GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
8 Ekim 2013 Salı

İstikamet İzmir…

Mart kuzuları benzetmesi tuttu. CHP’nin ‘Mart kuzuları’ 2 Eylül’den itibaren sahada.
AK Parti’nin kuzuları da meydana inmeye başladı. Teşkilat zirvesinde 19 ilçe başkanı ‘istifa’ kararını iletti. 30 ilçenin 19’u…
Teşkilat ‘boşaldı’ desek yalan olmaz.
Sadece teşkilattan 100’e yakın aday adayı çıkabilir.
Eski yeni yönetici, yönetim kurulu üyesi vs.
Ve görünen o ki AK Parti aday adayı başvurusunda CHP’yi yakalayacak.
Özellikle de 1 Aralık’tan itibaren memur adayların da sürece katılmasıyla..
 
AK Parti’den aday adayı olmak memurlar için bir nevi görevde yükselme sınavı mahiyetinde.
Yerini korumak, yükselmek, göze girmek, kart vizitine ‘AK Parti aday adayı’ yazdırmak gibi gayeler memurlar açısından seçilmekten de öncelikli.  
Hem de memura siyaset yasağının kaldırıldığı şu günlerde.
O nedenle ‘başhekiminden kaymakama, vali yardımcısına’ kadar pek çok aday adayı
AK Parti kulislerinde boy gösteriyor.
CHP’nin de memur adayları var.
Sırf Buca’da 4 tane… Aralarında tarihçi Oktay Gökdemir, başkan yardımcısı Cengiz Üzün gibi tanınmış simalar var.
Bayraklı’da Kerim Özer gibi siyasette de iddialı bir isim var.
İkametgâhını aylar öncesinden Bayındır’a aldırmış Vali Yardımcısı Ardahan Totuk’u da unutmamak lazım. Bazı medya organları tarafından ‘mutat’ evraklar üzerinden karalanmaya çalışılsa da Bayındır’ın yerlisi olan Totuk, İzmir’in yakından tanıdığı demokrat bir isim. Fen İşleri Daire Başkanı Fazıl Ölçer’in Çiğli iddiası için 1 Aralık’ı görmek lazım. Neyse ki bugünkü konumuz 657’lik adaylar değil.
O mevzuya bilahare girmekte fayda var.
*
Efendim AK Parti’ye çok da uzak olmayan dostlarla söyleşirken aralarından biri Başbakan Erdoğan’ın İzmir adaylığını Binali Yıldırım’ın kulağına fısıldadığını iddia etti.
Daha da ileri giderek, ‘İzmir adaylığı Binali bey’e bugün tevdi edildi’ ibaresini kullandı.
Aylardır bu ihtimal üzerine kalem oynatmış bir gazeteci olarak bu durumun İzmir’deki siyasi rekabete yansımasını sordular bana da.
Yani Yıldırım’ın adaylığı AK Parti’ye ne getirir, CHP’den ne götürürdü?
Yanıtım kısa ve netti.
Başarı getirir. Tabi ki de partisine…
Başarıdan kastım elbette ‘Büyükşehir’ belediye başkanlığı değildi. Ama Yıldırım’ın AK Parti adına en yüksek oyu alacak isim olduğu su götürmez bir gerçekti.
Neden?
Çünkü 12 Haziran akşamı yüzde 37’yi gören AK Parti’de 13 Haziran sabahından itibaren Yıldırım’ın yerel seçimde başkan adaylığı konuşuldu, dillendirildi.
Hatta o süreçte CHP’nin içinde bulunduğu çatışma ikliminin de etkisiyle (İzmir’de mahşerin atlıları hareketi, Ankara’da kurultay hesaplaşması gibi) Yıldırım’la AK Parti’nin İzmir’i alacağı yorumları kentin sokaklarında sıkça konuşulur oldu.
Yıldırım bu ihtimalden ne kadar uzak durmaya çalışsa da olmadı. Taca atmaya çalıştığı toplar her defasında bumerang gibi döndü.
AK Parti teşkilatı için Yıldırım, İzmir’e bayrak dikecek bir Ulubatlı’ydı.
Genel seçimler öncesi açıkladığı 35 proje bir yana ülke genelinde yürütülen başarılı işlerle adından söz ettiren Bakan Yıldırım, ‘İzmir’i kurtaracak’ bir süpermendi kimilerine göre.
Kente yönetilen Süpermen algısı öyle güçlüydü ki başka bir ismin başkan adaylığına ihtimal vermek ancak masa başı iş yapan anket şirketlerinin cesaret edebileceği bir işti.
 
