GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
15 Eylül 2010 Çarşamba

Delikanlı Gandi’’nin ’‘siyasi’’ hatası!

Referandum bitti, tantanası, hesaplaşması bitmedi. Uzun süre biteceğe de benzemiyor.
Sayın Başbakan’’ın kimi yüreklere su serpen kimilerine korku salan 2. balkon konuşması geleceğin Türkiye’’sine yönelik ciddi izler taşıyordu.
’‘Hadi Kuzu’’m başla’’ talimatıyla yeni Anayasa çalışmaları hareketlenirken uzun süredir tartışılan, Erdoğan’’ın hayali olduğu bilinen başkanlık sistemine geçişe yönelik işaret fişeği patlatılmış oldu.
Bu fişeğin Türkiye’’nin önünü aydınlattığını düşünenler olduğu gibi karanlığa götürdüğünü söyleyenler, savunanlar da azımsanamayacak oranda’…
Sayın Başkan’’ın bir yönünü seviyorum.
Savaşı yaptıklarıyla zaferi paylaşıyor.
Örnek bir muzaffer komutan bu yönüyle Sayın Başbakan’…  

İstanbul Belediye Başkanlığı’’ndan itibaren yanından ayırmadığı çok sayıda ismi kabinede/parti üst yönetiminde (Genel Sekreter İdris Naim Şahin, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı gibi) tutması bu yüzdendi.
 
Alkışlanan ’‘balkon konuşmasında’’ sürecine katkı koyan kimseyi unutmadı Sayın Başbakan’…

Okyanus Ötesi’’nden gelen ’‘fetvayı’’ da unutmadı Sayın Başbakan, devrimci/ülkücü kardeşlerinden, ’‘Milli Görüşçü’’ öz kardeşlerini de’…
Hatta Kiboş’’tan, Müslüm Gürses’’e, sokak tabelası indirilen Sezen Aksu’’ya uzanan ’‘anlamlı’’ sanatçı desteklerini de.
 
İşte lider böyle olur.
 
**
AKP cephesinde yüzde 58’’lik halk desteğinin de etkisiyle yüzler gülerken muhalefet paramparça’…
 
Bir kısım aklıevvel CHP’’liler, Baykal’’ın kucağına verdiği çocuğa sahip çıkan, reddetmeyen Kılıçdaroğlu’’nu sorgulama cüreti bile gösteriyor ne yazık ki!

Sahibinin sesi Kemal Karataş ilk açıklamayı kimselere bırakmadı.
CHP İl Başkanı Nalbantoğlu’’nu ’‘yüzde 70’’i bulamadığı için istifaya davet eden Karataş, Kılıçdaroğlu’’nu da seçimli kurultaya çağırıyor.

Referandum sürecinde İzmir’’e gelip Çeşme’’deki otelin kral dairesine konuşlanarak bugünleri kurgulayan Baykal’’ın dizinin dibinden ayrılmayan Karataş’’ın bu açıklamayı tek başına yapmadığını düşünüyorum nedense’…
 
CHP eski Lideri Deniz Baykal’’ın da iki gün sonra Taraf Gazetesi üzerinden yaptığı ’‘kurultay çağrısı’’ Karataş noktasındaki soru işaretimi yanıtlamaya yetti doğrusu.
 
Pensilvanya bağlantılı Taraf’’a konuşan Baykal, açıklamasının yayınlandığı gün ’‘kıvırıp’’ ’‘ben demedim, gazetenin kendi yorumu’’ demiş olsa da bu türden açıklamalarla nabız yoklandığı tecrübeli CHP’’lilerin malumu’…
Baykal kıvırdığına göre yeterli desteği görmemiş olmalı.
Gandi Kemal ve yeni CHP yönetimi nerede hata yaptı?
 
Hemen söyleyeyim’…
 
Deniz Baykal’’ın kurguladığı referandum politikasını terk edeceklerdi.
Hemen mi?
Hayır tabi ki’… Siyasette ve kurumlardaki devamlılık esasına göre hemen yapamazlardı bunu.
Ama Anayasa Mahkemesi kararı iyi bir fırsattı.
Ama değerlendir(e)mediler.
Anayasa Mahkemesi’’nden defalarca lehte karar çıkaran CHP için, mahkemenin referanduma izin vermesi, iptal başvurusunu reddetmesinden daha doğru bir gerekçe olabilir miydi?
 
Anında karar verip, ’‘Hayır’’da hayır vardır’’ diyerek yollara düşmek yerine, ’‘Türkiye bir hukuk devletidir, anayasa mahkemesinin kararına saygı duyuyoruz. Referandumda örgütümüzü, halkımızı serbest bırakıyoruz’’ diyerek;
 
’“Evet Recep Bey yargıyı ele geçirmek istemektedir. Ama biz iktidara geldiğimizde yepyeni bir anayasaya ile durumu düzelteceğiz’” diye ekleseydi sözlerine’…
 
1-Kurumsal açıdan daha inandırıcı bir duruş sergilemiş olurdu. (CHP’’nin onlarca başvurusu kabul eden Anayasa Mahkemesi’’ne ve hukuka güveni tesis edebilirdi)
 
2-Genel başkanlık koltuğuna oturur oturmaz halkın kantarına çıkmaktan kurtulur, ’‘Türkiye’’nin umudu Gandi’’yi basit bir Anayasa paketinin altında ezilmekten kurtarabilirdi.
 
