GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
16 Ekim 2021 Cumartesi

O artık sadece 'güzel sesli' bir ev hanımı!

Görevimiz…

Unutmamak ve dahi unutturmamak…

Çünkü…

Türkiye’ye uzun yıllar damgasını vurmuş sanatçıları…

“O yıldızlar hiç sönmesin!” temennimizle…

Genç nesillerle tanıştırmak, yad etmek…

Sessiz alkışlarla da olsa anmak…

Sizi, bizi hepimizi mutlu eder, duygulandırır?

***

Gerçek adı, Silvie Bursalıoğlu’ydu…

İstanbul Bakırköy’de…

Ermeni asıllı Türk vatandaşı olarak dünyaya geldi…

Dünya tatlısı bir esmerdi…

Annesi Mercedes, tanınmış bir sopranoydu…

Babası ise o günlerin ünlü terzisi İstapan’dı…

O’nu işaret edenler…

70’li yılların popüler sesi Nonna Bella’nın kardeşi olarak tanıyordu…

Beş yaşında piyango çalmaya başladı…

İtalyan Lisesi’nde okurken…

Ailesinden gizli düğün salonlarında şarkı söylüyordu…

Şeytan’ın ayağını 60 yıl önce kırdı…

Caddebostan’daki bir Ses Yarışması’nda…

Fransızca seslendirdiği…

“Siyah Orfe” ile birinci oldu…

Artık o esmer kızı…

Sahnelerden uzak tutmak mümkün olmayacaktı…

Profesyonel olduğu gün…

12 yıl evli kalacağı solist Orhan Şevki’yle evlendi…

Allah, “Yürü ya kulum!” demişti; bi’kez…

Uzun yıllar Hilton Oteli’nde müzik yaptı…

O sırada ilk plağı “Bir Görsem Ölmeden” piyasaya çıktı…

Beklendiği kadar tutmadı…

Sonra bi’plak daha doldurdu…

Bi’türlü istediği gibi olmuyordu…

Şeytan’ın bacağını, 1977 yılında…

Bir Selmi Andak bestesi olan…

“Bal Gibi Olur” 45’liği ile tabanca gibi patladı…

Oynak, kıpırdak şarkı, o yıllarda…

Gençlerin dudaklarında marş haline gelmişti…

Aynı yıl…

Zeki Müren’in kadrosunda alkışlanmaya başladı…

Türkiye, artık…

O esmer kızdan söz ediyordu…

***

Şöhreti daha hızlı yakalamak için…

Nüfustaki…

Silvie Bursalıoğlu adından vaz geçti…

Kendisine günlerce “Türkçe” isim aradı…

Bir gece yarısı kararını verdi:

“Benim ismim bundan böyle Asu Maral olsun…”

Araya girenler…

Afişlerde “iyi durur” diye…

“Maral”ı, “Maralman” yaptılar…

Yakışmıştı, doğrusu…

Bi’daha değişiklik yapmadı…

Türkiye, O şahane sesli kadını…

Hep “Asu Maralman” olarak andı…

***

Müzik hayatı boyunca seslendirdiği 40 parçanın…

En az 10 tanesi “hit” oldu…

Recep İki Kaşın Arası… Kimine Hay Hay, Kimine Vay Vay… Bana Güzel Bir Şey Söyle… Sigaramın Dumanı… Hudey Hudey… gibi…

Çok ünlü şarkılara imza attı…

Ancak…

Hiç biri “Bal Gibi Olur” parçası gibi ortalığı kırıp, geçirmedi…

***

Kafasına esti 1983’te sahnelere veda etti…

İki yıl boyunca…

Amerika ve Kanada’da özel konserlere adını yazdırdı…

Türkiye’ye döndüğünde…

12 dilde şarkı söyleyebildiği için…

Turistik bölgelerdeki gece kulüpleri O’nu paylaşamıyordu…

Artık…

San’at yaşamı için yeni defter açmasının zamanı gelmişti…

***

Kocası Mehmet Oylum’dan ayrıldığı gün…

Lenf kanserine yakalandığını öğrendi…

İlk ameliyatını Fransa’da oldu…

Metastaz yapınca…

Hacettepe’de ikinci ameliyatını geçirdi…

Sonunda kanseri yendi…

Hasta olduğu dönemde Sezen Aksu’nun desteğini unutamıyor:

“Sezen bana çok yardım etti, onda kaldım bir süre… Benim için bütün yardımcılarını seferber etti... 2002’de benim için vefa konseri yaptılar... Üç diva Sezen, Nilüfer ve Zerrin Özer bir araya gelip benim için sahneye çıktı…”

***

Sanatçı kimliği “şarkıcılık” ile sınırlı değildi…

“Sayın Bayanlar Baylar” adlı müzikli bir gösteride alkışlandı…

TV dizilerinin büyük revaç gördüğü günlerdi…

“İki Aile” isimli TV Dizisinde Safiye rolünde harikalar yarattı…

Dizinin jenerik müziği de “Olur Olur Bal Gibi Olur” şarkısıydı…

***

Mutluluğu yakalamak için…

Üç kez evlendi…

Bir röportajında itiraf ediyor:

“Evliliklerimin bitmesine ben neden oldum!”

Ve, neden diye sormadan devam ediyor:

“Kocalarıma çocuk gibi baktım, yanlışlık da buradaydı… Çocuğum yoktu, onlara annelik yaptım… Ben kocalarımdan ekmek bile talep etmemiş bir kadınım…”

Sonunda aradığı aşkı buldu; öyle mutlu ki…

Sormayın…

***

Bitiriyoruz…

An itibarıyla…

40’lı 50’li yaşların unutulmaz sesi Asu Maralman

Bugün 73 yaşında, hala çok mütevazı…

Dostlarının ricasını geri çevirmiyor…

Özel gecelerde...

Gönüller mutlu olsun diye gece yarılarına kadar şarkı söylüyor…

Ve, yine hala kocaman kocaman alkış alıyor…

Yıllar önce…

İzmir’deki bir sohbette düşlerini dile getirmişti…

Harbi, her kelimesi aynıyla vaki:

“Bir köşküm olsun isterim… Bir yatım… Son model bir arabam… Sonra beynimde bir fırtına koparırım… Bunları gerçekmiş hale sokarım… O zaman yüzümde bir gülümseme belirir… Eğer düşlerimi gerçekmiş gibi kabul ettirebilirsem ve bu uzun süre devam edecekse, ben hep mutluyum… Artık (şöyle bir şeyim olsa) demiyorum… Varmış gibi keyfini çıkarıyorum…”

Nokta…

Sonsöz:  “Mümkün olmayan şeyleri yapmayı çok seviyorum… / Asu Maralman / Sanatçı…”