GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Fatih YAPAR
YAZARLAR
20 Kasım 2018 Salı

Zorla güzellik olur mu?

CHP ile AK Parti arasında her zaman rekabete sahne olan bir arena İZMİR!

Özellikle genel seçimlerde…

2002’den bu yana geçmişinde “demokratlık” olan kentin “sosyal demokrat yapısını” kırmak için kapıyı aşındırıyor iktidar partisi. Malum, şimdiye kadar İzmir Milletvekili ünvanı çok kişiye verildi. Sırf “içinizden biri, sizden bir parça” demek için.

Bu kent, ilk olarak Elazığlı Prof. Dr. Mehmet Aydın’ı, Konyalı İsmail Katmerci’yi, Kayserili Mehmet Tekelioğlu ve Fazıl Karaman’ı,  Ankaralı Serpil Yıldız’ı, Mardinli Teyfik Ensari’yi, Malatyalı Prof. Dr. Nükhet Hotar’ı, Balıkesir’li Zekeriya Akçam’ı “İzmirli” sıfatıyla TBMM’ye gönderdi.

Daha sonra kimler gelmedi ki?

İzmir’de uzun yıllar valilik yapan Milli Savunma eski Bakanı Vecdi Gönül, FETÖ Lideri Fethullah Gülen’in berberi İlhan İşbilen, yine aynı yapıya yakın isim Uluslararası Türkmen-Türk Üniversitesi ve Kırgızistan Uluslararası Atatürk-Alatoo Üniversitesi'nin rektörlüğünü yapan Prof. Dr. İbrahim Hasgür milletvekili oldu. Partinin, daha sonra“sosyal demokratlara açılım” sürecinde,  eski CHP’li Erdal Kalkan ile Kültür ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay da TBMM’de İzmir’i temsil etti.

Parti, kadrolarındaki en marka isimlerden biri olan Binali Yıldırım’ı Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı yaptığı dönemde İzmir’den aday yaptı.  Erzincanlı olmasına rağmen Yıldırım, İzmir’i ilmek ilmek dokudu, teşkilatı yakından takip etti. 2014’te İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterildi fakat seçilemedi. Ama bu mücadelesi kendisini önce başbakan şimdi de TBMM’nin başkanlığına getirdi.

Ve Yıldırım, İzmir anketlerinden de birinci çıkıyor olmasına rağmen;

2019 süreci için İstanbul yolcusu…

Elbette son kararı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan verecek!

Gerçek olan şu ki Yıldırım gibi bir ismin yakaladığı başarıyı, aldığı oy oranını İzmir’de alacak bir isim şimdilik görünmüyor. Elbette Büyükşehir’e aday olacak kişi bu çıtanın farkında olacak. 2014 yerel seçim sürecinde 17-25 Aralık gibi bir kumpas zinciriyle boğuşarak sahada çalışan Yıldırım’ın o dönemki psikolojisini en iyi görenlerdenim. Çünkü İzmirli bir gazeteci olarak kendisini en yakın takip eden, bacanağı gözaltına alındığında ilk soruyu soranlardanım. Selçuk ilçesindeki kahvehanede, “kim olursa olsun, en yakınım bile olsa cezasını çeksin” dediğini dün gibi hatırlıyorum.

Aradan 5 yıl gibi bir süre geçti.

Yerel yöneticiler aynı kaldı fakat partiyi seçime götüren ne il başkanı ne de o günkü yönetimden eser kalmadı. Şimdi ise yeni bir dönem var.

Ve birçok isim konuşuluyor.

Pazar günü yapılan temayül (eğilim yoklamasında) parti teşkilatı birinci sırada İl Başkanı Aydın Şengül’ü, ikinci sırada Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ’ı, üçüncü sırada ise Milletvekili Atilla Kaya ismini yazarak “büyükşehir adayı” görmek istediğini genel merkeze bildirdi.

AK Parti’de temayül sonuçlarına ne kadar uyulduğunu, uyulup/ uyulmayacağını tartışmaya gerek yok.

Bu arada “yukarıdan” gelen işaretle partinin teşkilatlarına Ekonomi eski Bakanı ve Denizli Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Nihat Zeybekçi’nin ismi fısıldandı. 2015 Haziran genel seçiminde “Egeli Bakan” ünvanlı Orman ve Su İşleri eski Bakanı Veysel Eroğlu’nu kısa süreli sahiplenen İzmir,   Zeybekçi’ye de kucak açabilir!

Kentin geçmişindeki demokrat yapısından bahisle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bile isminin konuşulduğu İzmir’de Zeybekçi bazı kesimler tarafından “yaptıkları yapacaklarının teminatıdır” denilerek İzmir’e pompalanıyor!

Son olarak İzmir Ticaret Odası Başkanlığı koltuğuna oturduğundan bu yana “potansiyel” aday muamelesi yapılan Mahmut Özgener ise stresli bir süreç yaşıyor. Parti yöneticilerine “görevi bırakmak istemiyorum” diyen Özgener’in kaçmaması için TOBB yasasında değişiklik yapılması kararı alındı. Buna göre odalar ve borsaların yönetimlerinde olanlar istifa etseler bile kazanamadıkları zaman geri görevlerine dönebilecek.  Özgener bu hamle sonrası, “İzmir Ticaret Odası Başkanlığı, kentimizin ve bölgemizin büyük bir teveccüh göstererek beni layık gördüğü, kendim ve odamız adına hedefler koyduğum, devam etmekten büyük bir mutluluk duyduğum bir görev... Bu önemli göreve konsantre olduğumu, odamızın bütün organlarıyla ve değerli üyeleriyle başlattığımız değişim hamlesine odaklandığımı, ismimin çevresinde yapılan spekülasyonların tamamen benim dışımda geliştiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum” dedi.

Bu ilerisi için şöyle demek:

“Ben aday değilim ama aday olmam yönünde baskı gördüğüm için istenilen kişi oldum, beni istediler ve ihtiyaçları olduğunu söylediler. Ben de kıramadım”

Bu arada Özgener gerçekten direniyor!

Ailesinin (oldukça geniş) siyasete girmesine sıcak bakmadığını söyleyenler de var. Evde hanımdan izin alamadığını anlatanlar da…

Hatta TBMM Başkanı Binali Yıldırım’a, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a iletilmek üzere “sağlık raporu” verdiği iddia edenler bile oldu. Çünkü kendisi özellikle bel fıtığı ve eklem ağrıları nedeniyle tedavi görüyor.

Peki Özgener her şeye rağmen, önünün bu kadar açıldığını göre göre yine de “aday değilim” derse ne olacak?

Parti yönetimi - büyükler (!)

“Zorla güzellik olmaz” mı diyecek?

Yoksa;

“Olur da güzel olmaz” mı diyecek?

Hep birlikte göreceğiz…