GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
27 Ağustos 2023 Pazar

Neşeni Verme

İzmirli hemşehrimiz Ece Temelkuran’ın yazdığı kitapların, yaptığı söyleşilerin dikkatli takipçisiyiz. T24’de Murat Sabuncu ile yaptığı bir söyleşide dediklerini bir yere saklamıştım Ece Temelkuran’ın.

“Onur zedelendiği için bütün dünya hastalandı” diyordu. “Bizim neşeye ihtiyacımız var ama bu onurun neşesi olmalı, onurlu olmanın neşesi olmalı” diyen Temelkuran, şöyle demişti: “Onur ile gurur sözcükleri arasındaki farkı düşünüyordum. Onur sözcüğünün çok kapsayıcı ve insani bir şey olduğunu, hepimizin birlikte onurlu olmamız söz konusu olduğunda onurlu olabileceğimizi... Çünkü sen İsrail’de, o partideki bir insan olabilirsin ama akşam eve gittiğinde Hindistan’da ölen adamı gördüğünde neşeli olamazsın, çünkü onun insanlık onuru zedelenmişse ve onur tek ve bir ise bütün insanlık için, senin onurun da zedelenmiştir. Dolayısıyla onur kavramının sınıfları, toplumsal sınıfları ekonomik sınıfları, bütün farklılıkları kesen ve hepimizin ortaklaştığı bir kavram olduğunu düşünüyorum. Ve bu zedelendiği için bütün dünya hastalandı gibi geliyor bana.”

***

Bu söyleşiyi 3 sene sonra yeniden aklıma getiren ne oldu derseniz Fazıl Say’ın mükemmel “Dünya Anne” konseri. Biz İzmir’de izledik, Ege kıyılarındaki 6 konserde on binlerce insanla buluştu Fazıl Say ve arkadaşları.

Yekta Kopan’ın sunduğu konserde, şarkıları Serenad Bağcan seslendirirken, piyanodaki Fazıl Say’a kontrbasta Volkan Hürsever ve davulda Ferit Odman eşlik ettiler. Sanatçılarımıza teşekkür ediyoruz öncelikle…

Say’ın her konseri, insanoğlunun piyano ile neler yapılabileceğinin görülmesi için eşsiz bir tecrübe!” demiş ya Fransız eleştirmen Le Figaro’da… Her konserinden sonra inanın aynı duyguya kapılıyorum. Fazıl Say, bugüne kadar Türk edebiyatında derin izler bırakan şair ve yazarların eserlerinden esinlenerek bestelediği şarkılarına bu kez kadın şairlerin eserlerini eklemişti. Konser Füruğ Ferruhzad’ın “Kuş ölür, sen uçuşu hatırla” şiiri ile başladı. Ayten Mutlu’nun “100. Yıl Marşı” ile bitti.

Cumhuriyet’in ilk yıllarından bugüne Türk edebiyatında yer edinmiş Şükufe Nihal Başar, Nilgün Marmara, Gülten Akın, Didem Madak, Sezen Aksu, Birhan Keskin, Bejan Matur, Ece Temelkuran gibi kadın şairlerin yanı sıra Selenay Kübra Koçer gibi genç bir şairin eseri de yer alıyordu.

Ne güzel demiş Fazıl Say: “Bahçemizi yetiştirmek gerek. Dünya Anne için kadın şairlerimizin eserlerini bestelerken çok şey öğrendim, onların bu şiirlerinde yansıttıkları onuru ve umudu hep hissettim. Bunu müziğe, seslerdeki anlamlara devşirirken, onların dünyasını çok iyi yansıtmaya çalıştım”

***

Hepsi birbirinden mükemmel şiirler ve besteler… Ama hepimizi, herkesi etkileyen şiir Ece Temelkuran’ın “Neşeni Verme” diye şarkılaştırılan “Kıyı” kitabındaki “Sincap” şiiri olmuştu. Sahneye yansıyan şiirin satırları şöyleydi:

Sincabın sevinci yaşıyor olmakla ilgili/ Yaşamaktan gelir neşenin gizi./

Durunca sincap korkuverme hemen/ çünkü bazen uyur neşe de.

Kapanıp küçülüp kendinde/ dalar su gibi bir uykuya/ sincabın kalbinde.

Bıraksalar sincabı kendi hâline./ O bilir dönmesini hep sevince./

Fakat neşe, ah o nadir hazine / sulandırır ağzını ormanın.

Aslanlar krallığı teklif eder ona/ öküzler donuk huzuru / yılanlar sonsuzluğu...

Neşenin gizi için yalvarır bahtsız caniler korosu./ Bu yüzden saklanır tanıdığım tüm sincaplar..

***

Belki de içinden geçtiğimiz zaman diliminde dünyanın giderek çok daha neşesiz bir yer olması etkili oldu bu şarkıyı sevmemizde…

Ama şarkının mesajı çok anlaşılır: Ne olursa olsun:

Neşeni Verme!