GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
12 Mayıs 2011 Perşembe

12 Haziran hesapları ve İzmir!

Kasetli şantajlar, ilginç işbirlikleri ve bel altı söylemler üzerinden gerilen siyasette seçim heyecanı yavaş yavaş sokağa inmeye başladı. Yani halkımız seçim sath-ı mahalline yeni giriyor. Kahvede, dolmuşta/metroda, ev ziyaretlerinde ‘Kime oy vereceğiz?’ soruları sorulmaya, liderler/söylemler ve vaatler üzerinden değerlendirme yapılmaya başlandı.
Ancak seçim sürecini temelden etkileyen önemli olaylar yaşıyoruz. Bir tarafta kasetli şantajlar öte yanda balon/foss çıkma ihtimali yüksek olan belediye operasyonları…
MHP’ye yönelik kasetli şantajlardan başlamak gerekirse;
En az Baykal’a yapılan kadar planlı ve alçakça olduğunu söylemek mümkün.
Meydanlarda kullanılması da son derece yanlış ve de rahatsız edici…
Seçimin, siyasetin bel altına inmesi, bel altı komplolardan medet umulması da manidar!
Kaset şantajcılarının amacı MHP’yi baraj altında bırakmaksa (Ki öyle görünüyor) operasyonun ters tepme ihtimali, etkili olma ihtimalinden büyük.
*
Baykal’ı kurultay arifesinde koltuğundan indiren kasetin genel seçim arifesinde MHP’de benzer etkiyi yapması zor görünüyor.
Her ne kadar Anadolu’daki MHP’liler için kaseti çıkanların affı mümkün görünmüyorsa da metropol kentlerde daha uyanık/bilinçli milliyetçiler, partilerine yönelik saldırıya karşı partilerine daha sıkı sarılma/kenetlenme refleksi gösteriyor.
Baykal sürecinden deneyimli kamuoyu da MHP’li yöneticilerin kasetlerine daha uzaktan bakıyor. Ahmet Şık, Nedim Şener operasyonuyla başlayan ve henüz basılmamış kitabın toplatılmasına kadar giden gerilimli bir süreç yaşadık bir süre önce…
Hükümetin önemli bir kanadı Şık ve Şener operasyonunun arkasında durmadı. Hatta Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’ün görevden alınışı, Şık/Şener operasyonuna karşı hükümetin operasyonu olarak yorumlandı bazı çevrelerce…
Siyaseti dizayn çabaları ise sadece Şık ve Şener operasyonuyla sınırlı kalmadı tabi ki.
CHP’li belediyelere yönelik, ‘Dağ fare doğurdu’ yorumlarına konu olabilecek yolsuzluk operasyonları, Güneydoğu’daki etnik tırmanış ve Başbakan’ın konvoyuna saldırma cüreti gösteren bölücü terör, ters tepme ihtimali yüksek MHP’li adaylara/yöneticilere yönelik kasetli şantaj iddiaları, Türk siyasetini dizayn çabalarından başkaca bir şey değil.
Birileri tekerleği terse çevirmeye niyetli…
*
Tüm bu operasyonların arkasındaki isimlerin derdi 12 Haziran’da değildi bence. 13 Haziran… Yani seçim sonrası Türkiye’de atılacak adımlardı amaçlanan… Başkanlık sistemi, yeni anayasa ile başlayan süreçte dahili ve harici aktörlerin hesaplaşmasını yaşıyor gibiyiz. Yeni Ortadoğu Planı ve buna bağlı olarak Yeni Türkiye Planı…
Belirli bir yapının AK Parti’yi ve Erdoğan’ı yıpratmak, mümkünse de iktidardan düşürmek, en azından Anayasa’yı tek başına değiştirecek, Başkanlık Sistemi’ni getirecek çoğunluğa ulaşmasını engellemeye çalıştığı açık.
Görünürde Başbakan’a çok yakın isimlerin de bu yapılarla ittifak yaptıkları görünen köy kadar açık ve net!
Sokağın dilini konuşan, devletin tüm imkanlarını kullanan, kendi medyasını/sermayesini yaratan, yarattığı ‘suni gündemler’ ve hitabet yeteneği ile Başbakan Erdoğan iktidarının 9. yılında da Türk siyasetinin en güçlü aktörü olmayı sürdürüyor.  Kasetlerle CHP’yi yenileyip edip, eylem ve söylem yönüyle neredeyse AKP’ye yakın bir parti yaratan yapılarla Erdoğan arasındaki satranç devam ediyor. Zaman zaman İzmir’e kadar uzanan (Büyükşehir ve ilçe belediyelerine yönelik operasyon gibi) bu satrancın hamlelerini okumaya çalışıyoruz.
Bu hamle savaşının en kritik noktası 12 Haziran’daki sandık. Kim nasıl çıkacak?
