Erdoğan, BAE ziyaretinden sonra, Suudi Arabistan’ı, İsrail’i ağırlamaya hazırlanıyor. Koşullar nasıl değiştiyse, İsrail, BAE, Suudi Arabistan arasında kurulmakta olan diplomatik ilişki ağına Türkiye dahil oluyor.
Aklıma geldi… Seksenlerde, yurtdışında görev yaparken öğrendim; Avrupa’da, kritik konularda Türk diplomatların söyledikleri, ABD Dışişleri koridorlarından dolaşarak gelmedikçe dikkate alınmıyordu.
ABD uydusu gibi algılanan Türkiye’nin uluslararası platformda ağırlığı oldukça tartışmalıydı.
Yani, şunu söylemek istiyorum;
Erdoğan’ın, “Bir dakika, orada dur!” tavrı ve tepkisi aslında doğruydu. Tepki doğruydu ama Erdoğan yanlış kişiydi.
O tepkiyi verecek kişi Erdoğan değildi. Hem nalına hem mıhına siyaset yaparken “van minit!” deyince olmuyor.
Olmadığı içindir ki BAE, Suudi Arabistan, İsrail ile Türkiye, koşullar değişmediği halde, “Nerede kalmıştık!” dercesine bir araya geliyor.
Bu zoraki bir araya geliş,Batı ile dengeli ve tutarlı politikalarla sürdürülmesi gereken ilişkileri kuramayan iktidarlar yüzündendir. Türkiye’nin biri doğuya diğeri batıya basarken iyice ayrılan bacaklarını toplayamaz hale gelmesi, hepimizi düşündürmeli.
Hele, seksen darbesinden sonra siyasi kadroların ılımlı İslam fikrini ve kimlik siyasetini benimsemesi, Türkiye’ye, uluslararası sistemde ziyadesiyle güç kaybettirdi.
Oysa, Anadolu topraklarında yaşanmışlığın günümüze taşıdığı kültür mirası, jeopolitik konum ve üretim imkanları doğru değerlendirilse, Türkiye sistemin metropolünde tartışmasız bir güç olarak yer alacak.
Ne yazık ki sığ siyasetçilerin elinde bir Doğu’ya bir Batı’ya yalpalayan Türkiye bu imkanlara karşıdan bakıyor.