GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
11 Ocak 2011 Salı

Ben bu filmi gördüm!

Sonunda bu da oldu!..
Bir sanat eserine ’“ucube’” dediler. Ardından talimat geldi; ’“yıkın!’”
Yakında heykellerimizi yıkmaya başlarlar.
Birkaç gün önce de, insanları boğarak -Tanrı adına- öldürmekten yargılanan militanları salıvermişlerdi.
Silivri’’de yargılanan aydınlar, gazeteciler, Atatürkçü subaylar, bilim insanları zindanlarda.
Gerçek yürüyor; 
Türkiye dolu dizgin faşizme gidiyor.
 
Bir hafta önce, ’“2010 Yılında Naipaul ve Kusturica’’yı Ülkemize Davet Ettik’” başlıklı yazımda, bu iki insana yapılanların ölçüsüzlüğünün beni endişelendirdiğini yazmış ve sormuştum; ’“Bize ne oluyor?’” diye. Yanıt çabuk geldi.
’“Ucube’” olarak nitelendirdikleri heykellerimizi kırmaya başlamak için geri sayım başladı.
İnsan sureti yapmak günah olduğundan, heykellerin yasaklanacağının işareti verildi.
Duyacaklarımız, yıkılması için talimat verilen anıttan gelen balyoz ve taş sesleri değil, faşizmin ayak sesleri olacak.
Sanata karşı duydukları öfke, Taliban vandallığını anımsatıyor.
 
Kimse kendini kandırmasın; Türkiye’’de faşizmin kitle tabanı var. Halkın örgütlü gücü ile karşı koyamazsak, hepimizi teslim alırlar.
Gün geçmiyor ki, Cumhuriyet’’in bir kurumu ele geçirilmesin, bir değerine saldırılmasın.
 
Artık biliyoruz ki;
Soru soran insanı sevmiyorlar.
Yaratıcı düşünceden korkuyorlar.
Aydınlanma fikrinden rahatsızlar.
Özgür insanı istemiyorlar.
Sanatı küfür olarak algılıyorlar.
 
Ve yine biliyoruz ki, İslamcılar demokrasiye asla teslim olmazlar.
Akıl çağının, çağdaş yaşamın, bilimsel düşüncenin sükut edeceği günler hızla yaklaşıyor.
Kendini ifade özgürlüğünü kullanmak, bundan böyle, yürek ister.
 
Ben bu filmi seyrettim; Hitler Almanya’’sında, Franco İspanya’’sında, Humeyni İran’’ında, El Beşir Sudan’’ında’…
 
Her şey için çok geç olmadan, ayağa kalkmak gerek.
Umarım, geç kalanların hazin hikayeleri bize ders olur.
 
 
 
 
 
 
 
 
Sayın Fatma Buluç’’un yazısı üzerine kısa bir bilgi notu.
 
’“Ege’’de Sonsöz’”de 10 Ocak Pazartesi günü yayınlanan yazınızı okurken, Sürmeli Efes Otel’’de, ’“Sandığa Dayalı Eğitim Projesi’” kapsamında yapılan eğitim semineri hakkında, hiçbir şey bilmeden ve öğrenmek için en ufak çaba harcamadan, gerçeği yansıtmayan şeyler yazdığınızı, üzülerek gördüm.
 
Öncelikle, ’“SDEP’” Parti Tarihi, Parti Programı, Parti Tüzüğü, Sosyal Demokrasi başlıkları altında toplanan temel eğitim programı çerçevesinde parti üyelerini eğitmeyi amaçlar. Bu nedenle, CHP İl Başkanlığı tarafından, otuz İlçe Başkanlığı Eğitim Komisyonu, Sürmeli Efes Otel’’de 2.5 gün sürecek eğitim çalışmasına çağrılmıştır. Amaç, eğitmenin eğitimidir. Altı ay içinde, otuz bin partilinin eğitimi hedeflenmiştir.
 
Bir başka önemli husus; Otel giderleri, İl Başkanlığı tarafından karşılanmamıştır. Her İlçe kendi olanaklarıyla gitmiştir bu eğitime. Örneğin; CHP Konak İlçe’’den katılan 25 üye, gerek otel giderlerini gerekse yol giderlerini kendisi karşılamıştır.
 
Son olarak, o otelde, ’‘katılımcıların katılamadığı’’ değil, ’‘bütün katılımcıların katıldığı’’ ve ’“Bilim Kültür Platformu’” üyesi akademisyenlerin verdiği etkili bir eğitim semineri gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle, elbet de ’“Sayın Rıfat Nalbantoğlu’’na ve Sayın Mustafa Özuslu’’ya’” teşekkürü borç biliyoruz. Saygılarımla.