Yıldırım’ın adaylık rotasını İstanbul’a kıvırması, 3. köprü, 3. hava limanı, Marmaray gibi devasa projelerle daha çok ilgilenmesi de kar etmedi.
Yakınları üzerinden verdiği ‘bakan olarak kalmak istiyorum’ mesajı da yerine ulaşmadı.
Uzun lafın kısası…
Ne yapsa, ne dese olmadı.
İzmir adaylığına dair beklentiyi düşürmek, yerine başka aday koymak, yerli bir isim bulmak, İzmir’e bilhassa son süreçte mümkün olduğunca seyrek gelmek vs.
Şunu söylemek mümkün artık…
AK Parti İzmir’e Binali Yıldırım dışında kimi aday gösterirse göstersin…
Büyük bir hayal kırıklığı yaşatır.
Beklentiyi yüksek tutmanın faturasını peşin öder yani.
Ya Yıldırım’a aday gösterirse…
En az 10 ilçede etkili olacağını düşünüyorum AK Parti’nin…
Genel seçimde önde tamamlanılan ilçeler…
CHP’nin aday tespitinde hata yapması, parti içi rekabetin yarattığı yorgunluk, yalgınlığı da eklersek ilçe sayısı 15’e kadar yükselebilir.
Bütünşehir yasasıyla birlikte köylerin de başkanlık seçimlerinde oy kullanacağını hesapladığınızda pek çok civar ilçede tablo değişiyor.
Efendim, söz konusu olan yerel seçimdir. MHP oyları CHP’ye akacak vs.
Peki, ya akmazsa?  
MHP güçlü bir aday gösterirse… Örneğin Oktay Vural gibi…
Yahut Başbakan Erdoğan 2010 referandumunda yaptığı gibi MHP tabanını ele geçirecek bir hamle yaparsa…
O nedenle CHP başka partilerin oyları yerine kendi adaylarına güvenmek zorunda öncelikle.  
MHP tabanı CHP’ye akacak ama BDP tabanı ne yapacak dersiniz?
Ana dilde eğitimden, köy isimlerinin geri verilmesine kadar demokratikleşme paketinde 12 adım atan Başbakan Erdoğan’a bir teşekkürü çok mu görecekler?
Doğu’da kendi partilerinde kalsalar bile Batı’da AK Parti’ye kaymayacaklar mı?
BDP tabanının kayması İzmir’de pek çok ilçeyi riske atmayacak mı?
Unutulmasın ki Aziz Kocaoğlu’nun çözüm sürecinde Diyarbakır’a giderek önünü kesmeye çalıştığı tablo biraz da buydu. Ve yine unutulmasın ki Kocaoğlu’nun 2009’da aldığı yüzde 56,7’de BDP oyları da vardı.
Sonuçta… Yıldırım’ın İzmir’den adaylığı yerel siyasete rekabet getirir.
CHP’ye İzmir’in çantada keklik olmadığını düşündürür en azından. Başta Buca, Bayraklı, Karabağlar, Gaziemir, Menderes, Menemen, Aliağa, Bergama, Ödemiş, Kemalpaşa olmak üzere pek çok ilçede aday tespit ederken ‘iki hatta üç kez düşünmek’ zorunda olduğunu anımsatır.
Belki de Başbakan Erdoğan için asıl önemli olan Büyükşehir’den ziyade İzmir’de iktidar olunacak 10 ilçedir. Ve belki de 4 ay sonraki Cumhurbaşkanlığı seçiminde iktidar olunan ilçelerin rolü her şeyden önemlidir.
2009’da olduğu gibi İzmir’de neredeyse sıfır çeken bir lider olmaktansa İzmir’in yarısında iktidara gelen bir Cumhurbaşkanı adayı olmak istiyordur belki de Başbakan.
Ve bunun için neredeyse 12 yıldır aralıksız en icracı bakanlık koltuğunda tuttuğu Yıldırım’a bu önemli ‘görevi’ tevdi edecektir.
Zaten teşkilat dünden hazır…  Kamuoyu da hazır, rakip de…  
Öyleyse ‘gonk’ her an çalabilir.  Kulağıma gelen tarih 30 Ekim… Yine ertelenmezse Başbakan Erdoğan İzmir’de…
29 Ekim’de Marmaray’ın kurdelesi kesilecek. Yıldırım’ın gurur projesinin…
Ama aynı Yıldırım’ın sadece bir gün sonra İzmir’de gönülsüz de olsa başkan adayı olarak ilan edilme ihtimali var. Siyaset böyle işte…
Sonuçta AK Parti’de lider ne derse o oluyor.
Ve Erdoğan-Yıldırım arasındaki ilişkide bu rotadan hiç sapılmadı. En küçük bir isyan belirtisi bile yok. Aksine tam bir teslimiyet, kabulleniş var.
Görevden kaçılmaz prensibi… Erdoğan komutan Yıldırım asker…
İstikamet İzmir! Marş marş!