GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
9 Kasım 2017 Perşembe

Kuru ekmek yerim, Sırp Eti’ni yemem

Vallahi de, billahi de…

Bu başlık bana ait değil…

Bu başlığın sahibi, yıldızı giderek parlayan…

Şu sıralarda sık sık sık değişen…

Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlarının bile…

“Gel başkan, sen ne düşünüyorsun bu konuda?” diye fikrini aldığı…

Ege’nin yükselen yıldızı…

Tire Süt Kooperatifi’nin Başkanı Mahmut Eskiyörük’ten başkası değil…

***

Hani, şu sıralarda…

Vatandaş “ucuz et” yesin diye…

Türkiye’nin iki zincir market kıymayı 29’dan, kuşbaşını da 31 liradan satmaya başladı ya…

Biz de kooparatif reisi Eskiyörük’le…

“Koş vatandaş ucuz ete…” muhabbeti yaptık…

Ama, önce “ucuz et”in “pahalı tarihçesi”ne bakalım…

***

Kasapta, markette et fiyatları alıp başını gidince…

Çok değil, geçen sene önce…

Et ve Süt Kurumu’na 400 bin adet sığır ithalatı izni verildi…

“Angus”lar, gemilerle deniz havası ala ala geldi…

Vatandaş “Angus”ları sevmedi…

Meralarda otlamaya alışmış “Angus”lar da Türkiye’yi sevmedi…

Dolayısıyla et fiyatları düşmedi…

Daha fenası…

Yerliyi tercih eden vatandaşa, o “Angus”ları yerli diye bi’güzel aynı fiyata yedirdiler…

***

Bu kez Devlet Baba, canlı hayvan ithalatını bıraktı…

Yine “fiyatı düşüreceğim” diye…

“Karkas Et” (Kesilmiş hazır et) ithalatına karar verdi… Avrupa Birliği ülkelerinden gelen karkas et de “ucuz et” politikasına “ilaç” olamadı… O sıralarda aldığımız “karkas et”in İslami koşullarda kesilip, kesilmediği tartışmaları ise ayyuka çıktı…

***

Karkas et de tutmayınca, sıra geldi “lop et” ithalatına…

Nereden?

Sırbistan’dan…

Nesiyle meşhur?

Kasabıyla! (Ha’di girmeyelim oralara…)

Şimdi o beş bin ton lop Sırbistan etleri, ya kıyma ya da kuşbaşı olarak iki zincir markette, hükümet’in belirlediği fiyatla “Gel beni ye…” diye size bakıyor…

***

Şimdi siz de o etlere bakıp, sorun tezgahtara…

“Bu et yerli mi, ithal mi?” diye…

O da size “yerli” diyecek…

Siz bu sefer “Türk eti mi, Sırp eti mi?” diye soracaksınız…

O da size “Tabii ki, Türk eti” diyecek…

İnanacak mısınız?

***

Hayatını, üreticinin ve besicinin kooperatifleşmesine adayan Tire Süt’ün Başkanı Mahmut Eskiyörük ise, gelişmelere başka bir “pencere”den bakıyor; hükümete öncelikle “İthalatı durdurun” diye sesleniyor… Gerisini de şöyle getiriyor:

***

“Bizde et fiyatları, dünya pazarı ve halkımızın alım gücüne göre yüksek, ancak besiciye göre düşük… Neden? Çünkü, üretim maliyetleri yüksek, bu da yetmezmiş gibi halkın alım gücü düşük… Bizim maliyetlerimiz Dünya Çiftçisiyle aynı koşullarda olsa… Ya da asgari ücret, bugünkünün iki katı olsa asla problem yaşanmaz…”

***

“Ne diyorlar? Avrupa’da et ucuz… Ben de diyorum ki; benim besicim de  o maliyetlerle üretim yapsın; biz onlardan çok daha düşük fiyata et satarız… Ancak; dünyanın en pahalı mazotuyla, en pahalı yemiyle üretim yaparken birileri kalkıp da Avrupalı üreticiyle bizimkini kıyaslarsa, hiç’ bi’şi üretemeyiz; tamamen dışa bağımlı hale geliriz…”

***

“Tüketiciyi korumak istiyor muyuz? O zaman, üretim maliyeti farkını Devlet Baba karşılayacak… Önce, ithalatı keselim… Bırakın tüketici bir süre mağdur olsun, daha az yiyelim, içelim… Böylece üreticiyi güçlendirerek üretimimizi arttıralım…”

***

“İthalat, milli ekonomimize bıçak saplamaktır… Bu yol sadece yabancı çiftçiyi ve ithalat şirketlerini zengin eder… İthalata döktüğümüz parayı kendi üreticimize verelim… Böylece sadece bugünkü nüfusu değil, bir 80 milyonun daha karnını doyururuz… Potansiyelimiz var; başarırız…”

***

“İthalat yaparak, İthalattan kurtulamayız... Üreticiyi kurtarmadan tüketiciyi kurtaramayız... Eğer tüketiciyi güldüreceğiz derken kendi üreticimizi öldürürsek hepten dışa bağımlı oluruz…”

***

Eskiyörük, konuştu, konuştu…

Sonra da Selda Bağcan’ın şarkısını hatırlatırcasına…

“Kul olayım kalem tutan ellere; katip arzuhalım yaz yare böyle…” dedi; ardından da noktayı koydu:

“Şu şartlarda kuru ekmek yerim; Sırp eti yemem…” 

Sonsöz: “Günü kurtaralım derken, geleceğimizi karartmayalım…”