GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
5 Nisan 2013 Cuma

Akil insanlar mı makul insanlar mı?

Diyorlar ki, ‘sürece’ karşı mısın yoksa yanında mısın?
Sürece karşı olmakla barışa karşı olmayı aynı görenler/gösterenler…
Başbakan Erdoğan diyor ki; ‘Net halk desteği yüzde 56’
Nasıl yani… Bu ülkede barışı savunanların oranı bu kadar mı? Ya kalanlar… Neyi savunuyor onlar? Eğer kalanlar savaşı savunuyorsa ‘vay’ halimize…
Yoksa kalanlar (benim gibi) sürecin yönetenlerin ‘yoğurt yiyişine’ mi karşı?
Akil adamlar (insanlar) komisyonu mesela…
Kim seçti 63 kişiyi? Sayın Başbakan… Muhtemelen Sayın Arınç, Sayın Bozdağ ve Sayın Atalay da katkı koydu. Ve de son dönemin ‘sayını’ Bay İmralı… (Sürece limon sıkmamak için adını kullanmıyoruz)
Bırakın halkı TBMM’nin bile görüşü alınmadan, bırakın muhalefet partilerini kendi partisinin vekillerine bile sorma gereği duymadan, adeta karpuz seçer gibi belirlenen bir liste…
Burhan Özfatura’nın deyimiyle ‘makul’ insanlar…
Süreç için değil süreci yönetenler için makul…
Yandaş medyanın kalemşorlarıyla desteklenmiş biraz arabesk, biraz Yeşilçam sosuyla süslenmiş, üzerine liboş kırıntıları serpilmiş garip ama makul bir çorba…
İç içebilirsen…
Peki, ne yapacaklar ‘atanmış’ akiller?
Atandıkları bölgeleri dolaşıp sürecin hazmını kolaylaştıracaklar. Bilhassa da Ege, Akdeniz, Karadeniz, İç Anadolu gibi ‘halk desteğinin’ yüzde 50’nin altında kaldığı illerde…
Peki, örneğin Ege listesi ele alalım. Ege’nin gazını alacak kaç isim var o listede?
En fazla 2… Eski TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ terör sürecinin ekonomik açıdan yarattığı kaybı ‘patron gözüyle’ anlatabilir.
Ve patronlar hatta ‘işsizler’ üzerinde etkili olabilir. Belki bir parça KONDA araştırma şirketinin sahibi olarak tanıdığımız, Radikal yazarı Tarhan Erdem’in de İzmir’de ‘akil insanlar’ kategorisinde İzmirliler tarafından kayda değer bulunma ihtimali vardır. CHP’nin Eski Genel Sekreteri, Eski Bakan Tarhan Erdem’i son dönem açıklamaları, yazıları üzerinden ‘Brütüstlük’le’ suçlayanlar İzmirli Fehmi Koru’yu koyabilirler yerine. Ya da Baskın Oran’ı…
Lakin ‘Türk Bayrağı’nın adı ‘Türkiye Bayrağı’ olsun diyen Hilal Kaplan’ın, köşe yazılarında galiz küfürler savuran Hasan Karakaya’nın İzmir, Ege gibi hassas bir bölgede ne işi var?
Kör göze parmak misali…
Korkarım ki İzmir’i ikna için gelecek olan ‘akillerin’ büyük protestolarla karşılaşması olasıdır. Oysaki sürece TBMM topyekûn dâhil edilse, akil adamların seçiminde meclisin/halkın görüşü alınsa, en azından anket yapılsa, halka sorulsa, çok daha farklı bir tabloyla karşı karşıya kalırdık.
En azından Aytun Çıray’ın ifadesiyle akil adamlara ‘ikna mangaları’ yakıştırması yapmazdık.
Ya da Oktay Vural’ın tabiriyle Damat Ferit’in Heyet-i Tavsiyesi’ne benzetmezdik.
Tercih edilen ya da atanan isimler üzerinden Akil İnsanlar Heyeti, toplumun geniş kesiminde sükut-u hayal yaratmıştır.
Yani dağ fare doğurmuştur.
Başbakan Erdoğan’ın aşırı kontrolcü yaklaşımı, ‘ben bilirim/ben atarım/ben yaparım’ duruşu korkarım ki yakalanan tarihi sürece zarar vermeye başladı.
Ve de TBMM çatısı altında netleşen saflar halk katmanlarına da yansıyor artık.
Düne kadar ‘analar ağlamasın’ sloganına teslim olanlar, Öcalan’a bile katlanmaya çalışıp, süreci hazmetmeye çalışanlar akil insanlar heyetine tercih edilen isimleri görünce homurdanmaya başladı.
Nihat Doğan neden yok diye dalga geçilen tweetleri kastetmiyorum.
Ama bir dostumun ‘Orhan Gencebay olacağına Bülent Ersoy olsaydı. En azından Bülent Ersoy’un ‘Eğer bir oğlum olsaydı böyle bir ortamda askere göndermezdim’ diyerek sürece dönü bir fikri vardı” dediğine şahit oldum. Ve de o dostum haklıydı. Gencebay’ın yerine sürece dair bir fikri olan, bu fikri nedeniyle yargılanan Bülent Ersoy olsaydı…
Şu olsaydı, bu olsaydı serzenişlerinin altında Erdoğan’ın listesine itirazdan çok sürecin zarar görmesinden duyulan endişenin olduğunu biliyorum. Bizler yani sürece dönük eleştirilerini güncel tutanlar barışı en az Sayın Başbakan kadar istiyoruz.
En azından ben bu anlamsız kavganın, kan davasının bitmesini herkes kadar istiyorum.
İnanıyorum ki anketlerde sürece karşı gibi görünenler de istiyor.
Karşı olunan süreç değil sürecin yönetenlerin izlediği yol haritası…
Süreci yönetenlerin üslubu karşı olunan şey…
Süreci yönetenlerin başka hesapları, samimiyetsizliği…
Ne olurdu sadece AK Partililer için değil herkes için özellikle de süreç için ‘makul’ insanlar tercih edilseydi o listeye… Kim kaybederdi?
Ve de ne olurdu ‘akil insanlar’ ikna mangalarının ötesinde sorumluluklara sahip olsa, biraz daha yetkiyle donatılsaydı?
Ne olurdu?
Çözüm süreci haberlerinde Selehattin Demirtaş’ı, Öcalan’ı, Karayılan, Kışanak’ı hatta Erdoğan’ı, Kılıçdaroğlu’nu, Bahçeli’yi değil de…
Akil insanlar gibi ‘herkes için makul’ isimlerin demeçlerini okusaydık.
Sürecin hazmı daha kolay olmaz mıydı?
Ama yok! Kontrol Sayın Başbakan’da olmalı… Bu süreç bir kahraman yaratacaksa o da kesinlikle Sayın Başbakan olmalı…
Ya diğerleri… O ne derse onu yapmalı onun istediği yerde durmalı…
*
Korkarım ki yakalanan tarihi fırsatı hoyratça harcıyoruz.
Sadece AK Parti ile BDP’nin yürüdüğü, MHP ve CHP’nin birlikte karşı cepheyi oluşturduğu, toplumun önemli bir bölümünün kabullenemediği bu sürecin kalıcı barışı getirmesi zor.
Yakalanan iç ve dış iklime rağmen zor.
Umarım yanılan biz oluruz.
Sınav sisteminden biliyoruz ki Türkiye’de 4 yanlış bir doğruyu götürür.
Burada tek bir doğru var. Kalıcı barış… Her şeye ve herkese rağmen…
Peki, bu doğruyu götürmek için daha kaç yanlış yapılacak?
Ya da o doğru çoktan gitti mi diyorsunuz?
Bence az da olsa hala umut var. Yeter ki üslubumuzdan başlayarak sürece dair yol haritamızı yeniden gözden geçirelim. ‘Ben yaptım oldu, ben yaparsam olur’ yerine birlikte ne yapabiliriz’i konuşalım. Tabi ki amacımız gerçekten yoğurt yemekse…
 
Son olarak; bu sürecin Erdoğan’ı Köşk’e taşıyıp taşımayacağını öngörmek zor… Lakin CHP ve MHP’yi 2009 öncesindeki kadar birbirine yaklaştırdığı bariz bir gerçek. Bu tablo da yerel seçim sürecine dönük sadece İzmir’i değil tüm Ege’yi kapsayacak sonuçlar doğuracaktır.
Atanmış akiller bölgenin gazını alamazsa (Ki zor görünüyor) AK Parti İzmir’i de Ege’yi de unutabilir şimdiden… Benden söylemesi…