GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Dr. Berna BRIDGE
YAZARLAR
9 Aralık 2015 Çarşamba

Kıbrıs Direnişi ve çözüm

1977’de İngiltere’ye üniversitede okumaya gittim, daha 18 yaşındaydım. Kıbrıs çıkartması üstünden tam 3 yıl geçmişti. İngiltere’de çok Yunanlı ve Kıbrıslı Yunanlı vardı. Yunanlılar genelde o yıllarda çıkartma nedeniyle Türklere pek sıcak bakmıyorlardı. 18 yaşımın saflığı ve tecrübesizliği içinde bazı durumlarda neye uğradığımı anlayamıyordum ve çok üzülüyordum. Tabii arada çok dostça tutumlarda olanlar da vardı ama özellikle Selanikliler ve Kıbrıslılar pek yumuşak değildi. 

Elektronik Mühendisliği okuduğum için her gün laboratuvar çalışmamız vardı. Sınıfta 110 kişiydik, tek Türk bendim (ve tek kız) iki de Yunanlı vardı. Tesadüfe bakın ki, iki Yunanlıdan birisi benim lab partnerim idi. Alfabe sıralamasında soyadı Dimitriadis olan bu arkadaşla benim E ile başlayan Elal soyadım peş peşe olduğundan listede biz eşleşmiştik. Yorgos Selanikliydi ve o yıllarda (o da 18 veya 19 yaşındaydı) gençlik ateşi içinde tam bir milliyetçi idi. Yaklaşık her gün bana İstanbul’u bir gün geri alacaklarını söylerdi, bana tarih dersi verirdi. Ben de dinler ve tartışma olmaması için hiç cevap vermezdim.

Yine de bir yıl boyu bir arada deney yapmayı, sonuç almayı ve dialoğu sürdürmeyi hiç tartışmadan başardık, birbirimizi itmeden, kırmadan, üzmeden, küsmeden... Kim bilir şimdilerde ne yapıyordur Yorgos? Koptuk, gitti…  Diğer Yunanlı arkadaş ise Atinalıydı. Soyadı T ile başladığından 110 kişilik sınıfın öte yanındaydı, ancak teneffüslerde karşılaşırdık ama o her gün bana ortak konularımız olan baklava, börek, mavi deniz gibi daha tatlı sözler ederdi. Ne güzel günlerdi… 

Aradan yaklaşık 40 yıl geçti. Zülfü Livaneli, Mikis Teodorakis gibi Türk ve Yunanlı aydınların girişimleri, dünyanın değişmesi, ekonomik bağların, özellikle son yıllarda turizmin artması ile Ege’nin iki yakası arasındaki buzlar çözüldü, sanki Egenin iki kardeşi yine birbirinin elini tuttu. İşte bu aydınlardan biri de gazeteci, yazar Yaşar Aksoy, yazımın da başlığı olan isimde bir kitap yayınladı geçen yıl. Geçmiş haftalarda Ermeni Komşum adlı kitabını yazmıştım bu köşede. Bu gün de “Kıbrıs Direnişi ve Çözüm” adlı kitabından söz etmek istedim…

Son derece dostça ve gerçekçi bir biçimde yazdığı kitapta tarafsız olmaya özen gösterirken 1830’lardan başlayarak 9 Eylül’e, o yıllardaki dünya konjektürü içinde her iki toplumun da özgürlükleri için nasıl saygın bir mücadele gösterdiğine tarihin derinliklerine inerek değiniyor… “Mutlu bir Kıbrıs için yazdım bunları” diyor…

Kendi sözleriyle “Kitabıma Yunanistan ve Türkiye’de darbeler tarihi ili ilgili kronolojik bilgileri neden koydum? Çünkü her iki simetrik ülkenin askeri darbeler konusunda da, aynen simetrik olduğunu hissettirmek için… “ cümleleri de kitabın gidişatına ışık tutuyor.

Adanın çevresindeki doğalgaz ve petrolün varlığının çözümlenmesine de değiniyor. Geçen yıl Atina’da konuşmacı olarak katıldığım bir konferansta konuşan o zamanki Türk Baş Konsolosunun da değindiği gibi şu an hem stratejik, coğrafi önemi yüksek hem de doğal gaza sahip Kıbrıs’ın başındaki çözümlenmesi gereken en önemli konu bu konu. 2016 Haziran ayında Atina’da yapılacak Türk ve Türkiye konferansının da bir parçası da mutlaka bu konu olacak…



Kıbrıs konusuna, dünyada olup bitenlere, tarihimize, hayata ilgi duyanların mutlaka okuması gereken akıcı, sımsıcak bir dille yazılmış bir kitap “Kıbrıs Direnişi ve Çözüm” kitabı. Eline, emeğine kalemine sağlık Yaşar Aksoy…