GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
8 Haziran 2024 Cumartesi

Buraya kadarmış!

Arşivler belleğimizi canlı kılıyor ama…

Çoğu kez de…

Kaybettiklerimizin acısını…

Bi’kez daha hatırlatıyor…

Dayanabilirsen, dayan!

***

Yeşilçam’ın o şehla gözlü kızın öyküsünü…

Neredeyse dört yıl önce…

Amansız hastalıkla boğuşurken yazmıştım bu köşede…

Şifa dileklerimizle tabii…

Ne var ki…

Onca mücadeleye karşın…

Dayanamadı daha fazla…

Üç gün önce…

Türk Sineması’nın…

O asla “eskimeyen yıldızı”nı ebediyete uğurladık…

***

Bugün O’nu bu köşede dualarla anma zamanı…

Gözlerimiz nemleniyor ama…

Gidiyoruz yıllar öncesine izninizle…

***

Türk Sineması’nın…

Taçsız Kraliçeler’den geçilmediği günlerdi…

Oysa…

Yeşilçam’ın…

Temiz yüzlü genç kızlara…

Liseli öğrenci rollerine…

Hepsinden önemlisi…

Doruklardaki kraliçelerin…

İllaki bir kız kardeşe hasret kaldığı dönemlerden geçiyorduk…

O güzelim melodramlarda…

Ya esas kız vardı…

Ya da O’nun sevdiği erkeği…

Elinden almaya çalışan vamp sarışınlar…

Liseli çıtı-pıtı kızları…

O siyah-beyaz filmlerde ara ki, bulasın…

***

Tam o sırada…

Eskişehir doğumlu ama İstanbul’da yaşayan…

Anasının – babasının bi’tanesi…

Dünya tatlısı bir genç kız…

Ses Dergisi’nin açtığı “Yüz Güzeli” yarışmasına katıldı…

O kadar şeker…

O kadar sevimliydi ki…

Bi’gören dönüp bi’daha bakıyordu…

Kahverengi “şehla”(*) gözlerin çıtı-pıtı sahibesiydi…

Tam…

57 yıl önceydi…

15 yaşında yarışmaya katıldı…

Hani, derler ya…

Tut yanağından kesme al, öpücüklere boğ…

İşte öyle bir kızdı…

Güzelliğinden öte, sevimliliği ile oyları topladı…

Üçüncü oldu…

Yapımcılar, “melek yüzlü şehla bakışlı” o kıza bayıldılar…

İlk filmi “Yakılacak Kitap”ta…

O dünya tatlısı kızı…

Ekrem Bora gibi bir ustanın karşısına koydular…

Şahane bi’oyun çıkardı…

Allah vergisi bir yeteneği vardı…

Gerisi çorap söküğü gibi geldi…

O kızın adını…

Bi’daha unutmamak üzere ezberledik…

Fatma Karanfil…

Asıl yaşıtlarının idolü oldu…

O’nu izleyen anneler…

Oğulları için işte öyle bir gelin aramaya başladılar!

***

Hem filmlerde oynadı…

Hem de

Muhsin Ertuğrul, Haldun Taner ve Ayla-Beklan Algan gibi…

Ustalardan tiyatro dersleri aldı…

Yapımcılar melek yüzlü Fatma’yı çok sevmişlerdi…

Rüştü Asyalı ile birlikte…

Kamera karşısına geçtiği “Keloğlan” serisinde…

Şöhretini perçinledi…

70’li yılların başında…

“Kadın Yapar” filminden sonra…

Zirvedeyken…

10 parmağında 10 marifet…

İzmirli sanatçı Ali Kocatepe ile hayatını birleştirdi…

Uzun sürmedi; ayrıldılar…

O tarihlerde Yeşilçam’da “seks furyası” başlamıştı…

Çaresiz…

Fatma’cık…

Tası tarağı topladı…

Tekstil eğitimi almak için…

İngiltere’nin başkenti Londra’ya taşındı…

Artık…

Sinema’dan ve Tiyatro’dan uzaklaşmıştı…

Yıllar akıp gidiyordu…

Tam tekstil işleri yoluna girmişti ki…

Hayatını karartan haberi aldı…

Meme Kanseri’ne yakalanmıştı…

O sırada 39 yaşındaydı…

Bir hafta kimseciklere tek kelime etmeden…

Doktorunun arkasından ağlayarak yürüdü…

Kanser sadece memedeydi, sıçramamıştı başka köşelere…

Ameliyatı dört saat sürdü…

Bir hafta sonra taburcu oldu evine gitti…

Sabah uyanınca aynaya baktı…

Gözlerinden ateş çıkıyor, ayakları yere çivi gibi basıyordu…

İşte tam o an…

Yüksek sesle aynada görüntüsüne seslendi:

“Sen mi öleceksin Fatma? Kanser senden korksun!”

***

Saçını erkek gibi kestirdi; kelliğe ilk adımı attı…

Kanser şokunu / korkusunu…

İçinde böyle bitirdi…

Kel kafalı, ağzı maskeli kadın hali çevresini çok üzdü ama…

Fatma’yı etkilemedi…

Bir gün simsiyah giyindi, siyah makyaj yaptı, siyah ruj sürdü…

Kel kafasını örtmeden…

Taksim’den Tünel’e kadar yürüdü…

O’nu rock yıldızı zannettiler!

***

O kadın, daha birkaç ay öncesine kadar…

Hiç “72 yaşında olduğunu” gizlemeden…

Hala…

Çevirdiği 100’e yakın filmdeki “dünya tatlısı halini” koruyordu…

***

Aslında bilir misiniz ki?

Aşağı yukarı 18 yıl önce…

Doktorlar zaten O’na beklediği ilacı seslendirmişti:

“Hayatta en çok sevdiğiniz şeyi, oyunculuğu terk etmişsiniz; sizin asıl ilacınız o... Seyircileriniz sizi özlemiş olmalı…”

***

O yıllardan beri doktorların dediğini yaptı…

2002’de…

“Kınalı Kar” ve “Çocuklar Duymasın” ile…

Kameralara “merhaba” dedi…

O gün, bugündür…

Ya sinemada ya da TV’de…

Mesela…

“Çocuklar Duymasın”dan hatırlayacaksınız…

Son olarak…

Dört yıl önce “Kimse Bilmez” dizisinde…

“Nilüfer” karakterini başarıyla canlandırdı…

Kameranın O’nu sevdiğini biliyordu…

Oynamaya devam edecekti…

Yakınlarına hep…

“Her şey yolunda kurtulacağım…”

Diyordu…

Çünkü O yıldız…

“Kansere çalım atmanın” dayanılmaz mutluluğunu yaşıyordu…

Olmadı, ne yazık ki…

Dört gün önce hepimize veda etti…

Şimdi bulutların üstünde…

O şehla gözlerini kırpıştırarak…

“Beni sakın unutmayın…” der gibi…

Size… Bize… Hepimize…

Göz kırpıyor…

Nokta…

(*) Şehla: Gözün yalancı kayma hali; kesinlikle şaşı değil ama…

Sonsöz: “Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur… Düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın… Öldüm der durur, yine de yaşarsın… / Hz. Mevlana…”