GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
15 Haziran 2024 Cumartesi

Ondan sonra kral gelmedi!

Türk Sineması…

Ya da…

En sevilen unvanıyla “Yeşilçam”

An itibarıyla…

114 yaşını geride bırakmaya hazırlanıyor…

Aslında…

Muhteşem bir süreç yaşadık milletçe…

Her film…

Öyküsüyle ve oyuncularıyla…

Nesilden nesile masal gibi hatırlandı; vatandaşın ufku açıldı…

Hiç unutulmadı…

Çünkü…

İflah olmaz Hollywood hayranı bazılarının…

(*)“Burun kıvırması”nı dikkate almazsanız…

O filmlerin neredeyse büyük bir bölümü…

Unutulmazlar rafına kaldırdı…

***

Bugünün yıldız tarihi; “15 Haziran Cumartesi”

Yarın…

“16 Haziran Pazar”

Hayranları hala unutmadı…

Asırlık Türk Sineması’nın…

Tartışmasız…

“Taçsız Kral”ı olarak anılan İzmirli aktör Ayhan Işık’ı…

Aramızdan ayrılışının…

45’inci yılında anıyoruz…

Büyük aktördü…

Gösterişliydi…

Karizmatik, yakışıklı ve prensip sahibiydi…

Karar verdiği çizgilerden dışarı çıkmazdı…

Silinmesi imkansız “kalın çizgileri” vardı…

Yapımcılar, yönetmenler…

O’nun sözünün üstüne söz koymazdı / koyamazdı…

Güzel Sanatlar mezunuydu…

Resim sanatında eline su dökemezlerdi…

“On parmağında on marifet” bir sanatçıydı…

Tanrı, O’na her şeyi çok genç yaşta vermişti…

Film yıldızı olarak şöhretin zirvesinde dolaşırken…

Aynı zamanda…

Yapımcı… Yönetmen… Senarist… Ses sanatçısı… Ressam…

Olarak tarihe geçti…

***

Her sanatçının “yükselişi” aslında bir “roman” olur…

O romanı yazan…

Hatta resimleyen büyük sanatçı…

Ayhan Işık’tır…

…Ve, o Ayhan Işık

Aslında…

Ermeni asıllı Türk vatandaşıdır…

Hikayesi hem heyecanlı hem de anlamlıdır…

Yanı sıra…

Etkileyicidir ve hüzün satırlarıyla süslüdür!

***

Neredeyse…

100 yıl öncesinin İzmir’i…

“Ayhan Işıyan”

Ya da…

Milyonların bildiği adıyla “Ayhan Işık”

Takvimler…

“5 Mayıs 1929”u gösterirken…

Altı çocuklu Selanik Göçmeni bir ailenin…

Son evladı olarak…

İzmir’in kalbi Konak’ın en eski semtlerinden Karataş’ta…

Dünyaya gözlerini açtı…

İki katlı evleri hala Mithatpaşa Caddesi’nde…

Yıllara meydan okurcasına…

Heybetli görüntüsüyle dikkat çekiyor…

“Ayhan Işık”

İşte o iki katlı balkonlu evde…

“Işıyan Ailesi”nin tekne kazıntısı olarak dünyaya geldi…

Anlamışsınızdır…

O aile…

“Ermeni asıllı Türk vatandaşlarından oluşuyordu”

Sonra…

İstanbul’a taşındılar…

Altı yaşındayken babasını kaybetti…

Eve para getirmesi gerekiyordu…

Ortaokuldayken çalışmaya başladı…

Gazete ve dergilerde hikaye ve kapak resimleri çizmeye başladı…

Daha sonra…

Yaptığı işin ilmini öğrenmek için…

İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nin…

Grafik bölümünden mezun oldu…

Senarist Sefa Ünal… Karikatürist Ferruh Doğan… Ressam - karikatürist Semih Balcıoğlu…

Hepsi o yakışıklı Ayhan’ın sınıf arkadaşı oldu…

Ama sinema O’nun için vazgeçilmezdi…

***

Ve…

Hayat bazen öyle “çok acımasız” oluyordu ki…

Şöhreti neresinden yakalarsanız, yakalayın…

Geçmişinizle ilgili “o ayrıntı” sizi hep takip ediyor…

***

Meslektaşım “Sedat Kaya”nın…

Yıllar, yıllar önce kaleme aldığı…

“Madem ki Ermeni’sin, kimliğini gizlemelisin!” yazısını hatırlamanın ve dahi memlekete hatırlatmanın tam zamanıdır…

***

İşte, o acıklı anılar demeti:

“Asıl adı Ayhan Işıyan’dı…
Okudu, büyüdü, Yeşilçam’a girdi…

Ama Ermeni kimliğini gizledi…

(Kimler gizlemiyordu ki…)

