GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Metin ÖNEY
YAZARLAR
8 Ocak 2021 Cuma

Gelişme… İlerleme…

Hemen herkeste bulunan cep telefonlarını bir düşünün.

İlk çıktığında hem kocaman ve hem de sadece konuşmaya yarıyor. O bile zaman zaman mümkün olmuyor; çünkü, “çekti / çekmiyor” meselesi var.

Sonra..

Küçüldü ama işlevi daha büyüdü.

Zaman içinde geliştikçe gelişti, bilhassa gençler nerdeyse telefonla “uzay mekiği” gönderecekler uzaya..

Bunları niçin yazıyorum?

Şöyle “filmi geriye saralım” hele…

***

Yıl 1968…

Aylardan Haziran…

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisiyim...

Üniversitenin orta bahçesi var.

Birkaç arkadaş orada duruyoruz...

Hukuk Fakültesi’ne girmeden önce merkez bina var.

Binada bir hareketlilik görüyoruz. İşgal ve boykot başlamış…

Ama esas konumuz bu değil...

Yayınlanan bildiri...

Bildiride gençler diyor ki...

Pek çok talep var ama...

Ana talep...

“Özerk Üniversite”… Daha eski deyimle “Üniversite muhtariyeti”..

Oysa o tarihlerde Üniversite Rektörleri ve Dekanları üniversite mensupları tarafından seçiliyor.

Yani öğretim üyeleri seçiyor.

Özgür iradeleri ile…

O zaman ne isteniyor?

Seçimlere öğrenciler de katılsın veya temsil edilsin yönetimlerde...

Pek çok talep o zamanın şartları içinde yerine getiriliyor..

Yani..

Rektör ve Dekanlar zaten öğretim üyeleri tarafından seçiliyor…

İlaveten öğrenciler de temsil ediliyor..

Ne zaman..

1968’lerde…

***

Sonra…

12 Mart 1971 muhtırası ve ilk tırpan.

Anayasa “dar” geliyor, denildi ve tırpanlar başladı..

Sonra..

1980 Darbesi ve tırpan üstüne tırpan hak ve özgürlükler üzerine…

Artık Anayasa dar gelmiyor; içine girilmiyor(!)…

Sonra..

Geldik zamanımıza..

Önce seçim yapılıyor ama seçilenler arasında üç kişiyi YÖK Cumhurbaşkanına sunuyor.

Cumhurbaşkanı da üç kişi içinden dilediğini atıyor..

Bazen üçüncü seçileni..

Sonra..

Bu usulden de vazgeçiliyor..

Ve Cumhurbaşkanı atıyor Rektörü…

Yani

Telefondaki gelişme..

Üniversite Rektörü tespitinde olmuyor..

Şimdi kim atandı..

Liyakat, ehliyet, ilim, irfan elbette çok önemli..

Ama..

Daha önemlisi

Hangi usulle?

İşte düğüm noktası budur..

Hangi usulle?