GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
8 Eylül 2014 Pazartesi

CHP kurultayı üzerine…

Tahmin edildiği üzere Kılıçdaroğlu, kurultayını kazandı.
20 Mayıs 2010’dan bu yana 6. kurultay zaferine imza attı.
Listesi de büyük ölçüde onay aldı.
Çarşafa dolanmadı yani…
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 20 Mayıs 2010’da büyük bir umutla, oy birliğiyle seçildiğinden bu yana girdiği tüm parti içi seçimleri kazandı. Öyle görünüyor ki, kendiliğinden bırakmadığı sürece yaşadığı sürece seçilmeye devam edecek.
Yani CHP delegesi partisinin yönetiminden memnun…
Peki, sorun ne o zaman?
Kişisel açıdan hiçbir sorunum(uz) yok. Olmaz, olamaz da…
Üye de değilim aday da değilim çok şükür.
Beni/bizi ilgilendiren nokta CHP’nin Türkiye’nin ana muhalefet partisi olmasıdır.
Ve demokrasilerde ana muhalefetler iktidarın ensesindedir.
İktidara hata yapma lüksü tanımaz.
İktidarın iktidarını almak için mücadele eder…
Demokratik yollardan iktidarı tehdit eder…
Oysaki Kılıçdaroğlu’nun parti içinde 6 yarış kazandığı zaman diliminde Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti 12 Eylül 2010 referandumu (yüzde 57), 2011 genel seçimleri (yüzde 49,8), 2014 yerel seçimleri (yüzde 43) ve de 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimini (Yüzde 52) kazandı. Her seçimde gücüne güç kattı.   
Belki Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP’ye anlamlı oy kaybı yaşatmadı bu sürede ama AK Parti’ye ve lideri Erdoğan’a çok anlamlı zaferleri hediye etti.
Daha ne olsun…
Hesap ortada…
Benim matematiğime göre Kılıçdaroğlu tutmamıştır.
CHP delegesi 100 bin defa seçse de,
Açılım üzerine açılım yapsa da,
Her kurultayda ‘Sağdan-soldan-ortadan’ vitrin düzse de…
Halk/seçmen ‘Dersimli Kemal’i ‘başbakan’ olarak görmüyor.
Görseydi eğer, 12 yılın yıpranmışlığını taşıyan iktidarla girdiği her yarışı kaybetmez, CHP sandığında anlamlı oy yükselişleri olurdu. Çoktan iktidar ya da iktidar ortağı olurdu.
—Efendim sosyolojik açıdan bu tablonun başka gerekçeleri varmış…
—Neyse ne… Olmuyorsa olmuyor işte. Sonuç almak sanatıyla siyaset… Sonuç ortada. Zorlamanın zaman kaybından başka bir anlamı yok bence…
Ama sonsözü biz değil CHP delegesi söylüyor.
Gelelim listelere…
Bekaroğlu gibi ‘omurgalı bir siyasetçinin’ CHP’ye kazandırılması güzeldi. Dilerim kalıcı olur. Ve Bekaroğlu gibilerin sadece CHP’de değil Türk siyasetinde sayıları artar.

İzmir sandığında Alaattin Yüksel’in çizilip yerine Ednan Arslan’ın yazılmasını doğru okumak lazım. Başkan Aziz Kocaoğlu’nun kongrede bizzat yazdığı ‘kurultay delegesi’ listesinde Yüksel’e atılan çiziklerin yerel seçim sürecinden baki kırgınlıklarla ilgisi olabilir.
Sarı liste oyunuyla önceki kurultayda liste dışı bırakılan Mehmet Ali Susam’ın ‘denge politikasıyla’ kent siyasetine geri dönmesi de anlamlı.
Ve Kılıçdaroğlu eski dostu Dr. Aytun Çıray’dan vazgeçmeyeceğini bir kez daha ortaya koydu. Önceki kurultaya nazaran İzmir’in PM’deki temsilci sayısının yarı yarıya düşürülmesinin de 30 Mart seçim süreciyle ilgisi var gibi…
Anladığım kadarıyla Kılıçdaroğlu, kendi elleriyle İzmir siyasetinin patronluğuna taşıdığı Kocaoğlu-Yüksel yapısını bu kez biçip, Susam-Çıray ikilisiyle dengeleyerek, 2015 seçim sürecinin yönetimine ilişkin ipuçları verdi.
Tabi ki ‘birbirinin gözünü oyma’ konusunda çok iyi olan İzmirlilerin PM’deki temsil oranlarının yarı yarıya düşmesinden duydukları memnuniyet de görülmeye değerdi.  
Özellikle de Kocaoğlu-Yüksel yapısının tıraşlanması, İzmir’in partideki temsilci sayısının yarı yarıya azalması, kentin önemli bölümünde sevinçle karşılandı.
 
İşte kent olarak içine düştüğümüz bu ironik tablo da, son dönemde daha sık sormaya başladığımız ‘İzmir’den neden adam çıkmıyor?’ sorusuna yanıt oldu bir yerde.
Bu durum sadece CHP’ye has da değil hani…
AK Parti’de de öyle…
İzmirliler birbirinin gözünü oymakla fazlaca meşgul olduğundan Tayyip Erdoğan da ‘bakan lazım olduğunda’ Erzincan’dan, Ordu’dan göndermişti.
Son yarım asırda İzmir ve Ege’den neden lider çıkmadığı sorusunun da bölge insanının değişmeyen mizacıyla ilgisi olsa gerek…
 
Peki, bu kurultay başka bir kurultayı doğurur mu?
Böyle giderse CHP daha çok kurultay yapar… Aldığı her seçim yenilgisinden sonra sandığın acısını unutmak isteyen parti yöneticileri, beklentilerinin esiri olmuş, bir sonraki seçiminin hesabını çoktan yapmaya başlamış delegenin önüne koydukları kurultay sandığıyla tatmin olmayı tercih ettiği sürece…   

Kılıçdaroğlu da daha çok seçim/kurultay kazanır.