GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Filiz SEZER
YAZARLAR
12 Mayıs 2023 Cuma

Seçimlerinizi Hangi Yapay Zekayla Yaparsınız?

Bir genel seçim arifesinde daha nefesimizi tutmuş bir şekilde gündemi takip ederken, seçim öncesinde türlü çeşit felaketi yaşamış bir ülkenin vatandaşı olma tecrübesiyleadeta diken üstünde oturuyoruz. Son günlerin ortalık karıştırıcısı ise nereden yayıldığı, gerçek olup olmadığı belli olmayan görseller, videolar.Dün akşam13. Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu Twitter hesabından deep fake içeriklerin sorumlusu olarak işaret ettiği “Rus dostlarımıza”bir uyarı mesajı yayınladı. Rusya malum, bu konuda sicilinin pek parlak olduğu söylenemez, ABD’deki seçimleri de manipüle ettiği konusunda oldukça fazla sayıda iddia ortaya atılmıştı.

Deepfake yapay zekâ programlarıyla sahte görsel veya video dosyalarına verilen bir isim. Bu konudaki tehlikelere ve sosyal medya algoritmalarıyla toplumun manipüle edilmesinedikkat çeken önemli bir yazıyı birkaç gün önce Sevgili Nedim Atilla yazmıştı. Nitekim Facebook, bir önceki Amerikan seçimlerinde Donald Trump’ın seçilmesinde önemli bir rol oynamıştı. Akıllı telefonlarımız, bilgisayarlarımız aracılığıyla bıraktığımız dijital izlerimizi veri olarak kullanan algoritmalar hangi ayakkabıyı sevebileceğimizi tahmin etmekle kalmıyor, seçmen davranışımızı da ortaya koyuyor.

Artık her meselede karşımıza çıkan yapay zeka uygulamaları -bir beyaz yakalı edasıyla konuşmak gerekirse- büyük fırsatlarla birlikte ürkütücü tehditleri de beraberinde getiriyor. Geçen hafta Guardian gazetesinde yer alan röportajında Yapay Zekanın babası sayılan Geoffrey Hintonyapay zekanın yarattığı tehlikeleri konuşabilmek için Google’dan ayrıldığını açıkladı. Hintonbu açıklamaları işvereniyle bozuşmuş bir çalışan tepkisiyle yapmadığının, Google ile dostça ayrıldığının ve Google ile diğer pek çok firmanın da temelde kötü niyetli davranmadığının altını çiziyor. İnsan zekasından daha iyi olabileceğini gördüğü yapay zekanın genellikle ondan daha az zeki kişilerin elinde olmasının bir tehlike olmasının yanında kapitalizm altındaki teknolojinin nasıl sonuçlar doğuracağının belirsizliğiHinton’ın temel korkuları gibi görünüyor.Çünkü sadece Google gibi bir teknoloji devi de “iyi niyetiyle” elinden geleni yapıyor olsa da öncelikle toplumun genelinin değil, şirketin ve şirket hissedarlarının çıkarlarını gözetiyor.

Bir konu tehlikeye girdiğinde ilk tepki genellikle onun kısıtlanması veya yasaklanması talebi yönünde oluyor. Hatırlarsanız Chat GPT’nin de özellikle eğitim alanında yarattığı endişelerden dolayı İtalya, İngiltere gibi ülkelerde yasaklanması gündeme gelmişti.  Zaman zaman ülkemizde de bazı internet sitelerine erişimin engellendiğine veya kısıtlandığına şahit oluyoruz. Buna rağmen VPN gibi uygulamalarla farklı yolları buluyor ve birileri ülkenin şalterini tamamen kapatmadıkça dijital bir yasağın mümkün olamayacağını kendi deneyimlerimizden de biliyoruz. Demem o ki hangi alanda olursa olsun yapay zekanın da yasaklanması çare ve mümkün olmayacak. Yapay Zeka ile ilgili en önemli sorun onun kimin elinde olduğu, yapay zekayı besleyen verilerin ne şekilde elde edildiğidir bana göre. Zira yüksek teknolojik alt yapıya sahip olabilmek belli bir ekonomik gücü gerektirir ve gelir eşitsizliğinin zirveye ulaştığı günümüzde bu dengesizlik teknoloji eliyle daha da derinleşecek gibi görünmektedir.

