GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Metin ÖNEY
YAZARLAR
5 Ocak 2021 Salı

Suç ve ceza

Haberleri daha çok, sabahları her zaman okuduğum gazetelerden takip ediyorum.

Akşamları ise teleteksten…

Çoğu kere ekrana konan ve arka arkaya yazılan haber başlıkları, canımın sıkılması için yeterli.

Çünkü hemen hemen içinde bir tek bile şöyle iç açıcı, umut verici habere rastlamıyorum…

Haberlerin başında terör suçları geliyor.

Şimdilerde salgınla ilgili haberler…

Sonra cinayetler…

Sonra hırsızlık ve benzerleri…

Uyuşturucu…

Ve en önemlisi, belki de birincisi kadına ve çocuklara karşı işlenen suçlar…

Gün geçmiyor ki, bir kadının hayatına son verilmesin.

Ya eşi, ya sevgilisi veya herhangi bir kişi veya ailesi…

***

Bu gibi hallerde, hemen başlıyor ilgili ilgisiz kişilerin beyanatları…

Açık oturumlar…

Uzman(!) kişilerin açıklamaları…

Sonra…

Tekrar yeni bir cinayet daha…

Tarih boyunca alınan tedbirler ne olursa olsun, suç işlenmeye devam ediyor.

Ancak;

Suç işlenmeye devam ediyor diye, cezadan vazgeçilecek değildir.

Tam tersine ceza daha da “caydırıcı” olacak şekilde düzenlenmelidir.

Cezanın artırılmasından çok “istikrarı” önemlidir.

Yani;

Verilen ceza bütünüyle fail tarafından çekilecek midir?

Yoksa çeşitli sebeplerle ceza, çok az bir infaz ile son mu bulacaktır?

Bir başka deyişle

Fail, ne kadar ceza alacağını değil de ne kadar yatacağını mı hesaplamaktadır?

Niçin?

Çünkü yürürlükte bir ceza infaz yasası var.

Buna göre cezanın bir bölümünü “iyi hal” ile geçiren fail, geri kalanını dışarıda geçirebilmektedir.

***

O halde yapılacak işlerin başında bence “ceza infaz yasasında değişiklik yapılarak, kadın ve çocuğa karış işlenen suçlarda” bu yasanın uygulanmayacağını hükme bağlamaktır. Ne ceza verilmişse tamamının çekilmesi gerekir. Sonra hakimin “takdiri hafifletici sebeple” cezada indirim yapma yetkisi vardır.

Bu hüküm de kadın ve çocuklara karış işlenen suçlarda uygulanamayacağı hükme bağlanmalıdır.

Bu ve benzeri hukuksal tedbirlerle birlikte eğitim alanında bu konu enine boyuna incelenmeli ve öğretilmelidir.

Cinayet işlenince sadece protesto ile bu iş hallolmaz.

Eğitim en önemli konudur. Başta yöneticiler eğitilmelidir.

“Kadının birey olduğu” anlatılmalıdır.

Zihniyette ciddi reform yapılmalıdır.

“Kadının görevi şudur, budur” safsataları değil, “kadın bir bireydir” ilkesi herkesin kafasına yerleştirilmelidir.

“Uydurma atasözleri ve benzer cümleler” kullanılmamak üzere ortadan kaldırılmalıdır.

Toplumda bu konuda yani “kadın ve çocuğa karşı” suç işlenmemesi gerektiği konusunda, adeta bir seferberlik ilan edilmeli, bizzat yönetenler tarafından organize edilmelidir.

Anamız, eşimiz, bacımız, sevgilimiz, arkadaşımız, komşumuz, yurttaşımız… Kadınlar ve çocuklar…

Bitsin bu barbarlık…