3-En büyük rakibi Recep Bey’’in ’‘araya sıkıştırdığı referandumda’’ yüksek yargıyı ele geçirmekten de öncelikli amacı olan genel seçim öncesi güvenoyu planını bozabilirdi.
 
4-23 Mayıs’’ta büyük umutlarla oturduğu koltuğunu 12 Eylül’’de tartışmalı hale getirmez, tökezlemesini bekleyen parti içi muhalefetin eline de koz vermez, verdirmezdi.
 
5-Ölüm/kalım savaşına dönen seçim çalışmalarında katrilyonlarca liralık israfın, seçim rüşvetinin önüne geçer, yeni dönem için ekibini ve parti politikasını doğru şekilde dizayn ettikten sonra yola düşer, en azından ’‘Oyunu bile kullanamayan’’ muhalefet lideri olarak anılmazdı.
 
Sonuçta; Kılıçdaroğlu siyaseten bu yolları deneyebilir, kendisi için ’‘erken’’ sayılabilecek bu maçı erteleyebilir, hem kendisine hem ülkeye zaman kazandırarak, usta rakibinin ince planına limon sıkabilirdi.
Ama o tüm bu kaçamak yolları denemek dururken, er meydanına çıkmayı, gözüne kestirdiği Recep Bey’’le güreşmeyi, kora koz, dişe diş bir mücadele sergilemeyi tercih etti. Bir yerde delikanlılık yaptı!

Kasımpaşalı’’nın delikanlılığına, AKP’’nin ilk adına yani Adalet’’ine güvendi belki.
Tecrübesizliğinin kurbanı oldu, fena halde yanıldı.
Er meydanında hakemler taraf tutuyordu.
Devletin tüm olanaklarının kullanıldığı yetmiyor, dahili ve harici bedbahtlar, işbirlikçiler, alt oyucular, ihanet çeteleriyle de savaşmak zorunda kalınıyordu.
Delikanlı Tayyip, ’‘Havuzlu Villa’’dan kaçarken, adamlarından birine ’‘ermeni’’ olduğunu iddia ettirdiği taze rakibinin ’‘alevi’’ olduğunun altını çizmek suretiyle siyaseti etnik/mezhepsel temele indiriyor, ’‘soy/sop’’ polemiği ile Kürt/Alevi alt kimlikleri üzerinden kendi yaptığı iki açılımın içini boşaltıyordu.

İmralı ile yapılan pazarlıklarla akan kana işbirliği molası verdiriliyor, modern Türkiye Cumhuriyeti’’nde referandum için cemaat liderleri okyanus ötesinden fetvalar yayınlıyordu.
Sivil toplum ’‘Taraf olmayan bitaraf olur’’ tehdidiyle baskı altına alınıyor, trilyonlarca liralık reklam bütçesiyle iktidar olmanın nimetleri sonsuza kadar kullanılıyordu.
Sonuçta rakibini tanımayan Gandi Kemal, büyük umutlarla geldiği koltuğunda ’‘minik bir pakete’’ sıkıştırdı kendini’…
 
Yüzde 42’’yi tabi ki azımsanıyorum. Küçümsemiyorum.
MHP’’nin tabanına hakim olamadığı, yüzde 6’’lık desteği bulunan SP’’nin açık destek verdiği süreçte 42’’nin aslan payı Kılıçdaroğlu’’na ait.
 
Ve 18 yıllık yeni CHP tarihinde, partinin ulaştığı en yüksek nokta bu. En azından yüzde 35-36’’sı Gandi’’nin başarısı’…

22-23 Mayıs kurultayında siyaseten bertaraf olanlara, 13 Eylül sabahı kurultay tamtamlarını çalmanın planlarını yaparken, çok net bir şekilde ’‘evet’’e taraf olanlara kanmayın siz.
 
Gandi Başbakan için hala tehlikeli bir rakip.
Ve inanın bu rekabetten Türkiye kazanacak’… Kazanıyor da’…
Gandi’’nin koltuğunu sallamaya çalışanlara gelince;
 
Necmettin Erbakan’’ın çok kullandığı bir cümleyle yanıt vermek istiyorum.

’“Hadi ordan, hadi ordan!’”
 
Yarın: İzmir’’deki tartışmaları dikkatle izliyorum. CHP ve AKP içindeki hareketliliği ele alıp, MHP’’deki taban çözülmesini değerlendirmeye niyetliyim.