Teknolojiyi elinde bulunduran diğerlerini kontrol eder düsturu kuşkusuz bugüne ait bir olgu değil. Mesela, benzetmek gibi olmasın, 2. Dünya Savaşı öncesinde de yoğun birteknoloji rekabeti vardı ve bu rekabetin başrollerindeEinstein gibi bilim insanları bulunuyordu. Neredeyse pop yıldızı muamelesi gösterilen bu ikonların yerini şimdi Elon Musk, Jeff Bezos gibi “iş insanları” alıyor. Chip savaşları ve tedarik rekabetleri zaten küresel bir gerilim ve kutuplaşmaya sebep olmuşken yapay zeka uygulamaları buoyuna çoktan dahil oldu. Üstelik temelde ana hedefi insan hayatını kolaylaştırmak olan uygulamalar yarattıkları kaos ile atom bombası etkisi yaratabilecekler gibi görünüyor.

Ana akım medyanın yapay zekanın iktisadi yönüne bakış açısı genelde “gelecekte hangi meslekler yok olacak, hangi mesleklere ihtiyaç duyulacak” etrafında dönüyor. İnsan zekasıyla yapay zekanın arasındaki farklara dikkat çekilip varoluşsal bir sorgulama içine girenlerin sayısı da her geçen gün artıyor. Bugün seçim arifesinde neler yapılabileceğinin bir provasını gördüğümüz yapay zeka uygulamaları dünyayı her alanda şekillendirmeye muktedir görünüyor. Üstelik geçen yazıda konu ettiğimiz gibi insan sağlığı ve hatta ölümsüzlüğü, sonsuz gençliği uğruna her türlü teknolojik araç devreye sokulurken dünya üzerinde binlerce kişi açlıktan ölmeye, daha iyi yaşam koşullarına ulaşma arzusuyla denizleri aşmaya devam ediyor.

Gücün sadece belli kişiler elinde tutulduğu bir koşulda genelin iyiliğini gözeten bir uzlaşma ortamı beklemek en hafif tabiriyle saflık olur. Fikri hakların korunması kuşkusuz kritik bir konu ve özünde elbette “iyi niyetli” ancak özellikle bilişim alanında bilginin yayılmasının engellenmesi, gücün belli ellerde toplanmasına neden olmaktadır (Bu konuda Anıl Aba’nın açıklayıcı yazılarını okumanızı öneririm)

Diğer yandan dağıtımı serbest olsa bile “bilginin herkese erişilebilir olması” ancak özellikle eğitim alanında fırsat eşitliğinin sağlandığı bir ortamda mümkün olabilir. Üstelik bu bilginin kullanılırken kişisel hak ve özgürlüklerinizin açık yasalarla, tarafsız bir yargıyla korunduğundan emin olmanız gerekir. Zira yüzünüze tutulan bir iPhone ile size ait tüm verilere ulaşılabildiğibir ülkede başınıza ne geleceğini asla kestiremezsiniz.

Teknolojik ürünlerin hayatımızın her alanına sızdığı ve yaratabileceği tehlikelerin bu kadar açık olduğu bir devirde bilginin iktidar güçlerinin ve sermaye gruplarının değil küresel düzlemde tüm toplumların iyiliğini gözetecek şekilde yayılıp kullanılması her zamankinden daha da önemlidir.

Hatırlarsanız bir dönem bütün çocuklara yazılım öğrenmesi tavsiye ediliyordu. Yazılım teknolojilerinin tehlikelerinden korunmak için yazılım öğrenmeniz beklenemez ancak nasıl bir toplumda yaşamayı tercih edeceğimize karar vermek (kısmen de olsa) bizim elimizde. Arifesinde olduğumuz bu seçim işte tam da bunun seçimidir.