GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Neşe ÖNEN
YAZARLAR
6 Kasım 2022 Pazar

Neşeli Pazar yazıları

Pazar sabahları, gazetenizin yazarlar köşesinde, iç açıcı, gönül ferahlatıcı, kültür, sanat, gezi, spor vb. içerikte yazılar okumak istersiniz ya da isteriz... Genelde, gazete yazarları, Pazar günleri “soft news” dediğimiz türden, ciddi konuları ele almayan yazılar yazmaya özen gösterirler. Burada amaç, bütün bir hafta boyunca yoğun kasvetli haberlerden bunalan okuyucuyu, tatil gününde, bir nebze olsun dinlendirmek midir, yoksa sürekli yorucu gündemi takip etmekten boğulan yazarın bir nebze olsun nefes almak istemesi midir, tahmin etmek kolay sayılmaz...

Kimi yazarlar, gerçekleri dile getirmekten asla yorulmazlar. Yaşadıkları toplumun ve dünyanın sorunlarına karşı, kendilerini fazlasıyla sorumlu hissederler. Haftada bir gün dahi olsa, yumuşak tarzda yazılar yazabilmeyi çok isteseler de, bunu hep, öngöremedikleri bir geleceğe erteleyip dururlar.

Bu tarzın tam karşısında yer alan yazarlar ise, karanlığın en göbeğinde dahi, bir ışık zerreciği bulup okuyucuya yansıtabilmenin üstün bir görev olduğunu düşünürler. İnsanın hayata bağlı kalabilmesi için, hayallerine tutunmaya gereksinimi olduğu inancındadırlar. Buna göre, bir gün için bile olsa, yaşamın her alanına dair heyecan ve hevesleri beslemek gerekmektedir.

Her yazar, önce kendisi için yazar. Yüreği ve bilincindekini dışa vurmak birincil yazarlık dürtüsüdür. İnsanın kendini ifade etmede bulduğu yöntemler arasında, yazarlık, özünde bir yaşam biçimidir. Yine de yazmadan varolamam diyenlere fazla kulak asmamak lazım. An gelir, yazar, yazmaya da küser; neyse ki, bu geçiçi durum fazla uzun sürmez; biriktiriyor ya da dinleniyordur; kağıt kaleminin, klavyesinin başına döner yeniden...

Yazar, en büyük tutkusu olan yazma eyleminden, daha doğrusu, kendini en iyi ifade ettiği uğraştan neden vazgeçer? Neye ya da kime kızar? Neden sıkılır? Hangi sebeplerden yorgun düşer?

Son zamanlarda, neşeli Pazar yazıları okumak isteğim ve iştahım niye daha azaldı diye düşünürken, tüm bu soruları da sorgularken buluyorum kendimi; acaba diyorum; bir haber analizi, savaş başladığından beri Ukrayna’nın en az 200 bin, Rusya’nın ise 100 bin kaybı olduğundan bahsediyor; evladını, kardeşini, babasını kaybedenlerin acısı yüreğimi dağlıyor; ondan mıdır? Başka bir haber, Avrupa’yı zorlu bir kışın beklediğinden, tüm dünyada artan yüksek enflasyon, işsizlik ve yoksulluktan dem vuruyor, bu sebepten midir? Amerika gibi, sözümona dünyanın en ileri demokrasisine sahip bir ülkede, 8 Kasım ara (senato) seçimlerinde “kadınların kürtaj hakkı” (tecavüz edilseler ya da doğum yapmak hayati tehlike arzetse bile kürtaj yaptıramayacaklar) oylamaya sunuluyor; kürtaj yasası kabul edilirse, kadınlar kendi bedenleri üzerinde kendi özgür iradeleriyle karar veremeyecekler; bu adaletsizlikten mütevellit midir? Ülkemiz hala çocuk ve kadına uygulanan şiddette, eğitimde, basın özgürlüğünde, uluslararası araştırmalara göre, en alt sıralarda yer alıyor, bu utançtan dolayı mıdır?

Zihnimde acabalar acabaları kovalarken, benim için neşeli Pazar yazıları bulmak zor olsa da, sonunda hak veriyorum tüm yazarlara.. Hem okuyucularına umut olmak isteyenlere... Hem de gerçekleri okuyucuların gözüne sokma gayretinde olanlara... Hem ara ara yazmaya küsüp gidenlere... Hem de bıkmadan, usanmadan kendini yazmaya adayanlara... Nihayetinde, zor zanaattir yazmak, bir o kadar da cesur ve devrimci bir eylemdir! Bu nedenle, yazarlar saygı duyulası birer dahidirler. Yeter ki yürekleri masum, vicdanları temiz kalsın...