GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Hanzade ÜNUZ
YAZARLAR
1 Şubat 2014 Cumartesi

By Binali Yıldırım: 'Çok zor'

Dün öğle saatleri... Hava mis gibi güneşli. Yer, gök mavi keyifli bir İzmir günü. Göztepe otobüs durağında bekliyorum. Epey bekliyorum...
 
An itibarı ile acelem yok. O nedenle tıka basa dolu olduğu için durakta durmadan açıktan geçen belediye otobüslerine aldırış etmiyorum. ESHOT'u, belediyeyi ve hayatı sorgulamaktan çok uzak bir ruh haliyet içerisindeyim.

Teslimiyet içerisideki bir izleyici gözüyle denizi seyrederken harika kış güneşi altında bir nevi güneşleniyorum. Trafik yok denecek kadar az.

Belediye otobüsleri garipsenecek kadar seyrek ve haliyle tıklım tıklım geçmeye devam ediyor. Huşu içerisinde arkalarından bakıyorum. Elbet boş bir otobüs gelecektir diye acelesiz bir fikir yürütüyorum.

Bir yandan da durakta yanımda bekleyen 16 yaşlarındaki çok şeker çifti rahatsız etmeyecek kadar göz ucuyla takip ediyorum. Birbirlerine dokunmak, sarılmak için bahanelerini, tatlı tatlı didişmelerini dinlerken içime doğru gülümsüyorum. Delikanlının kız arkadaşının yanağına kondurduğu uçuşan öpücüğe tanık olurken içimde güller açıyor.

Nereye gideceklerini henüz bilmiyorlar... Delikanlı, dolu geçmeye devam otobüslere bakıp genç kıza vapurla Karşıyaka'ya geçmeyi teklif ediyor. Genç kız Alsancak'a gitmek istiyor. Delikanlı yürüyelim istersen diye soruyor, karar veremeyişlerine gülüyorlar...

Durakta beklemeye devam ediyoruz. Bir yandan yaşanan otobüs kıtlığına söylenenler de var... Ağzına kadar dolu olduğu için durmadan geçen belediye otobüsleri onları geriyor.

Güneş altında genleşmeyi sürdüren ruh haliyetimi bozmak istemesem de beklemekten bunalan bazı yolcular durakta durmaya karar veren otobüs şoförünün açtığı ön kapıdan binemeyince sıkıntı çıkıyor.

Belediye otobüsü ön taraftan binemeyecekleri kadar dolu olduğu için orta kapıya yönelip, orta kapıdan binmek istiyorlar. Kapıya vurup, orta kapıyı açtırıyorlar. Bir gayret kendilerini otobüse attıklarında durakta kalan biz diğer yolcular kara dumanıyla hareket eden otobüsün arkasından bakıyoruz.

Yaklaşık 45 dakikalık bu bekleyiş, selektör yakarak önümde duran bir ticari taksi ile son buluyor. Şoför, yarı açık pencereden 'Alsancak' diye sesleniyor. Dolmuş mu diyorum ve durakta bekleyen iki kadınla birlikte taksiye biniyoruz.

Arkadaki yolcular kaç lira diye sorduklarında şoför panikliyor, "Abla trafik sorarsa taksiyi biz durdurduk bindik dersiniz. Yoksa arabayı kapatıyorlar, bin lira da para cezası var" diye anlatıyor. Parayı da polisler görür diye Konak'ı geçtikten sonra vermemizi istiyor.

Taksi şoförü, ön tarafta oturan bana "Abla ben aslında dolmuş yapmıyorum ama baktım bugün duraklarda yığılma var ondan durdum diyor" telaşla. Konuşmadan başımı sallıyorum. Elimde taksi dolmuşa binmeye alışık olduğum üzere 5 liram hazır. Arkada oturan kadın yolcular, sen hiç merak etme türünden sakinleştirici şeyler söylüyorlar.

Aynadan "Nereye gidiyorsunuz abla" diye soran şoföre arkadan "Son durak" yanıtı geliyor. Şoför yanımda elini sıkıntıyla "Hey Allahım çattık" gibisinden yaparak, "Hangi son durak abla" diyor...

Arkadaki kadın yolcu, "Otobüs son durağı" diyor. İçimden gülüyorum. Elimde hazırladığım parayı şoföre uzatıyorum. Arkada kadınlar aralarında belediye otobüslerinin azlığından konuşmaya başlıyorlar.

Son derece kibar İzmirli iki hanımın söylediklerine kulak kesiliyorum. Arada lafa şoför de katılıyor. "Abla, duraklarda böyle yığılma olunca vatandaş mağdur olmasın diye uğraşıyoruz" diyor.

Toplu ulaşımda yaşanan aksaklık enine boyuna tartışılırken "Tabi" diyor, arkadaki kadın yolcu "Biz İzmirliyiz diye İzmir'e az otobüs gönderiyorlar" diyor. Diğer genç hanım da tasdikliyor, "Evet, ne yaparlarsa yapsınlar AKP'ye İzmir'i vermeyeceğiz. Tayyip Erdoğan İstanbul'a alsın ancak otobüsleri, metroyu Ankara'ya yapsın" diyor...

"Ooouuvvv" diye gözlerim açılarak, zıplar gibi oluyorum kıkırdayan bir şaşkınlıkla. AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım'ın yerel seçim kampanyasının açılış sloganı "Çok Kolay" aklıma geliyor...

Sudaki arsenik krizi günlerinde İzmirliler'in AK Parti hükümeti ve bürokratlarına karşı "Biz arseniği sek de içeriz" cümlesindeki inadını ve restleşmesini hatırlıyorum.

Ulaştırma Bakanlığı koltuğunda 11 yıl boyunca başarıyla oturan Bakan Binali Yıldırım'ı düşünüyorum...

İzmir'in saflarını sıklaştırdığı yalnız kent kenetlenmesini, AK Parti'ye ve Başbakan Tayyip Erdoğan'a karşı kilitlenmiş ve ötekileşmiş bu algıyı düşünüyorum...

İçimden, BY Binali Yıldırım'ın işi "Çok Zor" diye geçiriyorum...