenmemiş de olabilir’’ diyordum. Hem kendi kendime hem yakın çevreme hem de siz okurlara. Bu ’‘Ortada’’ ya da ’‘kuşkucu’’ duruşumun kendince ama önemli nedenleri vardı. Öncelikle olayları başlatan, ’“Büyükşehir ile yemekteyiz’’ yazısının müellifi Süleyman Gençel’’i bu olay üzerine kalem oynatan hemen herkesten iyi tanıyordum.
En az 7-8 yıl birlikte ve çok yakın çalışma imkanımız olmuş, bu süre de bana Gençel hakkında pek çok şeyi öğretmişti. Aramızdaki usta/çırak ilişkisi sonrasında farklı boyutlar kazanmış, son 1 yıldır insani ilişkilerimizi bile etkiler noktaya gelmişti hatta.
 
Bunu savunurken Gençel’’in yalan yazma ihtimalinden söz etmiyordum tabi ki. Siyasi ve mesleki açıdan amacını sorgulamaya, geçmişine bakarak bugünü hakkında çıkarsama yapmaya çalışıyordum. Ben biliyordum ki Gençel, Başkan Aziz Kocaoğlu’’nu hiç ama hiç sevmez. Kocaoğlu da Gençel’’den hazzetmez.
Çünkü Gençel Kocaoğlu’’na baktığında en büyük takıntısı CHP Eski İl Başkanı, yeni PM Üyesi Alaattin Yüksel’’i görür. Ve de bu Gencel için yeterlidir.
İkinci olarak; Yine biliyordum ki Gençel’’in kaleme aldıklarını bilmek için allame-i cihan olmak gerekmiyor. Aziz Başkan’’ın ayağına bastığı bir belediye bürokratı hatta müteahhidi daha fazlasını bile anlatabilirdi.
Üçüncü olarak Kocaoğlu’’na takıntısı bilinen Gencel’’in, ’‘Mış gibi yazmak suretiyle’’ Büyükşehir’’in tepesinde bir güven sınavı yapma ihtimaliydi.
 
**
Ama bu olay kendi özelinde bazı ilkleri, ilginçlikleri de barındırıyordu.
Aynı Gençel’’in en az 6 ay yayın yaparak, ’‘Yasadışı dinleme’’ yapmakla suçlayıp, İzmir
Jeotermal A.Ş’’den ayağını kaydırdığı Ali İçhedef’’i İZBETON gibi Büyükşehir’’in en önemli şirketine ’‘Genel Müdür’’ yapan Kocaoğlu, Hızır’’ın kellesini/koltuğunu tek bir yazıyla alıyordu mesela’…
Sadece Hızır’’ın kellesini almakla kalmıyor, Ersu Hızır’’a yakın, biri genel sekreter yardımcısı, biri genel müdür olmak üzere pek çok kişinin de biletini kesiyor, adeta Büyükşehir’’deki tüm taşları yerinden oynatıyordu.
Kendi eliyle kurduğu ekibini biçiyor/doğruyor, güven sorunundan hareketle, ’‘sadık’’ bir yeni ekip oluşturuyordu Aziz Başkan.
Demek ki Kocaoğlu, yaşananlara ihanet penceresinden bakıyordu ve bu yemeğin yendiğinden son derece emindi. Belli ki, elinde görüntü ya da ona eşdeğer bilgi/belge vardı. Çok geçmeden işin aslı/rengi anlaşıldı.
Söz konusu yemeğin yendiğine dair güçlü bir tanık dolaşıyordu ortalıkta. Hem de bu, ’‘O masada ben de vardım’’ diyecek kadar güçlüydü (!). İşte o tanık Grand Plaza Eski Genel Müdürü Birol Soylu’’dan başkassı değildi.
Yani tarafımdan oldukça tanıdık bir isimdi.
Yani’… Sayın Başkan Kocaoğlu, sadece Gençel’’in değil, eski bürokratı Birol Soylu’’nun ipiyle kuyuya inmişti.
Hangi Birol Soylu mu?
Piriştina döneminde Erdal İzgi tarafından işbaşına getirilen 2008 ilk baharında ’‘istifa’’ etmek zorunda kalan, Genel Sekreter Ersu Hızır tarafından da son ana kadar korunan/kollanan Birol Soylu. Sadece Aziz Başkan’’a değil pek çok kişiye bu yemeğin yendiğini söylüyordu Soylu.
**
Başka delil var mıydı?
Görüntü, fotoğraf ya da başka bir tanık?
Onu Ersu Hızır da merak ediyor olacak ki; ’‘yemeğin yendiği iddia edilen mekana ilişkin tespit davası açmış. Yargı kanalıyla güvenlik kameralarını inceletmek için harekete geçmiş yani.
Ve de ’‘yemekteyiz’’ yazısının müellifi, sonradan Yunanistan üzerinden ’‘çark eden’’ Süleyman Gencel hakkında kamu davası’…
Tüm bunlar normal/olağan da...
Kocaoğlu’’na yönelik öyle ifadelerle dolu ki Hızır’’ın avukatı üzerinden yaptığı açıklama’… Bazı satırları yenilir yutulur cinsten değil. Başkan bazı satırları okurken hop oturup/hop kalmış, eğer varsa şekeri/tansiyonu azmıştır.
Çünkü, ’‘Görevden almaya yetkisiz başkan, ’‘ağır manevi şiddet’’, yasal dayanaktan yoksun görevden alma’’ gibi ibarelerin yanı sıra, açılan ’‘yürütmenin durdurulması davası’’  Hızır-Kocaoğlu ilişkisini farklı bir boyuta taşımıştır.
Tam 50 gün susarak belki de kendince bir adım bekleyen Hızır’’ın olayı hukuksal noktaya taşıması ve kullandığı üslup, Hızır’’ın sadece kılıcını çekmekle kalmadığı ya da kalmayacağını ortaya koymaya yetmektedir.
Yaşanan süreçle ilgili savcılığın da harekete geçtiği göz önüne alınırsa seyreyleyin gümbürtüyü’…
Tüm bunların İzmir’’e İzmirliye etkisi olur mu?
Olmaz olur mu hiç’… Belediyenin ve de Aziz Başkan’’ın hızını düşüreceği, bürokraside güven bunalımı yaşatacağı açık. En azından belirli bir süre.