GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ali SÖZER
YAZARLAR
11 Haziran 2012 Pazartesi

İzmir’in öncelikli yıkılacak yerleri

Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkındaki kanun çıktı. Yasa, riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini oluşturmayı amaçlıyor. Mal sahiplerine riskli yapılarının tesbiti için süre veriliyor. Verilen sürede mal sahipleri tesbitleri yaptırmaz ise, devreye bakanlık, belediye ve özel idare giriyor.
 
Bakanlık, belediye ve TOKİ’nin talebi halinde, riskli alanlardaki elektrik, su ve doğalgaz hizmetleri kesiliyor. Riskli yapıların yıkım süresi de 60 gün olarak belirlenmiş. Önce riskli yapıların yıktırılması için sahipleriyle anlaşma yoluna gidiliyor, yapı sahipleri yıkımı yapmaz ise, tekrar süre verilip riskli yapı idari makamlarca yıkılıyor.
 
Gecekondu sahibine, gecekondusuna karşılık konut verilinceye veya arsa tahsisine kadar süre veriliyor. Ayrıca yasada kira yardımı ve bina güçlendirme kredisi de var.
 
Riskli yapıların tesbiti, tahliyesi ve yıktırma ile değerlendirme işlemlerini engelleyenler Cumhuriyet Savcılığına veriliyor. Yasa özet olarak bunları içeriyor.
 
Bu yasa riskli ve çürük binalarda oturanların, doğal afetlerde ölüm kararlarını beklemeleri açısından umut verici.
 
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sayın Ayhan Emekli ile görüştüm. Sevgili meslektaşım ile yasayla ilgili düşüncelerimizi karşılıklı paylaştık. “Karşı tarafın haklılığına bakılmaksızın çıkarılan bu yasa, birçok mevcut yasanın üstüne çıkıyor. Hukuki olmaktan uzak, Anayasaya aykırı görünüyor. Çevre ve şehircilik bakanlığı, Türkiye’nin mevcut belediyelerini yok sayarak kendisini en büyük mega belediye yerine koymaya özeniyor.“ diyor sayın başkan.
-          Öncelikle bu yasa yapıların iyileştirilmesini göz önüne almamış.
-          Güçlendirme önce çıkmıyor ama “YIKMA” sözcüğü yasanın temelini oluşturmuş.
-          Bu yasayla ilgili sivil toplum kuruluşlarının, odaların, belediyelerin, daha önce yerel yöneticilik yapan teknik adamların düşünceleri sorulmamıştır. Bu açıdan yasa, çevre ve şehircilik bakanlığının yasası durumunda görünmektedir.
-          Yasanın altyapısı hazırlanmadan, yerinde gözlem ve arşiv verileri toplanmadan, öncelikli risk bölgeleri saptanmadan çıkarılmış.
-          Gecekondu ve mühendislik hizmetleri almayan bölgeler sona bırakılmış. Oysa büyükşehirin 16-18 bölgede planladığı kent yenileme projelerinde bunun tam aksi yapılmış. Yerleşik insanlara bölge değişikliği öngörülmemiş.
-          TOKİ, bu yasada öne çıkarılmış teknik düşünen kafaları karıştırmıştır. TOKİ alacak, aynı yerleri kimlere satacak, rant açısından düşüncelerde rahatsızlık yaratmış.  
-          Mühendisler odası başkanı ve diğer teknik arkadaşlar bu yasayla ilgili İzmir’in ivedi yıkılacak bölgelerini zaten kafasında oluşturmuş.
 
İzmir açısından bu yasanın uygulanması gerekliydi. Yeni ve çağdaş imar planlarının ivedilikle yapılması için genel ve yerel yönetimlerdeki yetki kavram kargaşasının aşılması gerekiyor. Teknik şapkamla baktığımda yasaya göre, İzmir’in öncelikli riskli bölgeleri tesbitleri bence aşağı yukarı bellidir. 2000 yılından önce yapılan yapıların çoğunluğu bu yasaya göre ya güçlendirilecek ya da yıkılacaktır.
 
Sonuç olarak İzmir’in ta göbeği bile riskli yapıların merkezidir. Karabağlar, Buca, Konak, Bornova, Bayraklı, Karşıyaka’nın büyük kısımları bu merkezlerin başında gelmektedir.
 
İzmir Büyük Şehir’in planladığı kent yenileme projeleri ile bakanlığın çıkardığı yasa birbirleriyle çelişiyor. Önce, gecekondu ve mühendislik hizmeti almayan yerler mi? Yoksa mevcut mühendislik hizmeti alan çok katlı merkezi yerler mi? Bu çelişki İzmir halkına da yansımıştır.