GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Hanzade ÜNUZ
YAZARLAR
25 Şubat 2014 Salı

AK Partisiz, AK Parti

Yerel seçim kampanyaları nihayet ete kemiğe bürünmeye başladı.
Dün Binali Yıldırım'ın, İzmir hedef ve hayallerini anlattığı kampanya açılışına katıldım.
Kaya Termal Otel'deki sunum son derece profesyonel bir ekip tarafından hazırlandığı belli olan bir film gösterimiyle başladı.
 
Hollywood film fragmanlarındaki gibi güçlü bir müzik ve seslendirmeyle seyrettiğimiz görüntüler, "Yorgun İzmir" başlığında toplanan temizlenemeyen körfez, İzmirliler'in hak etmediği trafik sorunu, çöp dağları gibi negatif içerikteki iddialarla başladı ve İzmir'in tıkanmış damarlarını açacağı öne sürülen projelerin pırıltılı sunumuyla ilerledi.
 
"Hayat İzmir" sloganıyla biten gösterişli filmin ardından Binali Yıldırım alkışlarla sahneye çıktı.
Binali Yıldırım Amerikanvari koyu mavi tonlardaki devasa led ekranın önünde kürsüsüz, sahnede yürüyerek yaptığı konuşmasında lacivert takım elbisesi, kırmızı kravatı ve kulağından ağzına doğru uzanan taşınabilir mikrofonuyla uluslararası CEO'lar gibi rahat bir sunum yaptı.
Çok değil, 10 hafta önce Başbakan Tayyip Erdoğan İzmir Büyükşehir Başkan adayı olarak elini kaldırdığında dünyanın en mutsuz insanı gibi duran Binali Yıldırım'ın gönülsüzlüğü yerini istekli ve motive bir adaya bırakmış.
 
Belli ki geçen süre içinde Binali Yıldırım dersini iyi çalışmış. İçi dışı İzmir olmuş.
Sahnedeki rahat ve esprili tavırlarıyla 1 saat 20 dakika boyunca "İzmir'in iki yakasını bir araya getireceği" 1414 projeyi özetleyen Binali Yıldırım İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olma fikrine oldukça ısınmış, hatta bu ihtimali sevmeye bile başlamış.
 
Dün itibarıyla İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olmayı arzu eden bir enerji gelmişti üzerine.
İlk kez eski bir Bakan gibi değil, İzmir'i yönetmeye hevesli bir aday portresi sergiledi. Gözlerinde bu iş olabilir, seçimi alabiliriz ihtimali gezdiğini sezdim.
 
Binali Yıldırım seçime asılma stratejisinin sırrını ise, konuşmasında İzmir'in 4 milyonluk nüfusunun yüzde 60'ına tekabül eden 2.4 milyon kişinin yaşadığını açıkladığı Karşıyaka, Bayraklı, Bornova, Karabağlar, Konak ve Buca ilçelerini öne çıkarmasıyla vurguladığını düşünüyorum.
 
Konuşması, özellikle iddialı olduğu ulaşım ve teknoloji başlıklarında çokça alkışlandı.
Körfez kıyı düzenlemesi başta olmak üzere Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun başlattığı ve Üçyol - Üçkuyular metrosu gibi bitirmek üzere olduğu projeler aynen kopyalanmış olsa da iştah kabartan yenilikçi, çok yönlü, üzerinde düşünülmüş projeler de dikkat çekti.
İzmir'de yatırımcıya ot yolduran anlayışa son vereceklerini söylemesi, İzmir'de iş arayan 300 bin kişi olduğunu vurgulayarak yüzbini aşkın yeni iş sahası yaratacaklarını vaat etmesi, milyarlarca liralık özel sektör yatırımının kente kazandırılacağını ifade etmesi ve 31 Mart'ta ilk iş olarak Harmandalı çöp tesisinin kaldırılması çalışmalarına başlayacaklarını anlatması öne çıkan başlıklardı.
 
Sakin yapısıyla tanıdığımız Binali Yıldırım konuşmasının bitiminde 30 ilçe adayını sahneye davet ederek ellerini kaldırdığı ve hazırlanan"İzmir'e Hizmet Gerek" seçim şarkısı eşliğinde iki yana sallanıp dans ettiği sırada çok keyifliydi.
 
Sahneden inerek salonun dışına çıkmaya çalıştığı esnada da partililerin yoğun ilgisiyle karşılaştı.
Buraya kadar anlatmaya çalıştığım kampanya açılışıyla ilgili bir nokta eminim dikkatinizi çekmiştir.
 
O da Binali Yıldırım'ın 11 yıl Bakanlık yaptığı, halen milletvekilliğini sürdürdüğü ve şimdi de İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olarak seçimlere katıldığı AK Parti'yi telaffuz etmemem olabilir.
 
Bu satırlara kadar yazımda AK Parti'yi telaffuz etmedim çünkü kampanya sunumunda da AK Parti yoktu, ben de dikkatle hazırlanan bu kampanyanın ruhunu bozmak istemedim.
Şöyle ki...
 
Sunumun yapıldığı salonda AK Parti bayrakları yoktu, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafı yoktu, AK Parti'nin kurumsal renkleri yoktu.
 
Binali Yıldırım'ın konuşmasında da AK Parti yoktu. Başbakan Erdoğan yoktu.
 
Binali Bey konuşmasının sadece bir yerinde yatırım kaynaklarından bahsederken "merkezi hükümet" tanımını kullandı. Onun dışında ağzından AK Parti hükümeti, Ak Parti ya da Başbakan Erdoğan gibi kelimeleri duyamadık.
 
Binali Yıldırım'ın yakasında AK Parti rozeti yoktu, Türk Bayrağı vardı.
 
Üşenmedim sayfaları saydım.
 
Binali Yıldırım'ın kampanyasını detaylı şekilde anlatan İzmir için görkemli projeler içeren 164 sayfalık kitabın hemen her satırını inceledim.
 
164 sayfalık kitapta AK Parti adı sadece üç kez geçiyor. Ön kapakta lacivert bir yazıyla, ikinci sayfada Binali Yıldırım'ın sunuş yazısının altında, sonuncusu da kitabın arka sayfasında parti logosu ile birlikte.
 
Doğrusu, bu yaklaşımı İzmirliler'in Ak Parti alerjisine yordum ve akıllıca buldum.
İzmir seçim sathında, ülkede yaşanan mevcut gelişmeler ışığında Binali Yıldırım in, Ak Parti out olmuştu mecburen.
 
Tanıtım filminde insan odaklı bir şehircilik hareketi başlatacaklarını söylemelerine rağmen AK Parti logosunun sadece bir kez, o da arka sayfada kullanıldığı tanıtım kitabında hemen hiç insan fotoğrafı olmaması, tek tük insan fotoğrafının Avrupalı kişilerden seçilmiş olması da ayrıca dikkatimi çekti.
 
Kitabı hazırlayanlar İzmir'in Türkiye'nin Avrupa'ya açılan kapısı olmasından etkilenmiş olabilirler şüphesiz.
 
Ama teknoloji sayfasındaki epeyce kısa şortuyla kucağında laptop çimenlere oturmuş kızıl saçlı genç kızı görünce düşünmeden edemedim.
 
Binali Bey, gençliğinde Boğaziçi Üniversitesi'nde okumama kararını çimenlerde kızlı erkekli oturan gençlere bakıp, "Biz burada baştan çıkarız" diyerek vermişti.
 
İzmir adaylığı Binali Yıldırım'ın gençlik korkularına bir son vermiş görülüyor...