GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Fatih YAPAR
YAZARLAR
23 Mart 2022 Çarşamba

Bizim Cannes’ı yaratırken…

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un bizzat takip ve organize ettiği “Çeşme Projesi” İzmir’in ardından Ankara’da TBMM’de kent adına görev yapan “seçilmişlere” anlatıldı. AK Parti, CHP, İYİ Parti ve MHP’li milletvekillerinin büyük bölümünün katıldığı toplantıda sadece HDP yoktu. Kamuoyunda “Kanal İstanbul Projesi” benzeri bir iş olarak algılanan büyük turizm yatırımını İzmir gibi bir yerde anlatmak ve sonrasında burada uygulamanın zor olduğunu bilen karar vericiler ise büyük gayret gösteriyor! Neredeyse tamamı “kamusal” yani devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan hazine arazilerinde yapılacak projenin söz konusu uygulama alanlarının özel teşebbüse verilmesini durdurmak üzere Danıştay’da açılan dava ise sürüyor. Son olarak bilirkişi incelemesi yapılan projede önümüzdeki günlerde karar da çıkabilir.

Bir yandan projenin uygulama alanında ne yapılacağını çalışan HeavenlyMade isimli mimarlık şirketi taslak projeyi büyük oranda tamamlamış görünüyor. Bakan Ersoy’un verdiği bilgiye göre ilk etapta 100 bin yatak kapasiteli bu işte yatak kapasitesinin 55 bine düşürülmesi önemli bir gelişme. Çünkü en çok tartışılan konuların başında bu nüfus yoğunluğunun Çeşme Yarımadası tarafından kaldırılamayacağına ilişkindi. Ulaşım yolları ve Çeşme Otoyolu’na alternatif yeni güzergah yapma önerisinin değerlendirilmediği projede turizmi yıl içindeki diğer aylara da yayarak kronik ulaşım sorununun yaşanmasının önüne geçilmesi hedeflenmiş görünüyor. Cuma günleri gidiş, Pazar günleri ise geliş yönünde tıkanan Çeşme Otoyolu’nun yükünün alınması planlanıyor.  Elbette burada sadece ulaşım ve yollar sorun olmayacak. En önemli konu ise su problemi. Projede buna yönelik yapılacak tesislerin “arıtma sisteminden” gelecek suyla çevrilmesi fikri benimsenmiş. Projede özellikle uygulama alanında kullanılan atık suların yüzde 90’ının yeni yapılacak arıtma tesisleriyle geri dönüşümünün sağlanması öngörülüyor. Bu da özellikle şimdilik sayısı 11 adet olan golf sahaları ve çevresel düzenlemede kullanılacak su ihtiyacını karşılıyor. Çeşme’nin içme suyu ihtiyacını giderdiği Kutlu Aktaş Barajı’nın ise kapasitesinin yeterli olduğu düşünülmüş.  Sonrasındaki su ihtiyacının ise ters ozmoz yöntemiyle denizden su arıtılarak karşılanabileceği fikri netleşmiş.

Proje bir rant projesi, zenginlerin konaklayacağı, yaşamdan kopuk bir alan olarak algılanmasın diye içine üniversite alanı, dinler bahçesi bölgesi, film platosunun olacağı sanat köyü, hayvan köyü, şifa köyü, gastronomi köyü, rüzgar köyü ve son olarak Cumhuriyet Köyü yerleştirilmiş!

