GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
3 Ocak 2011 Pazartesi

Bu dünyadan alacağımız var

Bu dünyada var olmak, dünyaya gelmiş olmak, benim mazeretimdir. İradem dışında dünyaya getirildim ve gidinceye kadar yeryüzünde bir yerlerde barınmak ve yaşama tutunmak zorundayım. Bu zorunluluk hali, mazeretimin karinesidir.
İster yazgı olsun ister rastlantı, hayatta olmak, beni hayatla baş etmeye mecbur ediyor.
Hayat ile baş etmek!.. Bu mümkün mü? Veya, buna gerek var mı? Bilemiyorum, ama deniyorum’… Denerken de, bunun bedeli ’‘yeryüzü kıyameti’’ olmalı, diye düşünüyorum.
 
Yeryüzünde barınmak ve beslenmek için para kazanmam gerek. Para kazanmak için  eğitilmem, meslek sahibi olmam gerek. Meslek sahibi olunca, iş bulmam gerek. İş bulunca da, emekli oluncaya kadar o işe sıkı sıkı sarılmam gerek. Emekli olduktan sonra ise, emekli maaşı yetmeyeceğinden, ek iş bulmam gerek. Yeryüzünde kurulu sistem böyle bir dolaşımı zorunlu kılıyor.
Kapitalist sistem bu dolaşımı üretim ilişkileri olarak tanımlıyor. Sosyalist sistemin de bu dolaşımı aynı şekilde tanımladığını söylemeliyim. Biliyorum ki, yeryüzünde varlığımı sürdürmek için talep ettiğim her şeye ulaşmanın yoludur, bu dolaşım.
Sözün özü, bu günün dünyasında, ’‘dünyadan alacağının peşine düşmek’’, kapitalizm oluyor.
 
İçinde yaşadığımız uygarlık, mülkiyet fikrine dayanıyor. Mülkiyete dayalı üretim ilişkileri ifadesini tam olarak kapitalizmde bulduğu içindir ki, beş yüz yıldır kapitalist sistem dünyaya hükmediyor. Uygarlığın da, kapitalizmin de üzerinde yükseldiği fikir; mülkiyettir. Ve mülkiyet insanın en büyük zaafıdır.
 
Sonuç itibarıyla, içselleştirilmiş bir unutkanlık hali olan uygarlık, kerameti ’‘Öteki’’nden menkul insanı, ekonomik ilişkilere mahkum etti. İnsanın yaşamını sürdürmek için dünyadan alacağını istemesinin yolu, üretim ilişkilerinden geçiyor. Ve bu yol ’‘efendilerimiz’’ tarafından tutulmuştur.
İşte, ’“yeryüzü kıyameti!..’”
 
Dünyadan alacağımız var. Kiminin derdi, özel jetinin mürettebatı’… kiminin derdi, beş ekmek, bir tencere çorba’… 6.9 milyar insan, alacağımızın peşinde koşuyoruz.
Buna kısaca, ’“çalışmak’” diyoruz.
 
’“Yeryüzü kıyameti’” ve ’“çalışmak’”, bu iki kavramı yan yana getirince, hemen ’“Cennetten Kovuluş’” öykümüz düşüyor aklıma. ’“İlk Günah’”ın kurbanı biz insanlar, sanki yeryüzü sürgünleriyiz ve çalışmaya hükümlüyüz.
Dünyadaki sürgün halimizi ve çalışma yükümlülüğümüzü denetim altında tutan sistemin patronları da ’“yeryüzü  cehenneminin zebanileri’” olsa gerek.
 
Biz insanlar, kusurlu yaratıklarız. Kusurumuz, suçumuz kim bilir neydi ki, mülkiyet ve kapitalizm gibi iki büyük cezaya çarptırıldık. ’“İlk günah’” bahane; ’“Tanrı bilir, evrenin neresinde ne haltlar karıştırdık!..’”
 
2011 yılı boyunca, hepinize, ’‘çalışma yaşamı’’nda başarılar diliyorum.