GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
30 Aralık 2010 Perşembe

Vicdan üzerine...

Yitik vicdanlarımızın peşindeyiz. Onu geçen binyılda kaybettik, bu binyılda arıyoruz. Vedalaştığımız vicdanlarımızdan geriye kalan boşlukta, ötelediğimiz ’‘Öteki’’ can çekişiyor. Halbuki, ’‘Ben’’ kendini ’‘Öteki’’ üzerinden gerçekleştirendir. Kendi başına ’‘Hiç’’ olan varlığın karinesi, ’‘Öteki’’dir.
İnsan neden konuşur? Ötekine bir şey söylemek için.. İnsan neden ad koyar? Öteki çağırsın diye.. İnsan niçin giyim kuşam derdine düşer? Öteki baksın diye.. İnsan neden sosyalleşir? Ötekini istediği için.. ’‘Öteki’’ kimdir? ’‘Ben’’i ’‘Öteki’’ olarak algılayandır.
Ve vicdan, ’‘Ben’’i ’‘Öteki’’ne bağlayan en insanca duygu.
 
’‘Ben’’ ve ’‘Öteki’’, ikisi de gök katında kuvvetle meçhul, yeryüzünde birbirine mecbur.
O mecburiyet ki, vicdana ses verendir; giderek duyulmaz olan ses..
Yürekler sağırlaşıyor, vicdan sesini kaybediyor; her iki durumda da insan ’‘Öteki’’nden uzaklaşıyor. Neden?
 
Neden olarak dünyanın içinden geçtiği bunalımın yarattığı konjonktürel bir durumu anlıyorsak, durumun kendiliğinden normalleşeceğini umabiliriz. Bu iyi ihtimaldir.
Kötü ihtimal ise, bu durumun, yeryüzünü kuşatan mülkiyete dayalı sistemin gelişmesi sonucu ortaya çıkmış olmasıdır. Uygarlığın bedeli..
 
Yitik vicdanlar, uygarlığın insanlığa yeni bir armağanı olabilir!.. Bu ahvalde, uygarlığın yükselen değerlerinden biri olarak yeni vicdan konseptini anlayışla (!) karşılayacağız. Evrimleşmeye de karşı çıkacak halimiz yok! Yeni vicdan anlayışını savunmak için en uygun argümanları bulup buluşturup durumu kurtaracağız’…
 
Vicdanlar suskunlaşırken bütün insan değerleri parasal ifadesini bulacak. Bütün değerler metalaşacak. Kapitalist sistem etikası ruhumuza meydan okuyacak.
Suskun vicdan, sistem içinde barınmanın bedelidir. Yeryüzünde güvenlik ve esenlik içinde, karnı tok, sırtı pek yaşamanın bedeli, efendilerine adanmış yaşamlar ve satılmış ruhlardır. Yeryüzünün efendileri bizlere yaşam olanakları sunarlar, karşılığında biz de  özgürlüğümüzden vazgeçeriz. İnsanı aşağılayan bu alışverişten geriye sadece suskun vicdanlar kalır.
 
Bir yasak, bir günah, bir korkudur insanı teslim alan. Bu teslimiyet üzerine inşa edilen hayatlardan geriye ne kalır ki; insan, insan olduğunu bilsin. Dolaylanmış hayatlar artık temsilin temsili kadar uzaktır insana. Kendisi olmaktan vazgeçe vazgeçe temsili bir yaratığa dönen insanın vicdan meselesi kalmamıştır.
 
Vicdan meselesi kalmadığı içindir ki bu ülkenin soğuk gecelerinde aç yatan çocuklar vicdanları sızlatmıyor; ama düşen Borsa yürekleri hoplatıyor.
Bir milyondan fazla çocuğu sokaklarda yatan toplumun vicdanı ne ifade eder!
Evinin salonunda televizyondan naklen savaş seyreden insan!
Ömrü bankalara faiz ödemekle geçen insan hangi duygular altında ezilmektedir!
İş ararken bin kapıdan çevrilen insanın ruh hali nasıldır!
Vicdanları susturmadan bu soruları içtenlikle yanıtlamak ve bu olan bitene katlanmak mümkün değildir.
Demem o ki, yeryüzünü çekip çeviren mülkiyet düzeni ve bu düzen üzerinde yükselen uygarlık, gözlerini vicdanlarımıza dikmiş bulunuyor.
Bundan böyle vicdanlarımızı temiz tutmak hiç kolay olmayacak.