GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
6 Kasım 2017 Pazartesi

57 yıllık ömründe hiç doya doya gülemedi, çünkü…

Birkaç gün sonra…

10 Kasım Cuma…

Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 79’uncu yılı…

Ulu Önder’i kaybedeli…

Neredeyse 28 bin 835 gün geçmiş…

Ömrü olanlar için “bir ömür”

***

Gecenin bir vaktinde…

Kütüphanemi aşağı indirdim, üşenmeden…

Bir kez daha sabahın ilk ışıklarına kadar bir fotoğraf peşindeydim…

Gülen bir Atatürk fotoğrafı aradım, bulamadım…

57 yıla sığan bir ömür…

Bir askeri deha… Bir Önder… Bir Dünya Lideri…

Hiç gülen fotoğrafı yok, inanır mısınız?

***

Kaderin O’na çizdiği yolda nasıl gülsün ki?

Bırakın gülmeyi, tebessüm eden fotoğrafı bile varla-yok arası…

Henüz parmak kadar çocukken, dayısının Selanik’teki çiftliğinde…

Kardeşi Makbule ile tarlaya dadanan kargaları kovarken bile…

Bir “strateji” uzmanı…

“Bak…” diyor, Makbule’ye o ufacık çocuk…

“Kargaların bize oynadığı oyunu anladın mı Makbule? Bizim acemi olduğumuzun farkına vardılar… Bu iş, kargaları birlikte kovalamakla olmayacak… Tarlayı ikiye bölelim, bayıra gelenleri ben, düzlüktekileri son kovalama… Kendimize ait bölgenin tam ortasında duralım… Böylece hepsine yetişebilir, fazla yorulmaktan da kurtuluruz…”

***

Mahalle Mektebi’nden başladı…

Harp Akademisi’nden mezun olduğunda tığ gibi bir gençti…

1909’da 31 Mart Vakası’nı yaşadı…

1911’de Arnavutluk İsyanı’nın bastırılmasında etkin rol aldı…

Aynı yıl Trablusgarp’da binbaşı rütbesi ile Tobruk Muharebesini yönetti…

1913’taki İkinci Balkan Savaşı sırasında Trakya’da gösterdiği başarıdan dolayı Sofya ateşeliğine atandı…

18 Mart 1915’teki Çanakkale Savaşları’nda 250 binden fazla şehit verdik… Mustafa Kemal’in sayesinde dünya Çanakkale’nin Geçilemez olduğunu anladı… Artık, O albay Mustafa Kemal’di…

11 Mart 1916’de Kolordu Komutanı olarak Diyarbakır, Muş ve Bitlis cephesinde Ruslara ve Ruslar ile birleşen Ermenilere karşı savaştı…

Takvimler 1917’yi gösterirken, Suriye-Filistin Cephesi’nde, hem İngilizler’e hem de Arap çetelerine aman vermedi… 1918 Mondros Mütarekesi sonrası Yıldırım Ordular Grubu Komutanlığı’na atandı...

1919-1923 arasında Şanlı Kurtuluş Savaşı Destanı’nı yazdı… Milletin makus talihini yenmesinde baş aktör oldu…

Cumhuriyet’i, bu millete armağan etti…

57 yıllık ömründe o kadar yoruldu ki, gülmeyi bile unuttu…

10 Kasım’da bu dünyadan göçüp giderken…

Geride bir elin parmağı kadar gülümseyen fotoğraf bırakabildi…

***

Cumhuriyet’i kurduktan sonra bile…

Rahat edemedi…

Evlendi, ancak 1000 gün sürdürebildi…

Başkaları doya doya güldü; O gülemedi…

***

O günlerden ibretlik bir anı…

Kılıç Ali’nin anılarından… Virgülüne bile dokunmadan…

“Latife Hanım, Gazi Mustafa Kemal’in eşi olduktan sonra bir halk adamının, bir millet şefinin değil de sanki bir hükümdarın eşiymiş gibi kraliçe tavırları göstermesi Gazi’nin hoşuna gitmiyordu… Atatürk, Latife Hanım’ın takip etmek istediği bu yolu hoş görmüyor; artık yavaş yavaş eski sofra hayatına dönmek istiyordu… Oysa Latife Hanım, sanki Gazi’ye eza etmekten hususi bir zevk alır gibi vaziyetler takınıyordu… Mesala bir akşam Gazi çok neşeliydi… Latife Hanım sofrada değildi… Yukarıya çıkmıştı… Bu neşeye tahammül edemediğini gösteren sert bir hareketle yemek salonunu üstündeki odada, bulunduğumuz salondaki avizeyi adeta yere serecek gibi ter ter tepinmeye başladı… Gürültü, davetlilerin dikkatini çekecek bir hal alınca, Gazi sabredemedi… Misafirlerinden utandı ve istemeye istemeye karşısında oturan Salih Bey’e seslenerek:

“Salih, yukarı çık bak, hizmetçilerden bu terbiyesizliği yapan kimdir?” demeye mecbur olmuştu… Bu suretle, bu çirkin hareketin Latife Hanım tarafından değil, hizmetçiler tarafından yapılmakta olduğunu misafirlerine anlatmak istemişti…”

***

Kadir güldürmek istemeyince güldürmüyordu işte…

***

Mustafa Kemal’in gülümseyen ender portrelerini şimdi Allah uzun ömür versin Hanri Benazsus koruyor… O özel koleksiyon 10 Kasım’da Bortar Etkinlik ve Sanat Alanı’nda saat 19.00’da sizi bekliyor… Kaçırmayın…

Sonsöz: “Gülmeden ölmemek için, mutluluğa kavuşmayı beklemeden gülünüz…”