Her seçim sonrası klasiktir; birileri mutlaka “değişim” der.
Ne de olsa sözcük “güzel”.
İçinde çok şey barındırıyor; değişme, yenileşme, reform, bilim, paylaşım, dayanışma..
“Hiç bir şey olmasa da; bir şeyler gizli”
Ama.. Değişimin özü; yenileşme hep eksiktir.
O yüzden de değişim hep “söz”de kalır; “öz”e kimse yönelmez!
Son “yüzde 52’ye 48” yenilgisinden sonra Millet İttifakı içinde “yeni değerlendirmeler” doğal.
Olması gereken de bu.
CHP, İyi Parti, DEVA, Gelecek, Saadet, Demokrat Parti; hepsi..
Elbette HDP ya da Yeşil Sol da..
Hatalardan ders çıkarılırsa..
Ciddi bir özeleştiri mekanizması kurulursa..
Doğrular - yanlışlar çağdaş bir yaklaşımla ele alınırsa..
Yeni hedefler ortaya konursa..
Yenileşmeler ve değişmeler yaratılırsa..
İyi olur.. Gelecek adına umut yaratılır..
Bu yüzden de “Bizansvari” olmadıkça ben arayışları doğru buluyorum.
Aşırı yıkıcı ve kırıcı olmadan..
Ama.. Bu arayışlarda da bir kaç temel olmalı:
1) Seçim sistemi ve Siyasi Partiler Yasası hemen değişmeli. Milletvekilleri, belediye başkanları en çok iki; taş çatlasın 3 dönem için seçilebilmeli. Bu iş meslek haline gelmemeli...
2) Adaylar parti üyelerinin katılımı ile belirlenmeli.
3) Lider ve yönetim kadrosu için en fazla yüzde 10 oranında kontenjan ayrılmalı.
4) Siyasetin güçlenmesi için kadın ve gençler özendirilmeli.
5) Siyasetin finansmanı tamamen şeffaf olmalı.
“Öz” de bunlar galiba.
Bunlar yapılmadan söylenen “değişim” sadece “bazı isimler”in “hop” başka yere geçip “değişim şarkısı” seslendirmesi olur ki; bir işe yaramaz.
Değişim hiç olmaz.
O zaman.. Biraz da buna kafa yoralım..
VE DEĞİNMELER..
1) Çok soran oluyor; Millet İttifakı içinde uzlaşı kültürü adına üstlendiğim eski Başbakan Sn. Ahmet Davutoğlu’nun “danışmanı” görevimden misyonun tamamlanması ile ayrıldım. Kısa süreli bu beraberlikte bazı güzel insanları tanımak kazancım oldu.
2) Kimse benim adıma senaryo üretmesin; hiç bir yere aday değilim. O ihtiyaç ve istemi hissedersem zaten açıklarım.