Sanırım, birçok kişi günümüzde büyük ekonomik yatırımların arkasında neler var diye merak ediyordur. Bu konuda yayınlanmış “Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları,1-2. 2010.John Perkins ,Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları, 3.Küresel Kriz ve Büyük Resim, 2010 .Steven Hiatt. April Yayınları” adlarında üç kitabı okumanızda yarar var diye düşünüyorum.
Kitaplara göre Ekonomik Tetikçiler’in görevleri, bir ülkenin yöneticilerine hazırladıkları rapor ile kalkınmak için neye gereksinim duyduklarına inandırmakmış. Yöneticiler rapora inandırılınca ihaleler açılır, krediler alınıp verilir ve ihaleyi Tetikçi’nin bağlantılı olduğu şirket kazandırılmış.
Ekonomik Tetikçilik ile ikna edilemeyen yöneticiler satın alınır, ya da hileli seçimler, sahte finansal raporlar, rüşvet hatta seks ve cinayet yöntemleri ile yönlendirilerek çok uluslu şirketlere yatırım alanları açılırmış.
Ekonomik Tetikçiler, Monsanto, General Electric, Nike, General Motors, Wal-Wart gibi çok uluslu şirketlerin uzmanları imiş. Şirketler, bankalar ve Batılı hükümetlerinin egemen olduğu bu düzene ‘Küresel Şirket Diktası’’ anlamına gelecek ‘’ Corporatocracy’’ deniliyormuş.
Tetikçiler,maaşlarını şirketlerden alırlar, ancak CIA, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü, Kalkınma Ajansı gibi örgütlerle işbirliği içinde çalışırlarmış. Ekonomik Tetikçiler başarılı olamazlarsa devreye CIA ve benzerleri girer, rüşvetler verilir, hükümetler devrilir, suikastlar düzenlenirmiş.
Kitaplara göre bunların kimileri şunlarmış: CIA’nın İran’nda Musaddık’a karşı yaptığı darbe,Suudi Arabistan’da para aklama olayı,Güney Amerika ülkelerinden Şili Başkanı Allende, Ekvator Başkanı Roldos ve Panama Başkanı Torrijos’un darbe ve suikastlarla öldürülmesi,Venezuala Başkanı Chavez’e suikast girişimi ve daha niceleri. Tetikçiler yaptıkları çalışmalarla sınırları artık harita üzerlerinde kalan ülkelerde,halklarının hiç gereksinme duymadıkları gereksiz büyük yatırımları yaptırırlarmış.
Son günlerde ise Ekonomik Tetikçiler’in tezgahladığı kimi büyük yatırımlara Avrupa Ülkelerinde giderek örgütlenen halkların karşı çıktığı da gözlemleniyormuş. Bunlar arasında; Romanya’da Rosia Montana altın madeni, İspanya’nın Bask Bölgesi’ne hızlı tren inşası, Fransa’da Notre-Dame-Des-Landes’da kurulması planlanan yeni havalimanı, İtalya’da Floransa’da yerin altından geçecek demiryolu gibi büyük yatırımların olduğu biliniyormuş.
Küresel Şirket Diktası düzeni ile özellikle üçüncü ülkelerinde de serbest ticaret, özelleştirme, yabancı sermaye uygulamaları ve borçlandırma yapılarak küresel finans şirketlerine muhtaç duruma düşürülür ve o durumda tutulurmuş. Tuzağa düşürülen ülkeler, kısa sürede içinden kolay kolay çıkamayacağı sürekli borç sarmalına sokulur, ekonomik ve sosyal bağımsızlıklarının tümünü kaybederlermiş.
Şimdi size iki soru:
Birincisi,ülkemizde seçimlerle birlikte önerilen dev projeler gerçekten gereksinme mi ?
İkincisi: Dev projelerin arkasında acaba kimler var ve bu projeler hangi firmalara havale edilecek?
Ekonomik Tetikçilerin olmadığı, eşitlik ve özgürlüğün egemen olduğu Ramazan Bayramları diliyorum.