GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
YAZARLAR
4 Şubat 2013 Pazartesi

Okul Sütü Projesi’nde doğru politika ne olmalı?/2

“Okul Sütü Projesi’nde Doğru Politika Ne Olmalı/1” adlı yazımda, Okul Sütü Projesi’nden çiğ süt üreticisinin karlı çıkmadığını, bu nedenle projenin, sütte izlenmesi gereken politikalar bağlamında, üretimden tüketime değin bütünsel olarak ele alınması gerektiğini dile getirmiştim. Yazımda özetle, ”Destekleme ve düzenlemelerde bir büyüklük sınırının getirilmeli, bu bağlamda istihdam ve verimlilik açısından küçük ve orta ölçekli köylü işletmeler öne çıkarılmalı, Küçük ve orta ölçekli işletmelerin sorunları, kooperatif örgütlenmesi ile aşılmalı ve iç pazarı koruyacak ve dış ticarette ihracatı geliştirecek düzenlemeler yapılmalı” doğrultusunda önermeler yapmıştım.
Bu yazımda ise “Süt’te Doğru Dağıtım Politikaları Ne Olmalı?” konusunu işleyeceğim.
                                             
SÜT DAĞITIMINDA DOĞRU İLKELER NE OLMALIDIR?
Birincisi; ‘‘Yerel üret, Yerel Tüket ve Sağlıklı Kal”dır. “Yerel Üret, Yerel Tüket ve Sağlıklı Kal” konusu neden önemlidir?
• Süt başta olmak üzere besinler tüketiciye varana kadar besin değerlerini kaybederler. Bu süre zaman ve ulaşım açısından ne kadar kısa ise besinler kalitelerini o ölçüde korurlar.
• Besinlerin taşınması için de enerji gereksinmesi vardır. Bir yılda tüketilen enerjinin % 2-17 sinin besin taşımacılığında harcandığı bilinmektedir. Besinleri yerel üretilip yerel tüketilmesinde, taşımacılığa ayrılan enerji en düşük düzeydedir.
• İnsan sağlığına en uygun besin kendi ekosisteminde yetişen ürünlerdir.
• Bu nedenlerden dolayı, Avrupa’da büyük dev süt fabrikaları yerine kentlerin etrafında, onların gereksinmelerini karşılayacak kapasitelerde fabrikalar kurulmaktadır. Türkiye’de ise dev fabrikalar yüzlerce kilometre uzaktan aldıkları sütleri işlerler ve yine yüzlerce hatta binlerce kilometre uzaktaki kentlere pazarlarlar. Bu durum, perakende süt fiyatlarını artırdığı gibi sütün kalitesini de olumsuz etkiler.

İkincisi; Dağıtılacak sütler, Türkiye’nin her yanında örgütlenmiş süt kooperatiflerinden alınmalıdır.
•Türkiye, süt sığırcılığında da çiftçilerin büyük bir çoğunluğu küçük ve orta ölçekli işletmelerdir. Kooperatifler genellikle küçük çiftçilerden ürünleri alır ve işlerler. Bu nedenle besin değerleri endüstriyel tarımla elde edilenlerden yüksektir.
• Kooperatifler sağlıklı koşullarda ve sıkı denetim altında ürünlerini işlerler, merdiven altı üretim yapmazlar. Kooperatiflerin ürünleri sağlık açısından güvencelidir, tüketicilere aracısız ve kısa yoldan ulaştırıldığı için daha ucuzdur.
• Kooperatifler çiftçilerin tarımsal ürünlerini işleyip pazarladıkları için onları aracılara karşı korur, onların emeğini en iyi şekilde değerlendirir.

Üçüncüsü ise; dağıtımı yapılacak sütler, günlük pastörize süt olmalıdır.
 “Yerel Üret, Yerel Tüket ilkesi”nin gerçekleştirilmesi ve soğuk zincirin kurulması durumunda pastörize süt dağıtımı temel alınmalıdır. Pastörize sütlerin, UHT şeklinde işlenmiş sütlerden önemli farklılıkları vardır. Örneğin B serisi vitaminler ile C vitaminlerin kimileri, UHT teknolojisiyle yüksek düzeyde kaybolmaktadır. A vitamininde ise özellikle depolama sırasında kayıp artmaktadır.

Diğer yandan, özellikle okulların kapalı olduğu aylarda, UHT süt yerine peynir dağıtımı üzerinde durulmalıdır.

Özetle; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı aracılığı ile başlatılan süt dağıtımı,2013 yılı bahar aylarında yeniden başlatılacak. Bununla birlikte, Okul Sütü Projesi’nden çiğ süt üreticileri sanıldığı gibi çıkar sağlayamıyor. 2014 yılında da uygulanması beklenen projenin, öncelikle çiğ süt üreticine yarar sağlaması ve tüketicilere de pastörize sütün ulaştırılması açısından, “OKUL SÜTÜ PROJESİ YENİDEN BAŞLARKEN SÜT’TE DOĞRU POLİTİKALAR NE OLMALI?” konusu üzerine önerilerimi şimdiden sıralamak istedim.