GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Burak OĞUZ
YAZARLAR
9 Kasım 2012 Cuma

Her güzelin bir kusuru, her ratingin de bir maliyeti var

Uzun süredir beklediğimiz fakat bir türlü gerçekleşmeyen not artışı nihayet kredi derecelendirme kuruluşu “Fitch” tarafından yapıldı. “BB+” olan notumuz, yatırım yapılabilir seviye olan “BBB-“ ye yükseltildi.
Moody’s’in 13 Ocak 1994’te, S&P’nin ise 22 Mart 1994’te Türkiye’nin kredi notunu ‘yatırım yapılabilir’ seviyenin altına indirdiği göz önüne alınırsa, uzun yıllar sonra Fitch’ten gelen “yatırım yapılabilir” seviyeye not artışı piyasalarda olumlu karşılandı
Bundan sonra neler değişecek?
Portföy yatırımları ve kredi kanallarıyla birlikte yabancı sermayeye ulaşım imkanı artacak. Yurtdışından borçlanma maliyeti düşerken, borçlanmanın vadesi de değişecek. Bu durum, iç piyasalara da yansıyarak, faizlerin düşmesine ve özel sektör kredi maliyetlerinin düşerek ivme kazanmasına neden olacak. Türk Lirası değerlenirken, büyüme hızı da yukarı yönlü hareket edecek. Doğal olarak, ülkeye gelecek doğrudan yabancı sermaye de artış olacak. Uluslar arası piyasalarda artacak olan itibarımızı söylemeye gerek yok sanırım.
Olumlu yanlarını saydığımız not artışının bir de olumsuz yanları var daha doğrusu, “olumsuz yanları olabilir.”
Olumlu gelişmelerin genel sonucu olarak ülkeye gelen döviz miktarında artış olacağı kesin. Artan döviz miktarı, Türk Lirasının değerlenmesine neden olacak. Değerlenen Türk Lirası da ithalatta artışı ve ihracatta düşüşü tetikleyecek. Sonuç olarak da, not artırımı öncesinde düşüş eğiliminde olan dış borç artışı ve cari denge bozulma eğilimine girecek. Ve böylece, not indirimine giden tersine bir döngü başlamış olacak.
Ne yapılması gerek?
Malumunuz, Türkiye’nin kronikleşmiş bir cari açık sorunu var. Cari açıkla mücadelenin kesinlikle bırakılmaması ve kararlılıkla sürdürülmesi gerekiyor. Ancak, bunu yaparken de ekonominin gereğinden fazla daraltılmamasına ve zaten zar zor işini yürütmeye çalışan işletmelerinde bunaltılmamasına özen gösterilmesi gerekiyor. Aksi halde, cari açık ve enflasyonla mücadele edeceğim derken, işletmeleri iflasa sürükleyebilirsiniz.
Temelde, Türk Lirasının aşırı değerlenme riskini kontrol altına almak gerekiyor. Bunun içinde Merkez Bankası’nın izleyeceği politikalarda daha proaktif olması gerekiyor.
Not artışının ihracatta rekabeti zayıflatma yönde etkisi olabilir, Bunun için, ihracatın ve ihracatçının yakinen takibi ve zamanında rahatlatıcı tedbirlerin alınması şart.
Sıcak para riski var. Her ne kadar, faiz oranları düşse de Türkiye hala cazip bir ülke olarak, sıcak paranın gözdesi olmaya devam ediyor. Finans piyasalarında artacak olan sıcak paranın, ülkeyi hızlı terk edebilme riskine karşı dikkatli olunması ve gereken tedbirlerin alınması gerek.
Türkiye’nin yatırım yapılabilir notunu alması, Dünya üzerindeki doğrudan yabancı sermayenin ilgisini çekecektir. Ülkeye gelecek doğrudan yabancı sermayenin, sıcak para olarak değil de, özellikle katma değeri yüksek doğrudan yabancı yatırım olarak gelmesi sağlanmalıdır.
Not artışı geç kaldı, kalmadı tartışmaları bir tarafa, bundan sonra doğru ve dikkatli adım atılması gerekiyor. Cari açığın tırmanmaması için kredi notundaki artışın kalıcı yatırıma dönüştürülmesi şart.