Bir önceki «Ege’nin Unutulan Rodos ve İstanköy Türkleri/1”adlı yazımda, Rodos ve İstanköy ağırlıklı olmak üzere Onikiada’da yaşayan ve sayıları 6.000 civarında olan bir Türk nüfusun da bulunduğunu, ancak 1947 yılında adaları ele geçiren Yunan makamlarının, 1923 yılında Lozan Barış Antlaşması imzalandığında Onikiadanın İtalyan yönetimi altında olduğu gerekçesiyle söz konusu soydaşlarımıza «azınlık” statüsü tanımadığını belirtmiştim.
İzin verirseniz bu yazımda çok kısa olarak Rodos ve İstanköy Türklüğünün Sorunları Hakkında bilgiler vermek istiyorum.
Eğitim ve Türkçe Öğrenme Hakkı
Rodos ve İstanköy’de Türkçe öğrenim veren okullar 1972 yılından itibaren kapatılmıştır. Yunanistan Devlet okullarında eğitim gören Türk çocukları, bugün Türkçeyi çok az derecede konuşabiliyorlar. Türk okullarının kapatılması, adalar Türklüğünü zor durumda bırakmıştır. Bu bağlamda adalarda Türklerin kültürlerini ifade etme aracı olan “Türk dili” ve buna bağlı eğitim, din gibi kültürel aktarım araçlarının, Yunanistan’ın uyguladığı kültürel arınma politikası karşısında büyük tehlikelerle karşı karşıya olduğu gözlemlenmektedir.
Din ve İbadet
Günümüzde, Yunanistan Devlet okullarına giden Rodos ve İstanköy Türkleri , hristiyan din derslerinden muaf tutulmalarına karşın, Müslüman dini eğitimi haklarınından da mahrumdurlar.Yunan Hükümetleri, Rodos ve İstanköy’de yaşamakta olan Türkleri, Türk Kimlikleri ile değil, Müslüman olarak kabul etmektedir. Bu bağlamda ortaya çıkan ikilem şudur: "Müslüman Yunanlı" olarak tanımlanan Rodos ve İstanköy Türklerinin Müslümanlıklarını da öğrenmeleri yasaktır.
Adalarda Yaşayan Türklerin Vatandaşlık Sorunu
1950’den sonra adadan ayrılan bu kişilere Rodos’a ve İstanköy’e dönmeyeceklerine dair belge imzalatılmıştır. Kalan Türkler ise vatandaşlıktan çıkarılma korkusu ile uzun yıllar adalardan ayrılamamıştır. Bu kişiler ayrılmak istediklerinde önce yabancılar şubesine giderek Yunanistan’a tekrar giriş vizesi almak durumunda kalmışlardır. Bugün vatandaşlıktan çıkarılan kişilerin sayısının binlerce olduğu tahmin ediliyor.
Osmanlı Türklerinden Kalan Kültür Mirası
Osmanlı Türklerinden kalan kültür mirasımızın bakımı ve tamirlerine izin verilmemekte, tamirler göstermelik olmakta ve eserler zamanın tahribatına bırakılmaktadır.
Örneğin Rodos’ta bulunan camiler ise tadilat gerekçesi ile kapatılmış bulunmaktadır. Bugün yalnızca İbrahim Paşa Camii ibadete açıktır. Süleymaniye Camii’nin restorasyon çalışmaları onlarca yıl sürdürülmüş, çalışmalarda ise Osmanlı Desenleri değiştirilmiştir. Geçtiğimiz yıllarda onarım çalışmaları tamamlanan cami,ilk kez Kurban Bayramı’nda ibadete açılmıştır. Caminin müze olacağı bildirilmektedir.Benzer şekilde Ali Hilmi Paşa Camii, Kıbrıs Evi olarak kullanılmak üzere Rodos belediyesi tarafından restore edilmiştir. Murat Reis Külliyesi’nde bulunan müftü evi ise yıktırılarak yerine konservatuar binası yapılmıştır.
Vakıflar Sorunu
Hristiyan vakıflarından vergi alınmamakta birlikte Rodos ve İstanköy’de yaşayan Türklere ait vakıf gayrı menkulleri ,ticari kuruluşlar ile aynı oranda emlak vergisine tabidir.Bu da, uygulamanın ne kadar ayrımcı olduğunu gösteriyor. Diğer yandan Yunanistan Devleti ,Vakıf Dairesi’ne sürekli masraflar yaptırarak elindeki arazileri ve malları sattırmaktadır. Yunanistan Devleti bu uygulamayı, Vakıf Yönetim kurullarına istedikleri kişileri atama yaparak gerçekleştirmektedir.
Nefret ve Baskı Ortamı
Geçmişten günümüze değin Rodos ve İstanköy’de Türklere karşı nefret ve baskı ortamı sürdürülmüştür. Kıbrıs Hareketi sırasında birçok Türk’ün işkence gördüğü, bir Türk’ün de öldürüldüğü biliniyor. Bugün için nefret ve baskı ortamı azaltılmış gibi görünüyor.
Özetle Yunanistan’a göre Rodos ve İstanköy Türkleri, yalnızca Müslüman Yunan vatandaşı olarak görülüyor. Türklere yönelik asimilasyon politikaları ne yazık ki devam ediyor.