GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Fatih YAPAR
YAZARLAR
1 Aralık 2020 Salı

Pirus zaferi!

2019 yerel seçimleri öncesiydi!

Tarih; 27 Ocak Pazar gününü 28 Ocak Pazartesi’ye bağlayan uzun bir geceydi.

CHP, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun idaresinde parti meclisini toplamış vitrine çıkartacağı isimleri belirlemişti. Yorucu ve olaylı geçen 18 saatlik toplantıda partinin “kale” olarak gördüğü İzmir’in de adayları netleşmişti. Parti, Menemen’de anket ve kamuoyu araştırmalarında önde olmasına rağmen risk alarak dört dönem belediye başkanlığı yapan Tahir Şahin gibi bir ismi kenara koymuş, kaybetmeyi de göze alarak yeni bir yüz belirlemişti. Başta parti hafızası ve hatırlı birçok ismin referansıyla İzmir’de üç dönem milletvekilliği yapan Veli Aksoy’un oğlu Serdar Aksoy resmen aday ilan edilmişti.

Ve sandık kuruldu, seçim sonuçları akşama resmen açıklandı.

Menemen’de yüzde 53,2’yle Millet İttifakı’nın adayı Aksoy seçim kazanmıştı. Toplam 55 bin oy alan Aksoy’un rakibi eski Cumhuriyet Savcısı Durmaz Bayraktar ise Cumhur İttifakı’nın adayı olarak 45 bin oyda kalmış yüzde 44’e kadar çıkmıştı.

Mazbatasını alan Belediye Başkanı Aksoy koltuğa oturdu oturmasına ama hep olaylı, gergin bir yönetim tarzıyla gündeme geldi. İlk olarak devir teslim törenine gelmeyen selefi hakkında açıklamalar yaptı. Menemen için “artık arınma ve arlanma dönemi başlıyor” dedi.  Periyodik olarak da parti içindeki rakiplerine, seçim dönemindeki muhalefetine hep yüklendi. Aradan 1,5 yıl gibi kısa bir süre geçti ama sanki Menemen’de iki dönem geride kalmış gibi bir siyasi atmosferi aslında herkes hissetti.

Sonra ne oldu?

“Keskin sirke küpüne zarar” misali önce kendisine, ailesine ve siyasi yol arkadaşlarına büyük zararlar vererek sırasıyla partisine sonra da belediyeye veda etmek zorunda kaldı.  Hukukta “masumiyet karinesi” diye bir şey var! Elbette son kararı yargılandığı mahkeme verecek.

Gelelim asıl konumuza!

Menemen sadece kendi siyasi tarihi değil İzmir’deki siyasi tarihe geçecek bir olayı bugün yaşadı. Belediye meclisinde çoğunlukta olan Millet İttifakı az kalsın Menemen’e veda ediyordu. Cumhur İttifakı’nın 12 üyeyle aday gösterdiği AK Partili Aydın Pehlivan rakiplerinin üçünün oyunu alarak CHP’li Deniz Karakurt karşısında durumunu eşitlemişti.  Sonrasında sandıkta kazanılan zafer çekilen kurayla zorla da olsa yine Millet İttifakı’nın hanesine yazıldı.

Ya tersi olsaydı ne olurdu?

Bir tek genel başkanın gelmediği; genel sekreter, örgüt ve yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcılarının adeta kamp kurduğu seçim kaybedilseydi kimin hanesine yazılacaktı?

Artık herkes biliyor ki; emniyet ve savcılık Serdar Aksoy’la ilgili “hukuki” olarak işlem yürütürken burada “siyasi” olarak çalışan önemli bir isim vardı. İl Başkanı Deniz Yücel, Aksoy’un parti içinde ayağını kaydıran, genel merkezin erken hamle yapmasını sağlayan kişiydi. İl başkanı Ankara’ya gönderilen raporda iddialara iddia eklerken olası seçimde ittifakın meclis üyelerini nasıl kenetleyeceği konusuna çalışmamıştı. Olası fire ve olumsuzluklar şıkkına hiç bakmamış, doğrudan Ankara’ya henüz Serdar Aksoy tutuklanmadan kura ile başkan seçilmek zorunda kalan ismi önerilmişti. Ne yazık ki kimse Menemen’in iç dengelerini, eski partilileri, yeni süreci göz önüne alan geniş fotoğrafı Ankara’nın önüne koymadı. Bir de üzerine “büyükşehir adayı- il başkanlığı adayı” gibi kutuplaşmaya götüren uygulamalar halkası eklendi.

Tarihte çok önemli bir olay vardır. Bu da siyasi gelişmelere hep yorulur. Birbiriyle benzeştirilir ve öyle de yorumlanır. Pirus Zaferi, yıkıcı büyüklükte kayıplar pahasına kazanılan bir zaferdir. Kazanılan zaferin verilen kayıplardan sonra anlamsız hale gelmesini ifade eder. Olay ise şöyledir; Grek kolonisi Tarentum Kralı Pirus Roma’ya hücum eder. Ne pahasına olursa olsun savaşı kazanmak için her şeyini feda eder. En sonunda ise Pirus, savaşı kazanır ancak o dönem savaşta çok aktif rol alan 50 filin desteklediği ordusunun tamamını kaybeder. Savaşı kazanmıştır ama koskoca ordudan geriye bir şey de kalmamıştır. Pirus’un bu zaferin ardından “Tanrım, bir daha böyle bir zafer verme” dediği tarih kayıtlarına geçmiştir.  

Avukat kimliği ve duruşuyla başından bu yana süreçteki sağduyusunu kaybetmeyen, başta eski yönetimin yanlış kararlarıyla spor kulübüne geçen 172 gayrimenkulü belediyeye bizzat geri alan, sonrasında belediye başkanına “yanlış yapıyorsun” diyebilen taze başkan Deniz Karakurt hatalı hamleler nedeniyle topal ördek konumuna sokulmuştur.  Başta İl Başkanı Deniz Yücel ve partinin İzmir’deki karar vericileri açısından Menemen seçimi Pirus Zaferi’nin ta kendisidir.

NOT1:Seçim gizli oylama olduğu için “acaba kim fire verdi” sorusu akıllara geldi. Hemen ifade edelim 17 meclis üyesine kadar çıkmayı hedefleyen Cumhur İttifakı’nın performansı karşısında 1 İYİ Partili, 2 CHP’li ve 1 de bağımsız üye saf değiştirdi!

NOT2: Mecliste seçim yapılırken “ara verilmez” diye bir kesin hüküm yok. Fakat ara verilmesine neden olacak bir polisiye olay ya da kavga yok. Bu yüzden mecliste verilen ‘ara’ toparlanmaya neden olduğu için Cumhur İttifakı tarafından itiraza konu olabilir. Bir de kuranın şeffaf faunusta değil siyah torbada çekilmesi şartı var. Bu da ayrı bir tartışma konusu...

NOT3: Ankara’dan gelen heyet giderken şunu düşündü: “Sadece belediye başkanı değil meclis üyesi belirlerken de birçok kriteri göz önüne almalıydık!”