GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Burak OĞUZ
YAZARLAR
23 Kasım 2012 Cuma

Gelen gideni aratıyor!

Yüksek cari açık, uzun süre Türkiye ekonomisinin zayıf tarafı olarak eleştirildi. Kredi derecelendirme kuruluşları not artışı yapmamalarına bahane olarak cari açığı gösterdiler. Ekonomideki tüm olumsuzluklar yüksek cari açığa yüklendi. Adeta günah keçisi yapıldı.
Gerek yurt içinden gerekse yurt dışından gelen eleştiriler karşısında ekonomi kurmayları cari açıkla mücadele kapsamında bir takım tedbirler aldılar. Bunun sonucunda da 2011 yılı Ekim ayında 79 milyar dolara kadar yükselen cari açık, 2012 Eylül ayında 56 milyar dolara geriledi.
Öyle bir algı oluşmuştu ki; “cari açık düşünce ekonomi düzelecekti”. Cari açık düştü ama ekonomi düzelmedi, kötüye gitti. Kafalar karıştı…
Oysa yüksek cari açığın olduğu dönemde, hane halkının tüketimi artmıştı, artan tüketim şirketlerin daha fazla satış yapmasına neden oluyor ve gelirleri artan şirketler, daha fazla yatırım yapıp istihdamı arttırıyorlardı. Böylece artan istihdam hane halkının daha fazla tüketmesini sağlıyordu. Çarkın dişlileri büyüyerek işlemeye devam ediyordu.
Peki sıkıntı neydi o zaman? Sıkıntı daha çok; hane halkının gelirinden fazla borçlanmasından kaynaklanıyordu. Bollaşan krediler ile şirketlerin verimsiz alanlara yatırım yapmaları ve bir müddet sonra da “borcun borçla kapatılmaya çalışılması” çarkın dişlilerini bozmaya başladı. 
Bir diğer neden de, dış pazarlarda rekabet gücünün olmamasıydı. Türkiye’nin üretimi emek yoğun sermayeye dayanıyor, bu da maliyetlerin yüksek olmasına ve dış pazarda dezavantaja neden oluyor. Bizim dış pazarda rekabet edebilmemiz ve para kazanabilmemiz için yüksek teknoloji ürünler ihraç etmemiz gerekiyor, o da yok! Aksine, hammadde ve ara malını ucuza ithal edip, iç pazarda ürün satıyoruz.
Sonuç olarak, ekonomideki sıkıntılara doğru teşhis konulamadığı için doğal olarak doğru tedavi metotları da uygulanamadı ve cari açığı düşürmek için alınan tedbirler, ekonomiyi daralttı, hatta bunalttı.
Bugün cari açık düşüyor ama hane halkı harcama yapamıyor. Harcama olmayınca şirketler satış yapamıyor, yatırım yapamıyor. İşsizlik artıyor, artan işsizlik hane halkını daha da zora sokuyor. Gelir piramidinin en altındaki düşük gelirlilerin durumu her geçen gün daha kötüye gidiyor.
Yüksek cari açık eleştirilse de ekonomi bugüne göre daha iyi yerdeydi. Oysa şimdi, cari açık düşüyor ama ekonomi durma noktasına geldi. Kimse halinden memnun değil. Bu konuda doğru tedbirler bir an önce alınmazsa düşük cari açık başımıza dert olacak.