O artık Ayhan Işıyan değil Ayhan Işık’tı..
Kısa sürede ünlendi…
Türk Sineması’nın kralıydı...
Her filminde başroldü…
Bir jöndü...
Yeşimçam’da kendisi gibi onlarca Ermeni asıllı artist vardı…

Kenan Pars (Kirkor Cezveciyan), Danyal Topatan (Danyel Bayrıyan), Vahi Öz (Vahe Özinyan), Sami Hazinses (Samuel Agop Uluçyan) Adile Naşit (Adela Özcan)… Ayşe Nana (Kiash Nanah)… Figen Say (Meri Özbıyıklıyan)… Şahin Çelik…

Ayhan Işık en çok Nubar Terziyan’ı sevmişti..
Terziyan, Yeşilçam’da Ermeni kimliğini gizlemeyen tek aktördü...
Ona “Amca” derdi…
Tarih 16 Haziran 1979’du...
Yani neredeyse 45 yıl önce bugün…

Ayhan Işık hayatını kaybetti...
Nubar Terziyan yıkılmıştı...

***

Ertesi gün Ayhan Işık’ın vefatı için gazetelere ilan verdi Nubar Terziyan…
İlanda şunlar yazılıydı:

Oğlum Ayhan…
Dünya fanidir, ölüm herkese nasip ama sen ölmedin zira geride bıraktığın bizlerin ve milyonların kalbinde yaşıyorsun.
Ne mutlu sana...
Çok kısa oldu senin için hayat...
Ruhuna fatiha nur içinde yat…
Amcan Nubar Terziyan.”

O ilan Ayhan Işık’ın ailesini çok rahatsız etti...
Büyük aktörün Ermeni kimliğinin ortaya çıkmasıydı asıl rahatsızlığın nedeni…
Onlar da gazetelere hemen karşı bir ilan verdiler...
Şöyle yazıyordu ilanda...

“Önemli bir düzeltme…

‘Amcan Nubar Terziyan’ imzasıyla çıkan ilanla sevgili varlığımız Ayhan Işık’ın hiçbir ilişkisi yoktur… Görülen lüzum üzerine üzüntüyle duyururuz.
Ailesi.”

***

Tarih 18 Haziran 1979’du..
İlanı gören Nubar Terziyan’ın gözünden bir damla yaş geldi...
O günden sonra bir daha eskisi gibi gülmedi…

***

Türkiye’de azınlık olmanın özetidir bu acı hikaye…
Azınlık olmak haksız olmaktır bu ülkede...
Utançtır...
Gizlenmektir, saklanmaktır...
Aşağılanmaktır...
Aksini söylemek aslını inkar etmektir…

***

Bitiriyoruz…

Bu güzel ülkenin sınırları içinde…

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kimliği ile…

Bi’zamanlar…

(1914-1921 yılları arasında)

İki milyondan fazla olan Ermeni nüfusu yaşıyordu…

O sayı…

Bugün…

40 ile 75 bin arasında dolaşıyor…

Rahmetle andığımız Ayhan Işık…

Özel bir aktördü…

Prensipliydi…

O’nun olduğu sette “huzur” olurdu…

Kimse göreve geç gelmezdi…

Hatta şakalar…

Yüksek sesli muhabbetler bile olmazdı…

Dram… Politik… Romantik… Komedi… Macera…

Her rolün “Kralı” idi…

Bu dünyaya veda ettiğinde…

Henüz…

“51 yaşında” idi…

O’nun hayranları…

Yıllarca…

Ayhan Işık’ı…

Belgin Doruk’la evli sandı…

“Küçük Hanımefendi” serisi…

Yabancı ülkelerde bile kapalı gişe oynadı…

Ve…

İnanır mısınız?

Yeşilçam’a…

Bir Ayhan Işık daha gelmedi…

Galiba…

Gelecek gibi de değil…

(*) Burun kıvırmak: “Değer ya da önem vermemek, beğenmemek ve küçümsemek…”

Nokta…

Hamiş: Türk sinemasının starı Ayhan Işık, 16 Haziran 1979 yılında henüz 50 yaşındayken vefat etti. Efsane oyuncunun, yazlıkta güneş çarpmasına bağlı beyin kanaması sonucu öldüğü bilinir…

Sonsöz: “Ayhan (Işık) Ağabey kesme şeker gibi düzgün bir kralsa, ben de çirkin kralım. O güzelse, ben de çirkinim Aga’cım. O güzel kralsa, ben de çirkin kralım!” / Yılmaz Güney – Oyuncu, yönetmen, senarist, yapımcı, yazar ve  aktivisti…”