GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Filiz SEZER
YAZARLAR
9 Haziran 2023 Cuma

Metamorfoz

Aylardan en acımasızıdır nisan diye başlar T.S. Eliot'ın Çorak Ülke şiiri. İlk gençlik yıllarımdan başlayarak uzun yıllar boyunca her baharda ruhuma yerleşen ve bir türlü anlamlandıramadığım bahar sıkıntılarını yaşarken okumuş olmayı isterdim bu dizeyi. En azından yalnız olmadığımı ve bunun bahar gelip geçerken hep aynı olarak kalmanın, kozadan bir türlü çıkamamanın sıkıntısı olduğunu anlamaya yaklaşırdım. Yaşadığımız büyük değişiklikler kadar değişememenin de sancılı bir süreç olduğunu tecrübe etmem sonraki yıllarda neyi değiştirmek istiyorum sorusuna daha çok odaklanmamı sağladı. Nisan yağmurlarının eşlik ettiği bir günde doğmuş biri olarak metamorfozu başaramadığım zamanlarda en azından filizlenmiş, çiçeklenmiş olmanın da kıymetini öğretti.

Değişim isteği kendinden memnun olmamaktan kaynaklanır diye düşünürüm. Ülkece yaratmak isteğimiz değişim umutlarını Mayıs ayında yapılan seçimlere bağlayıp yine kelebeğe dönüşememenin yarattığı derin bir hayal kırıklığı ile kalakaldık. Öte yandan kelebeğe değil hamamböceğine dönüşmek de ihtimaller arasında. Franz Kafka'nın bir sabah aniden devcileyin bir böceğe dönüşen Gregor Samsa'sı da kimine göre toplumda farklı olanı temsil ederken kimine göre de savaşlarla (siz ekonomik krizlerle de diyebilirsiniz) geçen bir dönemde rutin bir hayata hapsedilmiş bireyin yabancılaşmasını ve hatta insan olmaktan kaçışını anlatır. Bakalım tünelin ucunda bizi neler bekliyor?

Diğer yandan bir şeylerin değişmesini umarken tüketim odaklı bir yaşamdan vazgeçmeyip, demokrasi anlayışını 5 yılda bir sandığa gitmekten öteye taşıyamamak da benim gençlik sıkıntılarım karşısındaki tutumumdan çok farklı değil. Evimizi, eşyalarımızı, saçımızı, sosyal çevrelerimizi değiştirirken sistemsel bir değişiklik ihtimali karşısında kaçımızın gönüllü olacağı sorusunun cevabını da aramak gerek.

Değişim rüzgarları şarkılarının fon yapıldığı, duvarların yıkıldığı ve küreselleşme kavramının herkesin diline dolandığı zamanlardan itibaren neyin değiştiğini düşündüğümüzde belki sadece birkaç sermaye grubu diyebiliriz. Her kişi ve her malın dünya üzerinde serbestçe dolaşabileceğini hayali kapitalist sistemin dünyanın her köşesine sızdığı gerçeği ile sonlandı. Servet dağılımındaki eşitsizliğin her geçen gün derinleştiği bir dönemde değişim ancak korkunç şartlarda denizleri aşarak zengin kıtalara varmak isteyen mültecilerin sayısındaki büyük artışta oldu ne yazık ki.

Son yıllarda metamorfoz kavramanın hakkını veren şey ise teknolojide yaşanılan değişimler. İtalyan kökenli Fransız bir çağdaş filozof olan Emanuele Coccia, üzerinde yaşayan canlı varlıklarla birlikte gezegenimizin var oluşunu metamorfoz üzerinden okuyarak insan merkezli bir ekoloji fikrine karşı çıktığı Metamorfozlar isimli kitabında teknolojiyi "kozaları örme sanatı" olarak tanımlar. Malum, kelebek olmak için önce kozayı örebilmemiz gerek. "Tüm metamorfozlarda canlı kendi kendini inşa etmek zorundadır ve bu süreç doğal ya da spontane olarak gelişmez." İşte bu yüzden de acı vericidir. Teknolojik gelişmelerin canlıların birer özelliklerinin izdüşümü olduğu (mesela çekiçin ön kol, gözlüğün göz, bilgisayarın beyin yerine geçtiği) düşüncesine karşılık teknolojinin de dokunduğu şeyleri insansılaştırdığını iddia eder Yazar. Bir kitabın insan zihnini değiştirebileceği basit örneğinden bugün yapay zeka uygulamalarının hayatımızı ne ölçüde dönüştüreceği tartışmalarına da bu köşede sık sık yer veriyoruz bildiğiniz gibi.

Henüz insan odaklı bir ekolojik anlayıştan çıkamamışken, insan dışı varlıklarla (Yapay Zeka gibi) insanlar arasındaki sınırların giderek silikleştiği bir ortamda yaşanacak metamorfozlar insanlığın kendini bu evrende nasıl konumlandıracağı üzerine düşünmesi gerekliliğini tekrar ortaya koyuyor. Bir de her şeye rağmen her mevsim filizlenme gerektiğini unutmamayı.