Hammaddesiz kafalar kent adına hangi projeleri üretebilir? Bazen sorular, cevaplardan çok şeyler anlatır. Kentle ilgili kültürel, sosyolojik, ekonomik ve demografik düşünceden yoksun olanlar kentin maskarası olur. Birkaç zihin fukarasının dimağına sığmayan projeler de cüceleşir ve unutulur gider.
Bencil kültürün her hücresine işlemiş olanların ‘’Ben dürüstüm ‘’ demesi çok ayıp ve diğer kent insanlarına hakarettir. Bunu siyasete sokan politik fosillerde utanmalıdır. Sanki kendilerince demokrasiyi karantinaya almışlardır.
Dürüstlük dokunulmazlıktır, hiç kimse tek başına dürüst değildir. Gerçekler inatçıdır. Sahte alçak gönüllülüğe sığınmada dürüstlük değildir. Dürüstlük kafada, yürekte ve eylemde toplumsal olarak yaşanır. ÖNCE EMPERYALİZM DE EMPERYALİSTLİK YAPMAKTAN VAZGEÇMELİDİR.
Kentle ilgili bilgi birikimleri toplumsal değerlendirildiğinde başarılı olur. Kent projelerini ben yaptım doğrudur anlayışı genelde hakim olmuştur. Oysa kurumlar, sivil toplum örgütleriyle projeleri paylaşmak ve hayata geçirmek kadar güzel bir şey olamaz. Ama zaman bazen insanları değil deveci armutlarını olgunlaştırır.
Kentte kelebeğin kanat çırpmasını fırtına sananlar olmuştur. Bilirsiniz kelebeğin ömrü saatler ile sınırlıdır.
Bundan önceki yaşamı atarak, yeni ve kent halkını heyecanlandıracak projelere, toplumsal projelere yönelinmelidir. Genelde yapılan projeler doğrusal olmayan kaos kent projeleridir. Belediye başkanları da bu yanlışın içindedir. Yaptığını anlatmaya çalışmak kadar komik bir şey olamaz. Oysa kent projelerini, kent halkı ile tartışarak, paylaşarak yapsalar zaten projeler baştan kent halkının malı olur. Sonradan anlatmaya ve estetik olmayan kendi resimlerini panolara asmaya gerek kalmaz…