(*) Adeta tarihi İzmir İktisat Kongresi gibi Kahramanmaraş ya da Hatay’da bir büyük İktisat Kongresi zamanı… Türkiye ‘yi bilimle, dayanışma ile ayağa kaldırmak için.
Tarihin önemli felaketlerinden birini yaşadık. Yüreğimiz yandı.
Elazığ’ı da göz önüne alırsak 11 kent ciddi zarar gördü.
“Nerede bir can öldüyse oralı oldu yüreğimiz…”
Eksikler, hatalar, yapılanlar, yapılamayanlar uzun süre konuşulacak.
Acılar, özlem ve hasret büyüyecek.
Öte yandan yaşam devam ederken, bu bölgedeki yaralar da hızla sarılacak.
Atatürk’ün Cumhuriyet’e armağanı Hatay’la birlikte kentler yenilenecek, onarılacak, iyileştirilecek, inşa edilecek.
Bölgenin başta tarım ve hayvancılık olmak üzere önemli sanayi yapıları da var, tarihsel ve dinlerin buluşması özelin de turistik ve etik özellikleri de.
Bölgesel yapılanma ve kentlerin yeniden yaratılması için 30 milyar dolardan da söz eden var, “50 milyar doları aşar” diyen de.
Hem hasar tespit, hem de “yeniden yaratım” hesap ve planlamaları sürüyor. Güçlendirilecek ekiplerle bu çalışma en kısa sürede tamamlanacaktır.
Sadece yapmak, inşaat değil sorun.
Bölge halkının da yeniden ve güvenli bir şekilde yaşama hem toplumsal, hem de ekonomik olarak katılımı önemli.
Adeta “küllerden doğmak” gibi molozdan, yıkımdan, enkazdan “doğmak”…
Onun için tarihi İzmir İktisat Kongresi ‘ni 100. yılında yaşadığımız bu günlerde benim önerim; uluslararası düzeyde saygın bilim, ekonomi, yer bilimi, sivil toplum, sağlık, sosyal bilimler, şehircilik uzmanlarının katılımı ile büyük çapta bir İktisat ve Yeniden Doğuş Kongresi yapılması.
Depremin merkezi Kahramanmaraş’ta ya da bölgenin tarihi, turistik, ekonomik önemli yerleşimi Hatay’da.
Yeni kararlar, önlemler, yapılanmalar, plan ve projeler. Geleceğe ışık tutmak. Geleceğin kentlerini devlet, millet ve bilim elele yaratmak ve daha yaşanılır kılmak.
Hızlı bir şekilde yürütülecek ve milletin birlik beraberlik ruhunu daha ileri taşıyacak böyle bir Kongre Türkiye adına da yeni kazanımlar ve heyecanlar yaratacaktır.
Kısa vadede yapılması gereken bir başka şey de; bölgede tarım ve hayvancılığı yaşatmak için kısa sürede Tarım ve Hayvancılık
İhtisas Organize Sanayi Bölgelerinin oluşturulması olacaktır.
Bu yapılanma yerel halkın yaşama katılımı ve bilgi sahibi olduğu üretimi geliştirmesi ve yeniden oluşturması için yarar sağlayacaktır.
Bu bölgeler istihdam ve katma değer yaratmanın dışında yabancı sermayenin de bölgeye katkı vermesinin yolunu açacaktır.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) öncülüğünde ve Tarım Bakanlığı’nın koordinasyonu ile gerçekleştirilecek bu bölgeler hem yaraların sarılması, hem de ekonomik hareketle birlikte “yaşama dönüş” anlamında da katkı sağlayacaktır.
Türkiye’nin neredeyse 13-14 milyon nüfusunu barındıran 11 kentimizde devlet ve özel sektör yatırımları geliştirilmeli, Cumhuriyet’in ilk yıllarında olduğu gibi tarım ve hayvancılık dışında yem, çimento, un, tekstil, demir - çelik ve madencilik başta olmak üzere sektörel bazda da üretim başlatılmalı ve büyütülmelidir.
Türkiye elele, gönül gönüle bu zorlu günleri aşmayı başaracaktır.
(*) Yazar - Akademisyen/ Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı