GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Dr. Berna BRIDGE
YAZARLAR
11 Mart 2013 Pazartesi

Aile içi mobbing-Kardeş kıskançlığı

Birkaç gündür California Instititute of Technology’de psikanaliz incelemeleri profesörü ve Institute of Contemporary Psychanalysis (Çağdaş Psikanaliz Enstitüsü) kurucu başkanı Louis Breger’in “Freud” adlı kitabını okumaktayım. Breger; Freud’u incelerken onun 8 çocuklu bir ailenin ilk çocuğu olduğunu ve birinci doğan kardeşin 8 aylık iken öldüğünü, Freud’un bu bebeği kıskandığını ve onun ölmesini istediğini, o ölünce de hayat boyu onun ölmesini istediği için suçluluk duyguları yaşadığını anlatıyor. Ayrıca, arkadan gelen her kardeşi de annesinin ona olan ilgisini böldüğü için rakip olarak görüp kıskandığını belirtiyor.
 
Burada, ünlü eğitimci/yazar, psikanalist Breger yaptığı analizde ilk çocukların ikinci (ve daha sonra gelen) kardeşi/kardeşleri çoğunlukla hayat boyu rakip olarak gördüğünü ve hayat boyu kıskandığını açıklıyor. Gerçekten ben de çevreme baktığımda bunu birçok defa somut olarak görebiliyorum. Çocukluktan beri yaş nedeniyle hep bir adım önde gelen birinci çocukların yaş ve anne-babaya yakınlık avantajını çok iyi kullanarak arkadan gelen kardeşlere birçok zaman çeşitli eziyetler, haksızlıklar yaptığını izliyorum. Birçoğu açık savaş ilan ediyor adeta kardeşlerine. Bir de küçük kardeş büyükten daha başarılı olmuş ise kıskançlık, eziyet, manipülasyon, iftira, haksızlık boyutlarının daha da büyüdüğünü fark ediyorum. Bazen anne-baba vefatından önce, bazen sonra, uğranılan haksızlık ve manipülasyon nedeniyle kaç kardeşin mahkemelik olduğu, birbirleriyle ölüme kadar görüşmediğine maalesef, üzüntüyle şahit olmuşuzdur. Tabii bunu yaşamayan birçok şanslı aile ve olgunlaşmış, kendisiyle barışık, kıskançlık yaşamayan birinci çocuk da var, ancak ben bugün burada bunu yaşayan ailelere bir ışık tutmak, bir yol göstermek istedim.
 
Burada anne-baba tutumları da önemle devreye giriyor. Anne-babanın çocuklarına eşit davranmaması, birini kayırması, çocuklarına birbirini sevip, koruyup, kollamayı öğretmemesi, onları yarıştırması, karşılaştırması, birini çekip diğerini itmesi, birini dışlaması gibi tutumlar durumu içinden çıkılmaz bir çözümsüzlüğe ve ailenin çözülüp dağılmasına, kardeşlerin birbiriyle görüşmemesine, hatta mahkemelik olmasına yol açabiliyor. Anne-babaların tutumlarına çok dikkat etmeleri, hakkaniyet ilkeleri içinde davranmaları, sevgiyi, koruyup kollamayı öne koyup, çocuklarına da bunu öğretmeleri ise tüm aile içi huzur ve iyi ilişkileri getiriyor. Yani, bir anlamda, büyük bir oranda ipler anne-babanın elinde…
 
Günümüzde maalesef maddi konular da bu uyumsuzluğu körüklüyor. Anne-baba yaşlanınca daha kurnaz olan evlat gençlik yıllarında annesine-babasına göstermediği bir sevgi ve ilgi ile anne-babanın son günlerinde miras ve maddi kazanç peşine düşüyor. Diğer kardeşin kuyusunu kazmaya başlıyor, kardeş hakkında dedikodu yapıyor, karalamalar, olumsuz rivayetler yayıyor, tüm tatsız işler havada uçuyor ve bu davranışlar aracılığıyla kurnaz kardeş maddi çıkarlardan nemalanmaya da başlıyor. Mobbingin en kötü türü oluşuyor…
 
 
Diğer kardeş kurnaz kardeşin manipülasyonu, iftiraları, ortalığı karıştırmaları nedeniyle gerilen ilişkiler yumağında anne ve babasıyla son günlerini huzur içinde, yakınlık içinde yaşayamadığına mı yansın, ona yaşatılan manevi haksızlığa mı yansın, karalandığına mı yansın, yoksa maddi açıdan yaşadığı kayıplara mı? Yaşlı anne-baba net düşünemiyor, nasıl bir oyunun içine çekildiklerini fark edemiyor, gerçeği göremiyor. Cazgır olan kazanıyor. Bunu kaç defa gördük çevremizde…
 
Maalesef, çevreme bakınca, üzüntüyle, İzmir’in onca ailesinin bu çeşit ilişkilerden mağdur olduğunu görüyorum. Paranın yaşamak için bir araç olmaktan çıkıp, bir amaç haline geldiği kapitalist dünyamızda artık aile ilişkileri, kardeşlik birçok zaman maddiyatın gerisinde kalmış durumda...
 
Ünlü eğitimci, psikanalist, yazar Breger’a göre ailede, ilk çocuğun; arkadan gelen ikinci kardeşe olan kıskançlığı, öfkesi, hatta bazen gizli nefreti bir hayat boyu sürüyor, bunu aşamayan bireylerde küçük kardeşe bir hayat boyu yapılan mobbing şekline dönüşüyor. Herkese çok iyi davranabilen büyük çocuk, iş kardeşine gelince kontrol edemediği kardeş kıskançlığıyla bir hayat boyu kardeşine karşı son derece agresif ve nahoş tutumlara girebiliyor, duygusal zorbalık yapıp, mobbing uyguluyor.
 
Bu noktada; anne-babanın, çocuklarını yetiştirirken ve yaşamları boyunca, ölene kadar, küçük kardeşi/kardeşleri ezdirmeyecek, koruyacak ve büyüğü olgunlaştıracak, dengeleyecek tutumlarının bu konuda ne kadar önem kazandığını, kardeşler arası iletişimi pozitif ya da negatif dengelediğini görüyoruz.