GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
5 Ekim 2015 Pazartesi

2 Kasım’da aslında tek seçenek var…

Yenilenecek olan seçime, bugün itibari ile sadece 26 gün kaldı.

Malumunuz, 7 Haziran’da hedeflediği oyların gerisinde kalan ve muhalefetin yüzde 60’lık blok oyuna rağmen, MHP’nin desteği ile TBMM Başkanı’nı meşrebine uygun seçtirip ülkeyi yeni bir seçime sürükleyen AKP’nin tek derdi, HDP’yi parlamento dışına itmek aslında...  

Şimdilik en AKP yanlısı seçim anketlerinde bile bu sonuç pek mümkün görünmüyor. Öyleyse 2 Kasım sabahı için olası senaryolar ne olabilir?

7 Haziran sonrasında Meclis Başkanlığı’nı AKP’li bir adayın kazanması, 1 Kasım için önemli bir gösterge kuşkusuz… O gün gördük ki, aslında ‘yüzde 60 muhalefet bloku’ diye bir şeyin önemi yokmuş!

Başka bir gerçek de, MHP’nin Meclis gerçeğini adeta inkâr ederek; çıkardığı 80 milletvekiline ve arkasındaki 6 milyon oya rağmen “Türkiye Partisi” HDP’yi yok sayması… Öyle sanıyorum ki bu konudaki ısrarı 1 Kasım’dan sonra da devam edecek. Her seferinde söze ‘milli irade’ diye başlayanların, 6 milyon insanın oy tercihini yok saymaları anlaşılabilir gibi değil. Oysa yıllarca, “çözüm dağda değil mecliste” denmedi mi?    

1 Kasım sürecinde AKP, Güneydoğu’da ve İstanbul’da HDP’ye kaptırdığı Kürt oylarını ve MHP’den 
gelebilecek muhtemel ‘Kürt sevmez’ oylarını, hatta istikrarsızlıktan ürken ‘omurgasız’ oyları, toplama hesabı içinde… 

Görünen o ki, Cumhurbaşkanı, önümüzdeki 26 gün boyunca muhalefetçe ‘Anayasayı ihlal’ diye nitelendirilen mitingleri azaltarak da olsa yapmaya; AKP için istediği ‘400 milletvekili’nin hayal olduğunu anladığı için, 276’ya bile razı olacağı konuşmaları, muhtelif açılışları yapmaya devam edecek. Yani yine meydanlarda olacak…

2 Kasım’da AKP dışındaki üç partinin bir araya gelip bir hükümet kurması en zor olasılık.
Bu durumda AKP’siz bir hükümet de mümkün değil… Öte yandan hepimiz anladık ki, olası bir AKP-CHP ya da AKP-MHP koalisyonunu da, Erdoğan açıkçası istemiyor. Ve insanın aklına ister istemez fena halde takılıyor, AKP tek başına iktidar ipini göğüsleyemez ise, memlekette durumlar ne olacak?

Hepimiz gördük ki, 2011’de ve öncesindeki seçimlerde AKP’ye gelen Kürt oyları, 7 Haziran’da oldukça geriledi. 1 Kasım’da daha da gerileyeceğini gösteriyor anketler; bir başka ifadeyle, HDP’yi baraj altında bırakmak şimdi daha da zor gibi…  

17-25 Aralık çok geride kaldı…

1 Kasım’daki seçimde AKP tek başına iktidar olarak sandıktan çıkmazsa ne olur?

Seçim kampanyalarında dikkatle izleyeceğimiz konulardan biri de, AKP’nin, CHP ve MHP’nin seçmenlerine ‘17/25 Aralık Yolsuzluk Soruşturmaları’nın yeniden açılacağını vaat edip etmeyeceğidir bence…  

Sırasıyla seçim bildirgelerini açıklayan CHP, MHP ve HDP’den de, ‘17-25 Aralık’ soruşturmalarının yeniden açılmasına güçlü bir vurgu yapılmaması, kişisel kanaatimce AKP ile koalisyon konusunda ‘temkinli ama umutlu’ davranma çabasıdır.

