GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
1 Mart 2013 Cuma

Geçmiş olsun!

Önce Habur sonra Oslo…
Kürt açılımının yol kazaları…
Üçüncüsü İmralı’daki terörist başıyla denendi.
Analar ağlamasın, kardeşkanı dökülmesin felsefesiyle başlayan iyi niyetli süreç kısa sürede yerle bir oldu. İmralı’daki terörist başıyla yapılan ‘görüşmeleri’ içine sindiremeyen, süreci dişini/yumruğunu sıkarak izleyen, milliyetçiliği henüz ayağının altına almamış, mücadele sürecinin bedelini ödemiş kesimler medyaya sızdırılan İmralı tutanaklarıyla bir kez daha yıkıldı. İnce bir PR çalışmasıyla imajı düzeltilen, bebek katilinden barış elçisine terfi eden Öcalan, sızdırılan belgedeki ifadeleri kullandıysa…
Geçmiş olsun.
İmralı süreci de üçüncü yol kazası olarak kayıtlara geçecektir.
Nasıl geçmesin ki…
Terörist başı Öcalan’ın kanı durdurmak, barışı sağlamak gibi bir niyeti yok.
Aksine 2001-2004 arası kanı durdurduğu için pişmanlığı var masada.
Aleni tehdit var.
50 bin kişiyle halk savaşından, Kürt baharını tetiklemekten söz ediyor.
Ve daha neler neler…
Okuduğumda tüylerimi diken diken eden o ifadeler İmralı’da kurulan masanın Mondros’taki masadan farklı olmadığını hissettim. Zaten Öcalan’ın sevgi kelebeğine dönüştürüldüğü, KCK’lıların gece yarısı kararlarıyla affedildiği buna karşın TSK mensuplarının tek tek hapse tıkıldığı süreç hayra alamet görünmüyordu.
Tutanakları okuyunca iyiden iyiye umutlarım azaldı.
Son sürecin kalemşorlarının altını çizdiği bir ifade vardı.
4 aşamalı merdiven planı…
Sözde barış için atılacak adımlar…
Örgüt ve devlet karşılıklı adımlar atacak. Ve dört aşamada barış gelecek. İklim değişecek, Akdeniz olacak.
Görüyor ve anlıyoruz ki…
Ortada dört aşamalı bir planın olduğu doğru… Ama barış planı değil. Bağımsız Kürdistan planı… Sızdırılan tutanaklara bakılırsa Öcalan sadece bağımsız Kürdistan’ın hayalini kurmuyor. Belki de o Kürdistan’ın kurucu başkanı olmanın da hayalini kuruyor.
 
Geçtiğimiz günlerde Deniz Baykal’ın CHP grubunu apar topar toplantıya çağırıp, ‘Bunlar mübadele (bartır) Anayasası hazırlıyorlar. Al başkanlığı ver özerkliği anlaşması yaptılar’ diyerek dikkat çektiği noktanın aynen Apo tutanaklarında da yer alması özellikle altı çizilmesi gereken bir konu. Buradan Baykal’ın ne denli büyük bir devlet tecrübesine, basirete sahip olduğunu bir kez daha anlamış oluyoruz.
Kimileri diyor ki, Öcalan takiyye yapıyor.
Kime? Kendisini korkaklıkla, işbirlikçilikle suçlayan PKK’ya, Kandil’e hatta uç BDP’ye…
Aslında tutanaklara yansıyan sözlerinin büyük bölümü Öcalan’a ait değilmiş. 
Öcalan'ın takiyye yapma ihtimali az da olsa var ama bizimkilerin 'Apo uzmanı' olduğu da su götürmez bir gerçek.
Umarım takiyye yapıyordur.
Umarım 50 bin kişiyle halk savaşı (Kürt Baharı) tehdidi ona ait değildir.
Ve umarım 2 bin yıllık devlet tecrübesine sahip, çağ açıp/kapatan Türk milleti, ve o milletin son devleti elindeki bir tutsağın önünde diz çökmüyordur.
2 bin yıllık ayıp olur bunun adı…
Ve bu ayıba imza atanları biz affetsek de tarih affetmez.
*
Evet, 30 yıldır akan kan durmalı.
Evet, kardeş kavgası bitmeli.
Evet, kardeşlik köprüleri onarılmalı.
Evet, daha demokratik, daha müreffeh yarınlara yelken açılmalı…
Lakin bu dil ve üslupla değil.
Her ne kadar ‘ayaklarımın altına aldım’ dese de bir parça milliyetçi olduğuna hala inandığım Başbakan Erdoğan, umarım bu oyuna gelmez.
Ya da bu çıkmaz sokakta daha fazla ilerlemez.
Köprü, otoyol ihalesi üzerinden bile ‘vatan hainliği’ çıkışı yapan Erdoğan şunu unutmamalı.  
Asıl vatan hainliği İmralı Adasında kurulan masada kullanılan ifadelere ses çıkarmamak, idam mahkûmu bir teröriste 2 bin yıllık şanlı geçmişi olan bir milleti ezdirmektir.
Tabi ki analar ağlamasın…
Ama Türk anaları binyıllardır bağımsızlıkları, onurları, şerefleri ve vatanları için ağlamışlardır. Bir teröristin ayağında paspas olmaktansa… Gerekirse yine ağlarlar.
*
Ve Kemal Kılıçdaroğlu…
Kredi açtık diyerek önce sürece omuz veren ancak kısa süre içinde yaptığı açıklamalarla kafa karıştıran ana muhalefet liderinin tutanak açıklamasına da takıldım.
Öcalan’a ait olduğu iddia edilen tutanaklara ilişkin görüşü sorulan Kılıçdaroğlu aynen şöyle diyor. “Masanın bir ucundaki Öcalan konuştu. Şimdi sıra diğer ucunda oturan Erdoğan’da... O ne diyecek, onu da bir görelim.”

Sanırsınız ki tenis maçında hakem zat-ı şahaneleri…