GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
14 Şubat 2011 Pazartesi

Bayır ve Bayırgiller’’e’…

CHP İl Başkanı Tacettin Bayır’’ı anlamakta zorlanıyorum. Oysaki atandığında sevinmiştim.
Kendisini birebirde çok tanımamama rağmen parti içi demokrasi konusundaki hassasiyeti, tarafsız, bağımsız, partinin özüne uygun ulusalcı/İzmirli duruşu nedeniyle kent adına umutlanmıştım. Umutlarım gün geçtikçe azaldı. Azalmaya da devam ediyor. Yazarımız, röportaj duayeni, usta gazeteci Gönül Soyoğul’’un Bayır ile yaptığı röportajı inceledim. Kente, partisine, örgüte ve şahsıma yönelik değerlendirmeleri gördüm. (Yayınlanan ve yayınlanmayan bölümlerini’… )
Öncelikle Bayır’’ı iki nedenle kutlamak geldi içimden. Kordon sorunundaki tutarlı duruşu, Buca’’daki işçi krizindeki çözüm odaklı yaklaşımı için’…
Ama röportajın bazı bölümlerinde hayrete düştüğümü bazı bölümlerinde de katıla katıla güldüğümü ifade etmek durumundayım.
(Gerçi o da bize gülmüş Ege TV ekranlarındaki yorumlarımız nedeniyle)
En çok da Bayır’’ın benim için yaptığı ’‘CHP üyesi’’ değerlendirmesine takıldım. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Sonra hatanın biraz da bizden/benden olduğu kanısına vardım. Parti üyesi bazı meslektaşlarımız yüzünden yaşanan kavram kargaşası, son dönemde ağırlıklı olarak CHP üzerine kalem oynatmam nedeniyle bu yorumu hoş görmeye çalıştım.
Hatta bu algının sadece Bayır’’da olmadığını düşünerek bundan sonrası için almam gereken dersi aldım. Şahsımı uyandırdığı/uyardığı için Bayır’’a teşekkür ederim hatta.
Lakin yönetim kuruluna ilişkin değerlendirmelerimi tartışmaya açmasını yadırgadım.
Şimdi kendisine soruyorum. Eğer Aytekin Tunus’’un yerinde olsaydı; Konak İlçe Kongresi’’nde kıyasıya yarışıp, 100 fark attığı Zeki Günen’’in bir yıl sonra ’‘Örgütlenmeden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı’’ olarak üzerine atanmasına nasıl tepki verirdi?
’‘Olsun, il başkanımın eski çalışanıdır’’ der geçer miydi yoksa ’‘Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu’’ diyerek içten içe isyan mı ederdi?
Muhasebecisi İrfan Babacan, Alaattin Yüksel döneminde de il saymanıymış. Bundan bize ne? Biz Sayın Babacan’’ın geçmişte ne yaptığını, siyasi birikimini sorgulamıyoruz ki? Ona bakarsanız yakın zamana kadar da Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya’’nın ’‘danışmanıydı’’ zat-ı alileri’… Eşi Tülay Hanımefendi’’nin kontenjanından iki bayanın yönetime alındığını, biri bayan iki ismin de Gürsel Tekin’’in ’‘hemşeri kontenjanından’’ yönetime girdiğini cümle alem konuşuyor.
Tecrübe abidesi Yekta Varnalı’’nın kimin tarafından siyasete ikna edildiğini, Tayland gazisi iki beyefendinin, Bornova’’dan Bülent Çetinkaya’’nın, yerel seçimde meclis üyesi listesinde adını göremeyince kooperatifine ait binadaki CHP seçim ofisini kapattıran müteahhidin kim ya da kimlerce önerildiğini Sayın Bayır hariç herkes biliyor.
Ve Karşıyaka’’dan yönetime giren Abdullah Engin’… Alaattin Yüksel’’in il başkanlığında Karşıyaka ilçe başkanıydı. Ağabeyi Ali Engin de il yönetiminde’… Engin kardeşlerin şuanda Belediye Başkanı Cevat Durak’’ın ofisini basıp, fiili saldırıda bulundukları devlet sırrı değil ki. Bilmiyormuş Sayın Bayır. Oysa ki Karşıyaka’’daki herhangi bir partiliye sorması yeterliydi öğrenmesi için.
Uzun lafın kısası bağımsız/tarafsız olacağını sandığım/umduğum Bayır’’ın, bir yandan ’‘ekipçilik bitti’’ deyip diğer yandan ’‘dibine kadar ekipçilik yaptığını ya da bir ekibe teslim olduğunu’’ resmetmeye çalıştım. Tabi ki zülfiyare dokunduğumu bilerek. Yönetime ilişkin tespitlerim/eleştirilerim Sayın Bayır’’ı o denli rahatsız etmiş ki meseleyi ’‘Önder Sav’’ penceresinden algılayıp, bu eleştirileri ’‘Sav ekibi yok diye’’ yaptığımı düşünmüş.
Bunun ’‘son derece sığ son derece çiğ’’ bir değerlendirme olduğunu söylemeliyim.
Öküz altında buzağı arayan Bayır ve Bayırgiller için son kez altını çiziyorum. Ben, CHP’’nin en uzun soluklu genel sekreteri Sayın Önder Sav’’ı ilk ve son kez konuşturmuş bir gazeteciyim. Hepsi ama hepsi o kadar.
Daha önce pek çok kez eleştirdiğim Sav’’a karşı düşüncelerimin şahsen tanıdıktan sonra değiştiği doğru. Halen de aynı kanıdayım. Uygulamada bazı hataları olmakla birlikte Önder Sav’’ın CHP’’ye emeği su götürmez bir gerçektir. Ve son süreçte CHP’’deki tek ’‘yanlışı’’ ya da ’‘doğrusu’’ Kılıçdaroğlu ve Yeni CHP’’lilerin önünü açmak, dolayısıyla Tacettin Bayır’’ın da önünü açmak olmuştur.
