GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
YAZARLAR
12 Ocak 2013 Cumartesi

Köylü kadınların başı neden dertte?

23 Aralık 2012 tarihli gazeteler ve TV kanallarında yayınlanan haberde, Giresun- Çanakçı İlçesi Karabörk Kuşköyü Tarımsal Kalkınma Projesi kapsamında dağıtılan sığırların, köylü kadınlarının başına başına dert olduğu bildirilmişti(www.karasuhaber.net; wwwhabergazetesi.com.tr)
Haberin özeti şöyle; Kooperatif Başkanı Güler Cırıt, Tarımsal Kalkınma Projesi kapsamında, kaymakamlık tarafından verilen süt sığırların kendilerini kalkındırmadığını, aksine batırdığını ileri söyledi.
Cırıt, “Beldemizde kadınlara yönelik kooperatif, dönemin kaymakamı tarafından ısrarla kurduruldu. Kooperatifin ardından yapılan proje kapsamında yeşil kartlı 23 kadın üyemize ikişer baştan 46 baş sığır 2 yıl ödemesiz beş yılda taksit halinde ödeme şartıyla dağıtıldı. Kaymakam, sığırlar süt verinceye kadar bir yıllık yem ile veteriner hizmetlerinin devlet tarafından karşılanacağını, ayrıca düvelerin gebeliği için de veteriner hizmetlerinin verileceği garantisini verdi. Yine süt tankerleri sağlanarak sütlerin pazarlanmasının sağlanacağını belirtti. Ancak aradan geçen bir yılı aşkın sürede, ne yem desteği alabildik, ne veteriner hizmeti, ne de sütlerimizi pazarlayabildik. Aldığımız sığırları bakabilmek için yemleri satın almak zorunda kaldık. Aslında üyelerimiz hepsi yeşil kartlı. Kendilerini zor geçindirirken sığırlara da bakamayan üyelerimiz çaresiz kaldılar. Düvelerin gebe kalması için aldıkları veteriner hizmetini de ücretli aldılar. Buna rağmen 46 baş düveden sadece 2 başı gebe oldu. Veteriner hizmetini ücretsiz alacağını bekleyen üyelerimiz veterineri adeta zengin etti” dedi.
Cırıt, açıklamasını “Devletin verdiği sığırlar yüzünden üyelerimiz borçlanınca pazarda satmak istedi. Ancak devletin gönderdiği fatura iki sığır için 12 bin TL olunca, pazarda 2 bin TL etmeyen sığırları satmakta çözüm olmadı. Evde eşlerine rağmen kooperatife üye olup sığır alan kadın üyelerimiz kalkınmak yerine batınca ailelerde huzursuzluk başladı. Bir çok karı koca boşanma aşamasına geldi.” şeklinde sürdürdü.
Yazı, Gazeteci Ali Ekber Yıldırım’ından… Yıldırım,12 Aralık 2012 tarihli Tarım Dünyası’ndaki ”Tarım Bakanımız nasıl şövalye oldu?” yazısında, “Fransa Hükümeti, Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’e “şövalye liyakat nişanı” verdi. Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, 129 yıldır ilk kez bir Türk Bakan’a bu nişan verildi. Şövalyelik Ortaçağın derebeylik düzeninde çok önemli bir unvandı. Soyluluğu ifade eder. Fransa Hükümeti’nin her yıl şövalyelik nişanı dağıtırken 129 yıl sonra bir Türk Bakan’a üstelik Tarım Bakanı’na bu nişanı vermesinin bir anlamı olmalı” diyor ve şunları ekliyor: “…G20 toplantısında alınan önemli kararların ne olduğunu ve Türkiye’ye yansımasının en olacağını açıkçası bilmiyoruz. Fakat bildiğimiz şu ki, bunda 3 yıl önce Fransa, tarım ve hayvancılıkta sıkıntılı günler yaşıyordu. Çiftçiler eylemler yapıyor, ürünlerini satamadıklarını ifade ediyordu. Çıkış yolu arayan Fransa, Türkiye’yi “hedef pazar” seçti. Fransız Tarım Bakanı, bunun için 5 milyon Avro kaynak ayırdıklarını söylemişti.
Fransa Türkiye’yi “hedef pazar” seçerken, Türkiye’de canlı hayvan ve et ithalatı için kapıları açtı. Dış Ticaret Müsteşarlığı verilerine göre, 2010- 2012 döneminde Türkiye Fransa’dan yaklaşık 250 milyon dolarlık canlı hayvan ve et ithalatı gerçekleştirdi. Fransızlar bu işten çok memnun oldu. Sevinçle, “hayvancılığımızı Türkler kurtardı” diye açıklama yaptılar.
Şövalyelik nişanı bu sevincin ödülü olabilir mi? Türkiye, canlı hayvan, et, ot ve saman ithal ederken Tarım Bakanımızın Fransa’dan şövalyelik nişanı alması düşündürücü değil mi?” diye soruyor.