AK Parti yüzde 50 barajını geçemezse, referandum sürecindeki desteği bakımından gerilemiş kabul edilecek.
Tek başına iktidar olsa da 368 vekili geçemeyeceği için istediği gibi at oynatamayacak.
CHP yüzde 30’u geçemezse bir ay içinde kurultaya gidecek. Yüzde 25-26’larda kalırsa belki de Kılıçdaroğlu kendiliğinden istifa edecek. Ama yüzde 30’u geçerse yeni ekibiyle birlikte, TBMM’de dirençli bir muhalefet yaratıp iktidar iddiasını en azından bir sonraki seçime taşıyacak.
Kasetli şantajlarla sıkıştırılan MHP’de değişim her halükarda kaçınılmaz görünüyor. Barajı geçse de kalsa da… Kendi adıma MHP’nin baraj sorunu olduğunu düşünmüyorum. 3-4 yöneticiye kurulan tuzak, MHP’nin oyunu artırırsa şaşırmam… Saldırı her zaman savunmayı güçlendirir. MHP’yi kendi kaderiyle baş başa bırakma eğiliminde olan Bahçeli muhalifleri bile partilerine yönelik açık saldırıya karşı koruma refleksi göstermeye başladı. BDP destekli, bölücü terörün siyasal uzantılarının yer alacağı TBMM’de MHP’nin olmamasının orta ve uzun vadede Türkiye’ye daha ağır bir fatura olarak dönme ihtimali, milliyetçi cepheyi tedirgin ediyor.
Dönelim İzmir’e… Operasyon CHP’ye yarar mı?
Kesinlikle yarar. Ama az ama çok. Büyükşehir’e yönelik operasyonun ortaya çıkan detayları İzmir’in Dürüst Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu daha da güçlendirdi çünkü. Dinlemeye takılan telefon/böcek kayıtlarında ‘CHP mitingi için güvenlikçi ayarlayın, para gerekirse ben vereceğim. Otopark ihalesini iptal edin, belediye şirketi İZELMAN’da kalsın’ gibi Dürüst Başkan’a yakışır ifadeler kullanan, adımlar atan Kocaoğlu, bu süreç nedeniyle mağdur konuma da düşürüldü. İzmir’de yapılan anketlerde halen partisinin üzerinde desteği bulunan Kocaoğlu’nun atacağı birkaç adım CHP’nin ekmeğine yağ sürer…
Süreci siyaseten iyi yöneten AK Parti’de de hesaplar operasyon gündemini soğutmaya dönük. Tecrübeli İl Başkanı Ömer Cihat Akay’ın kentten aday olan bakanlar üzerinden yaptığı soğutma çalışmaları iyi yönetiliyor. Operasyon gündemini soğuttuktan sonra son 15 güne proje bombardımanı ile girecek olan AK Parti’nin İzmir’deki yüzde 30 barajını korumasını hatta biraz da üzerine çıkmasını bekliyorum. Operasyon nedeniyle birkaç puan kaybetmiş olsalar da kaybın daha fazla olmasını doğru adımlar atarak önlediler.
*
MHP adayları da fena gitmiyor. Oktay Vural ve Kenan Tanrıkulu’nun yanı sıra 3. sıra adayları Müsavat Dervişoğlu ve Neslihan Çelik de sahada iyi bir performans gösteriyor. İkinci sıra adayları ortalıkta yok. Daha alt sıralarda Selehattin Şahin’in ciddi çalıştığını görüyoruz. Ama pek çok aday için aynı şeyi söylemek mümkün değil.
İşçi Parti’nin Silivri’deki Genel Başkanı Doğu Perinçek’i çıkarmak için İzmir’deki kampanyası/çabası görülmeye değer. Özellikle ikinci bölgede yoğunlaşan kampanya kapsamında Cumhuriyetçi Cephe olarak yapılanan Perinçek’e ilginç noktalardan da destek geliyor. Tarcan Ülük’ün Ergenekon Partisi amblemiyle zorladığı bağımsız adaylar arasında BDP destekliler de sessiz ama derinden çalışmalar yürütüyor.
*
CHP adayları arasında Mehmet Ali Susam farkını ortaya koymaya başlarken, ilk günlerde seçim bölgesini yadırgamış olsa da Mustafa Moroğlu, Erdal Aksünger gibi isimlerin de ciddi çabaları var. Tecrübeli adaylardan Rahmi Aşkın Türeli’ye örgütten önemli isimler eşlik ediyor. Demokrat Parti kökenli Aytun Çıray da siyasi tecrübesini özellikle verdiği demeçlerde konuşturuyor. Dedik ya yavaş yavaş seçim heyecanı sokağa iniyor diye… Sonuçları itibariyle Türkiye’nin en kritik ama öncekilerin tamamından daha heyecansız bir seçim süreci yaşıyoruz.
Sonucun belli olmasından mı yoksa meydanlardaki dilin/seviyenin berbatlığından mı bilinmez…