Ve iddia ediyorum Önder Sav, Yeni CHP’’liler olarak bilinenlerin tamamının toplamından daha birikimli, daha omurgalı, daha tutarlı ve de parti için daha gerekli bir siyaset adamıdır. Son süreçte yaşanan kakofoniden de anlaşıldığı üzere gerek Sav gerekse de Baykal, CHP’’nin özü, hafızası ve de omurgasıdır.
Yangında ilk kurtarılması gerekenleridir. Kılıçdaroğlu ve ekibinin en büyük hatası, kerameti kendilerinde görüp, gölgesinde büyüdükleri ulu çınarları kesmek olmuştur.  Umarım hatasını anlayıp çok geç olmadan döner.
22 Mayıs Kurultayı’’ndan sonra Sav ve Kılıçdaroğlu ’‘işbirliğini’’ kader birliği olarak görmüş, örgüte hakim bir isimle sokağa hakim bir ismin birleşiminden çıkacak sinerjinin CHP için doğru sonuç vereceğini ummuştum. Üyesi olmasam da CHP’’nin iddialı bir siyasi parti olmasının, iktidara talip bir görüntü vermesinin başta demokrasimiz olmak üzere Türkiye için faydalı/gerekli olduğunu düşünmüş, savunmuştum.  
Ama olmadı, yanılmışım.
Yüksek mahkemenin hukuki açıdan tartışmalı iki satırlık mektubu ile kılıcını çeken Kılıçdaroğlu, siyasi vefadan yoksun parti içi operasyon için düğmeye bastı. Ve ’‘köprüyü geçene kadar ayıya dayı’’ diyen anlayışını açığa çıkarmış oldu. Bugün seçmen tabakasına ’‘şirin’’ gözükmek için attığı adımları da ’‘güvensizlik’’ penceresinden görmem bu yüzden. CHP Genel Başkanı seçilmek için dayandığı ulu çınarı devirip, yerlerine körpe fidanlar dikerek CHP ormanını dımdızlak bıraktı Kılıçdaroğlu. Ve bugün kavurucu güneşin altında soluk alacak bir gölge arıyor ne yazık ki. Sayın Bayır’’ın ve de Bayırgiller’’in anlaması için bir kez daha tekrar ediyorum. Sayın Bayır, ben sizin bildiğiniz gazetecilerden değilim. CHP üyesi olmadığım için CHP içinde bir ekibin üyesi hiç değilim.
İnsanları kategorize ederek tanımlama kolaylığından vazgeçiniz. Ekipçiliğe olmasa da ekipçiliğin adamcılık olan boyutuna karşıyım. Şartlar gerektirmiş olsa bile ’‘adama’’ değil ’‘ideolojiye’’ dayalı ekipçiliğin olması gerektiğini düşünüyorum. Mesela sizin gibi ’‘ulusalcı’’ kimliğe sahip birinin benzer hassasiyetleri taşıyanlarla yan yana gelmesi kadar doğal bir şey olamaz. Ancak ulusalcılık noktasında size ders verecek bir duruşa/birikime sahip Önder Sav’’a olan hasmane tutumunuzu da anlamakta zorlanıyorum. Olsa olsa eski bir nasır ağrısıdır’’ deyip geçiyorum sonra. Ama ’‘maaşlı adamlarınız ve aile dostlarınız’’ ile parti değil olsa olsa şirket yönetebileceğinizi bilmenizde fayda mülahaza ediyorum.
Ve röportajda yayınlanmayan bir soru daha’…
Geçen yıl İTO dergisinde Fethullah Gülen’’i övdüğü gerekçesiyle hem şu sıralar AKP yöneticisi olan Nilgün Gürel’’i hem de Ekrem Demirtaş’’ı yerden yere vurmuştu Meclis Üyesi sıfatıyla Sayın Bayır. Fethullah Gülen’’i ’‘yardımsever bir fenomen’’ ilan eden, çarşaf çarşaf methiyeler düzen PM Üyesi Muhammet Çakmak hakkında ne düşünüyor dersiniz?
Muhammet Çakmak’’ın bu açıklamalarını duymamış, bilmiyormuş CHP İl Başkanı Bayır.
İnanalım mı yoksa ’‘çevir kazı yanmasın’’ mı diyelim?
Röportaja ilişkin önemli bir tespit daha’… Koltuğa oturur oturmaz kerameti kendinden menkul bir görüntü sergileyip, her cümlesine ’‘ben’’ diye başladığı için tarafımdan eleştirilen Bayır’’ın röportajında tam 151 adet ’‘ben’’ ile başlayan cümle saydım.
Buna karşın ’‘Biz’’ ifadesi sadece 35 kez geçiyor. Olsun yine de ilerleme var.
Ve bu bağlamda bir önemli uyarı daha’… Tacettin Bayır il başkanı olarak atandıktan sonra ’‘tacettinbayir.com’’ yenilendi. Çok da iyi/hareketli bir site oldu. Ama chpizmir.org isimli site hala yapım aşamasında. CHP haberleri için tacettinbayir.com’’u tıklıyorsunuz. Genel Başkanın ’‘twiter siyaseti’’ yaptığı neredeyse herkesin facebook üzerinden haberleştiği CHP’’nin İzmir’’de hala internet sitesinin olmaması büyük eksiklik. Bu sadece Bayır’’ın değil başta Nalbantoğlu olmak üzere son 10 yılın tüm il başkanlarının eksiği’…