GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Dr. Berna BRIDGE
YAZARLAR
10 Kasım 2012 Cumartesi

Atatürk

Sonbahar hüzünlü bir mevsim… Cıvıl cıvıl ilkbahar ve sımsıcak bir yazdan sonra, soğuyan havaların, kısalan günlerin, erken olan akşamların, yavaş yavaş yapraklarını döküp çıplaklaşan ağaçların hüznüne 10 Kasım, Ata’mızı anma, özlem karışır… Bu hüzünlerin en büyüğüdür…
 
Ata’mızın ülkemize getirdiği özgürlükler, kazanımlarımız saya saya bitmez. Osmanlı’nın “kul” anlayışından sonra “özgür birey” anlayışına geçiş, cumhuriyet, demokrasi, laiklik, medeni hukuk, kadın ve erkek eşitliği, dinin özgürce yaşanabilinmesi, çağdaş eğitim, batı medeniyetlerine uyum çizgisinde değişen takvim ve harf devrimi, kıyafet devrimi, saya saya bitmez. Bugün ne isek, onun yarattığı özgürlükler çerçevesinde oyuz…
 
Uzmanlık alanı, doktorası, üniversitede verdiği ders liderlik olan bir akademisyen olarak, benim, dersimde akademik bir çerçeveden baktığımda, en sık örnek verdiğim dünya liderlerindendir Ata’mız. Gandi’de liderdir, Hitler de, Konfüçyüs de, Martin Luther King de. Dünya tarihimiz iyi veya kötü birçok liderle doludur. Ama bizim liderimiz başkadır…
 
Sevgili Atatürk, çok üstün bir liderdi, karizmatik, değişimci, yaratıcı... Önce iyi bir askerdi, askeri liderdi, Osmanlı’da, 1. Dünya Savaşında Çanakkale’de, sonra Kurtuluş Savaşında… Sonra iyi bir devlet adamıydı. Kendisini padişah ve halife ilan etmek yerine Cumhuriyeti kurdu, devrimleri yaptı. Barışseverdi. Kişisel hırslarla dolu değildi...
 
Çok okurdu, sabahlara kadar… Her şeyi önce kendi öğrenir, sonra başkalarına öğrenmeleri için liderlik yapardı, çok bilgiliydi, çok zekiydi. Bu çok özel liderimiz aynı zamanda öksüz, yokluk, hastalık çekmiş, çok zor koşullarda büyümüş bir bireydi. Ne kadar güçlü bir karakteri vardı ki, öksüzlük, üvey baba, yoksulluk, hastalık, yatılı okul onu depresyona sokmamış, bir ülkeyi kurtaran lider durumuna getirmişti…
 
Onun birçok özelliğini ilkokuldan bu yana okullarda öğrendik ama daha az sözü edilen özelliklerinden, uluslararası ortamlarda nasıl tanındığından sizlere burada bazı örnekler vermek isterim:  
 
·        Atatürk dünyada `Başöğretmen' sıfatlı tek liderdir... 
·        Bir geometri kitabı yazmıştır...
·        Üçgen, açı, dikdörtgen gibi ve 48 tane geometri teriminin (Türkçe) isim babası bizzat  Mustafa Kemaldir... 
·        Norveç`de `Atatürk gibi olmak` diye bir deyim vardır.
·        ''Atatürk'' çiçeğinin adını, çiçeği bulan Wanderbit Üniversitesi profesörlerinden Dr. Kirk Landen`in koymuştur ve bu çiçek dünyada bu isimle üretilip satılır... 
·        Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki; Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk’ün resminin önüne geçmiş ve saygı duruşunda bulunmuştur...
·        ''Mimber'' adında bir gazete çıkartmış ve 52 sayı yayımlanan gazetede ilk defa sansür kelimesi geçmiştir...  
·        Bir röportajda Birleşmiş Milletlere üye olmayı düşünüyor musunuz?' diye sorulduğunda 'Şartlarımızı koyarız, kabullerine bağlı. Biz müracaat etmeyiz üye olmak için, davet gelirse düşünürüz' demiştir ve bunun üzerine BM yasasını değiştirmiş ve üyeliğe davet edilen ilk ülke Türkiye Cumhuriyeti olmuştur...
·        1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; 'Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim' demiştir…
·        1938'de Ata’nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde; 'Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal, gibi lider getirir' denmiştir... 
·        2000'de ABD Başkanı'nın milenyum mesajında; ''Milenyumun hiç şüphe yoktur ki; tek devlet adamı Mustafa Kemal ATATÜRK’ tür. ' demiştir... 
·        2005'de Amerika'nın en ünlü ekonomistlerinden birisi olan Johns’un önerisinde 'Türkiye ekonomiyle savaşta bir tek Atatürk'ü örnek alsın yeter' demiştir…
 
İzmir kurtulmuş, çok tatlı bir yorgunluk, Ankara'ya hareket edecekler... Trene binerler ve kompartımana çekilirler. Ertesi gün, yaveri, Atatürk'ün kompartımanının kapısını çalar. Atatürk, yorgun, bitkin bir halde kravatını yıkamaktadır. Yaveri: 'Paşam bu ne hal, hiç uyumadınız herhalde; niye böylesiniz', der. 'Çocuk, kompartımanıma yastıkla battaniye koymayı 
unutmuşsunuz, kolumu yastık yaptım ağrıdı, setremi yastık yaptım üşüdüm, uyumadım, kalktım', der. Yaveri: 'Aman Paşam! Birimize haber vereydiniz; hemen size bir yastıkla battaniye getirirdik', der. Ve bir ülke kurtarmaktan dönen komutan tarihi bir cevap verir: 'Geç fark ettim, hepiniz en az benim kadar yorgundunuz, hiç birinize kıyamadım. Önemli olan benim uyumam değil; milletimin rahat uyuması' demiştir.
 
Atamızı ve onun farklı yönlerini, kazanımlarımızı anlata anlata bitiremeyiz. Gerçekten hala daha rahat uyuyorsak tüm bunları ona borçluyuz, değerini bilmeliyiz. Bir 10 Kasım daha yaşarken onu hüzünle, özlemle anıyor, anısı önünde saygı ve sevgiyle eğiliyoruz…