CHP ‘Seçim Bildirgesi’ni açıklarken, ‘Yolsuzluklarla Mücadele’ vurgusu, diğer konuların oldukça gerisindeydi.
Bildirgede, “İran’la yürütülen ticari ilişkileri kendi çıkarları için suistimal eden ve rüşvet ilişkisine giren şahısların tüm karanlık ilişkilerini aydınlatmak ve bu şahısları yargı önüne çıkarmak için gerekli adımları atacağız.” denildi. Bu da, İran ile Türkiye arasındaki ticari ilişkilerde uzun bir süre aracılık yapan Reza Zarrab’a ve onun İran’da tutuklu bulunan ortağı Babek Zencani’ye atıf olarak yorumlandı. Hatırlarsınız, Türkiye’de rüşvet vermekle suçlanan Zarrab, 17 Aralık operasyonunda gözaltına alınmış, kısa bir süre tutuklu kalmış, sonra da salıverilmişti.  

Bu arada unutmamak gerekir ki, 7 Haziran’daki seçim sonuçlarından, en az Erdoğan kadar mutlu olmayanların başında MHP de geliyor.
Bahçeli’nin seçim bildirgelerini açıklarken dile getirdiği, “MHP, 4 ilkesi baki olarak, HDP dışındaki her partiyle iktidar kurmaya ve olmaya vardır. 4 ilkemizi kabul eden HDP dışındaki her partiyle hazırız, bunu da muhataplarımıza bildiriyoruz.” sözleri, 1 Kasım sonrası AKP’yle koalisyona ‘yeşil ışık’ olarak değerlendirildi. Ancak, Davutoğlu’nun Bahçeli’den bir gün sonra açıkladığı AKP bildirgesi, MHP’nin 4 ilkesinin baştan reddidir; bunu da göz önünde bulundurmakta yarar var.

Bu durumda bence, 2 Kasım’a ilişkin en gerçekçi senaryo, ‘AKP-CHP Koalisyonu’dur.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP iktidarının ilk 100 gününde yapacaklarını açıkladığı konular aslında çok önemlidir: Emeklilere iki maaş ikramiye verilmesine ilişkin düzenleme yapılacak; Aile Sigortası Kanunu TBMM’den çıkacak, kamuda taşeron işçiliğe son verilecek, mevcut taşeron işçiler kadroya alınacak… Kredi kartı ve tüketici kredisi borçlarında faizlerin en az yüzde 80’inin silinmesine dönük düzenlemeler de yapılacak. Siyasi Ahlak Yasası çıkarılacak. TBMM’de Kesin Hesap Komisyonu kurulacak. Passolig uygulaması kalkacak. Üniversite mezunlarının okurken aldıkları kredileri geri ödemesi, iş buluncaya kadar ertelenecek.

Dikkat ettiyseniz, ilk 100 gün içinde 17/25 Aralık yoktur; bu da bence, olası AKP-CHP koalisyonun habercisidir.

Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu’nun 7 Haziran’dan bu yana birbirlerine centilmence davranmalarını önemsiyorum aslında ve bu durumun, ‘kamuoyunu da bu koalisyona hazırladıkları içindir’ yorumlarına da katılıyorum.

Bu koalisyon kurulabilirse eğer, 2015’ten 2019’a kadar sürer mi, açıkçası bilemiyorum?  2019 yılında genel seçimlerin yanı sıra, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve bir yerel seçim de var. Benim beklentim 2-3 yıllık bir koalisyon kurulacağı, 2017 ya da 2018’de yeniden bir seçime gidileceğidir.

Yeni bir seçime kadar AKP ve CHP; kutuplaşmayı, bugünkü kimlik siyasetlerini, Erdoğan’ın büyük etkisi ile oluşan sıkışmışlıklarını aşan ve toplumun parçalanmışlığına cevap veren bir değişim yaşarlarsa ülke biraz olsun huzura kavuşabilir.

‘Çözüm Süreci’nde adres olarak parlamentoyu gören AKP ve CHP ile HDP’nin ortak girişimiyle,  Anayasa’da da önemli değişiklikler yapılabilir aslında…

Ülkemizin en büyük derdi kutuplaşmadır ve bu değişiklikler yapılamaz ise, işte o zaman ülke daha kaygı verici bir döneme girebilir.

Bütün bunlardan sonra Erdoğan’ın AKP –CHP koalisyonuna engel olmaması en büyük dileğimizdir.