İzmir Ticaret Odası’nda Bakan Ersoy’un katıldığı toplantıda durumu, bakışı ve görüşleri en çok merak edilen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran da katılarak “masadayız, görüşmelerimiz sürüyor” dedi.  Bakanlığın resmi olarak geçtiğimiz aylarda bir CD ile teslim ettiği projeyle ilgili Büyükşehir olumsuz bir geri dönüş yapmamış. Sadece İZSU yazdığı yazıda barajın havzasının genişletilmesi talebinde bulunmuş. İZSU bu talebiyle projede özellikle lojistik alan, lojman ve enerji hatlarının bulunduğu depolama alanı olarak görünen otoyolun kuzeyindeki yapılaşmanın baraj havzasını baskı altına almasını engellemek istiyor.  Soyer’in altını ısrarla çizdiği tek konu var. O da bölgenin SİT derecesinin düşürülmesinin doğaya ve çevreye getireceği olumsuzlukları engellemek. Onun dışında projedeki çalışmaların “şeffaf ve açık” olarak yürütüldüğünü, kamuoyuna paylaşıldığını düşünüyor.  Çeşme Belediyesi’nin ise şehir merkezindeki sanayi sitesinin kaldırılmasına yönelik talebi, lojman isteği bulunuyor. Aynı talebi kaymakamlık da yapmış. Çünkü kamu kurumlarında çalışanların en büyük sorunu yüksek kira fiyatları ve barınma sorunu. Kapalı dar toplantıda Başkan Oran’ın proje alanı içindeki yeni üniversite alanının gereksizliğine yönelik çıkışı olmuş. Oran, Çeşme’deki turizm fakültesinin kapasitesinin artırılmasını, önceliğin burasının düzenlenmesine verilmesini talep etmiş.

İnşaat yoğunluğunun mümkün olan en alt seviyede tutulacağı, bina yüksekliklerinin iki katı geçmeyeceği projede kıyı bandının tamamen kamusal yürüyüş, bisiklet yollarına ayrılması planlanmış. Yakıtlı araç trafiğine kapalı alanlarda elektrikli araçlar hizmet verecek. İsteyen helikopterle karaya isteyen de denize uçakla inebilecek!

Peki buradaki tesisleri kim nasıl alacak?

Bakan Ersoy toplantıda en önemli konu olan satış ve pazarlamanın yöntemini de anlattı.  Ersoy, 200 otel alanı için “parsel parsel ihale edilecek” dedi. “Parsel” kelimesi her ne kadar iktidarın en sıkıntılı olduğu alan olsa da turizmci kimliğiyle coğrafyayı anlatmak isteyen Ersoy’un bu konudaki sözleri kayıtlara geçti. Açık ihale yöntemiyle herkesin katılabileceği yöntemde Türk turizmciler ne yapabilecek onu da zaman gösterecek. Bakan Ersoy’un sahibi olduğu ETS tur ya da işlettiği MaxxRoyal, Voyage Otel gibi devasa turizm şirketlerinin bulunmadığı İzmir’deki turizmcilerin hakkını kim savunacak o da meçhul!  Çeşme ve İzmir’in esnafının “kumru, midye, boyoz ve gazoz” denkleminden öteye haklarının savunulması gerekmiyor mu?

Son olarak bu projede kimilerine göre “meşrulaştırma organı” bana göre ise “köprü” olarak aktif rol üstlenen İzmir Ticaret Odası’nın gayretleri ise dikkat çekiyor.  Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener’in kent aidiyeti ve konumunun tartışılmayacağını bilen “üst akıl” süreç içinde kendisine de önemli bir misyon yüklemiş görünüyor.  Aldığı rolün hakkını fazlasıyla veren Özgener’in oda imkanlarını temsil ve ağırlama işleri dışında da sunması fark edilen bir gerçek.  Olası diğer yapıların da hemen ses yükseltmek yerine “bekle-gör” politikası izlemesine neden olan taktik karşılık bulmuş görünüyor.

Projenin yapıldığı bölgenin yakın koylarını çok iyi bilen, her yaz neredeyse tatilini rahmetli Hamdi Boyacı’nın misafiri olarak geçiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; sularında yüzdüğü, güneşlendiği proje bölgesini takip ediyor. Bakan Ersoy’un, “kendisine ayrıntılı sunum yaptık” diyerek doğruladığı bu projeye Erdoğan bir turizm yatırımı, yurt dışı odaklı mega proje olarak bakıyor.

Nokta koyarken;

Hepiniz kırmızı halı üzerinde yürüyen film yıldızlarını bilirsiniz…

Altın palmiye ödülünün verildiği Cannes Film Festivali’ne ev sahipliği yapan Fransa’nın güneyindeki Cannes şehrini duymuşsunuzdur. Bakan Ersoy’un öncülüğündeki ekibin “Cannes yaratmak” idealiyle çıktığı bu yolculukta hep birlikte sonucu yaşayarak göreceğiz.

Bizim Cannes nasıl olacak?