GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
YAZARLAR
1 Ağustos 2013 Perşembe

Seçimler yaklaşırken sermaye el mi değiştiriyor ?

Türkiye’de,1980’li yılların başında itibaren  uygulanan yeni-liberal politikalar; serbest ticaret, özelleştirme, yabancı sermaye ve  borçlandırmalar ile sahneye konuldu. Özellikle borçlandırma, sürekli bir kaynak sağlama seçeneği oldu. Dış borcun artması, emperyal güçlerin denetimini hızlandırdı.
Anılan politikalarla işsizlik dayanılmaz boyutlara erişti. Gelir dağılımı, toplumsal sınıflar arasında olduğu kadar, bölgeler arasında da derinleşti. Bu ortam içinde Adalet ve Kalkınma Partisi(AKP),toplumda var olan adaletsizliğe karşı popülist bir program ile iktidara geldi.

Sermaye El Mi Değiştiriyor ?
AKP,Kemal Derviş’le hızlanan liberal politikaların daha sıkı takipçisi oldu. Bu nedenle İstanbul sermayesi olarak adlandırılan TÜSİAD’ın, AKP İktidarı’nın başlangıç  yıllarında özelleştirme uygulamalarında AKP ile anlaştığı gözlemleniyor.Bununla birlikte, Başbakan Erdoğan,TÜSİAD’ın uygulanan politikalarla bire beş kazandıklarını, ancak siyasette anlaşamadıklarını  da söylüyor.(12 Eylül 2010 Referandumu’ndan önce ATV’de  yapılan bir röportajdan alıntı).
Daha sonra AKP izlediği ekonomi programıyla İslami nitelikte MÜSİAD ve TUSKON’un çatıları altında toplanmış iş çevrelerini  güçlendiriyor. Ve Türkiye’de artık sermaye ciddi manada el değiştirmeye başlıyor.

Başbakan Erdoğan bunu şöyle ifade ediyor:”...Şu anda dünya ile bütünleşen bir Anadolu var. Bu da belki onları(TÜSİAD’ı) rahatsız ediyor... Ama biz isteriz ki niçin İstanbul sermayesi Anadolu sermayesi ile iç içe olmasın.” (Cumhuriyet Haber Portalı, 10.09.2010).

Bu şekilde, ABD destekli 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi ile başlatılan özelleştirme kampanyaları ile özel sektöre devredilen kamu sermayesinin el değiştirilmesinin son aşamasına geliniyor. Bütün sermaye Siyasî İslâm’a verilmek isteniyor.

Ne Olabilir?
Gelinen noktada, Koç Grubu enerji şirketlerine yönelik operasyonların siyasi olduğu yönündeki şüpheler   bunu göstermiyor mu?

Burada birkaç soru soralım. Birincisi şu: TÜSİAD adı altında toplanan iş çevreleri ne yapacak? Biat mı edecekler yoksa daha liberal  ve laik iktidar arayışı içine mi girecekler?

İkincisi ise şu olabilir: Ana Muhalefet Partisi nasıl tavır gösterecek?

Küresel anlamda ise şu soru akla geliyor: Başlangıçta AKP İktidarı ile uyumlu hareket eden ABD/AB’in  egemen çevreleri ne yapacak? MÜSİAD ve TUSKON olarak örgütlenmiş İslami Sermaye arasında bir ayrım yaparak daha güdümlüsünü mü yeğleyecek?

Belki de en anlamlı soru şu: Emeğiyle geçinen necip halkımız sermaye grupları arasında oluşmakta olan bu kavganın neresinde yer alacak. Bu soruya verilecek yanıtlarda birisi de,necip halkımızın örgütlü güç oluşturamadığı sürece, ünlü tiyatro yazarı Bertold  Brecth’in bir oyunundaki sözler olabilir: “Bulanık sularda bilsen ne balıklar avlanır, sonra yine hep birlikte yoksulun hakkı yenir.” olabilir kanısındayım.
Sahi,unuttuğumuz,ulusal duyarlığı var olan USİAD ise acaba ne yapıyor?