GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
29 Ocak 2023 Pazar

Anamın kabri başında yemin ediyorum ki…

Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla…

Atatürk’ü bu köşede anma ve hatırlama günü…

Bir kez daha…

Çok bilinen ama ayrıntıları sır kalan…

Yaşanmış bir öyküyü paylaşalım…

Bunu yaparken de…

100 yıl önce yaşananları bugünlere taşıyan herkesi…

Saygıyla analım…

***

Atatürk, gece yarısı trenle Eskişehir’e gidiyordu…

Haber geldiğinde…
Annesi Zübeyde Hanım vefat etmişti...
Ali Çavuş, kompartımanın kapısındaydı ve…

Acı haberi nasıl vereceğini düşünüyordu...

O esnada içerden bi’ses geldi…
Atatürk uykudan sıçramıştı…
Ali Çavuş'a seslendi…

Atatürk yatakta oturmuş bekliyordu; telaşla sordu:
“Annemden haber var mı?”

Ali Çavuş renk vermemeye çalıştı:

“Az önce telgraf geldi, şifreyi çözünce size sunacaklar…”

Anlamıştı Ulu Önder:

“Boşuna benden saklamaya çalışma… Ben haberi aldım…”

Ali Çavuş belli etmeden merakla sordu:
“Ne haber aldın ki paşam? Hayırlı haberdir inşallah!”

Atatürk usulca anlatmaya başladı:
“Az önce dalmışım... Rüyamda yeşil bir ovada anamla el ele geziniyorduk... Bir şeyler anlatıyordu… Birden fırtına çıktı, sel bastırdı, anamı aldı götürdü… Hiçbir şey yapamadım… Hiç, hiç!..”

Ardından telgrafı istedi…

Ali Çavuş telgrafı Atatürk'e uzatırken…

Dudaklarından, “Sen sağ ol paşam...” sözcükleri döküldü…

Atatürk'ün gözlerinden iki damla yaş akıvermişti…

Ali Çavuş, “Ağlama Paşam” diye yalvardı…

Gazi Mustafa Kemal, şöyle cevap verdi:

“Neden? Ben insan değil miyim? Anam öldü... Ben buna ağlarım... Ama anavatan kurtuldu... Bununla da teselli bulurum… Benim için ikisi bir…”

O gün…

Takvimler; 14 Ocak 1923’ü gösteriyordu…

***

Zübeyde Hanım, ne biricik oğlunun mürüvvetini…

Ne de Cumhuriyet’in ilanını görebildi...

Hava değişikliği için gittiği İzmir’de…

Artık neredeyse hiç görmeyen gözlerini hayata yumdu…

***
Bilir misiniz ki?

Zübeyde Hanım İstanbul Beşiktaş Akaretler Yokuşu’nda oturuyordu…

O evde yazdığı vasiyetnamesinde…

Beşiktaş’taki Yahya Efendi Dergâhı’na defnedilmesini istemişti…

Ama oğlu, bu arzusunu yerine getiremedi…

Belli ki, türbe ve dergâha anne defnetmenin kapısını açmak istemiyordu…

***

Atatürk, anneciğinin kabrine…

Ancak 13 gün sonra (27 Ocak) gidebildi…

Fevzi Çakmak ve Kazım Karabekir Paşalar yanından ayrılmadı…

Kabrin başında kalbinden geçenleri seslendirdi:

“Burada yatan zavallı annem, zulmün, baskının ve milleti felaket uçurumuna götüren keyfi bir idarenin kurbanı olmuştur… Mütareke zamanında Anadolu’ya geçtiğimde annemi ıstıraplı bir halde İstanbul’da bırakmak zorunda kalmıştım... Yanımda kendisinin verdiği biri vardı... Onu Erzurum’dan İstanbul’a gönderdiğim zaman, annem bu adamın yalnız olarak geldiğini öğrenince, benim için Padişah’ın verdiği idam kararının yerine getirildiğini sanmış ve kendisine inme inmiş…”

Gazi Paşa, annesinin yaşadığı acıları da hatırlattı:

“Annem üç buçuk yılı, gece ve gündüzleri ağlayarak geçirdi... Akıttığı gözyaşları O’na gözlerini kaybettirdi… Annemi kaybettiğim için şüphesiz çok üzülüyorum... Fakat bu üzüntümü gideren ve beni avutan bir nokta vardır ki, o da anamız vatanı mahveden, çökerten yönetimin artık bir daha geri gelmemek üzere yok edilmiş olmasıdır…”

Ve kabrin başında şu sözü verdi:

“Annemin mezarı başında ve Allah’ın huzurunda yemin ediyorum, bu kadar kan dökerek milletin kazandığı ve elde tuttuğu hâkimiyetin korunması ve savunması için gerekirse annemin yanına gitmekte asla kararsız davranmayacağım… Millî hâkimiyet uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun…”

***

Zübeyde Hanım’ın kabri bu güzel kentin bağrında…

Karşıyaka’da…

Selanik’e çok benzeyen bu güzel kentte…

Geride bıraktığımız hafta vefatının 100’üncü yılında İzmir’in adeta aktığı bir törenle anıldı…

Yolunuz ne zaman düşerse…

Bir Fatiha’yı eksik etmeyin…

Nokta…

Sonsöz: “Ey hayat! Eğer annem yanımda olsaydı bana böyle acımasız davranamazdın… / Anonim…”