GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Fatih YAPAR
YAZARLAR
21 Temmuz 2018 Cumartesi

Sade'ce soruyorum!

Türkiye’nin en büyük petro-kimya tesisleri arasında yer alıyor.

Üstüne;  Azeybaycan ile Türkiye arasında dillerden düşmeyen tarihi sözümüz “iki devlet bir millet” anlayışının gereği olarak faaliyetini sürdürüyor.

Milyarlarca lira gelir, ülkeye katma değer ve binlerce insana istihdam sağlıyor. Vatandaş evine buradaki emeğinin karşılığı olarak ekmeğini götürüyor.

Evet, PETKİM’den bahsediyorum!

Aliağa’da faaliyet gösteren ülkenin en önemli prestij markasından…

Şu günlerde PETKİM’in üstünde kara bulutlar var. Neden mi? Çünkü sürekli, sistematik bir halde 15 binden fazla kişiye yemek temin eden firmanın çalışma şeklinden işçiler zehirleniyor!

Aliağa’daki hastaneler yetmeyince İzmir merkezindeki hastaneler doluyor, taşıyor.

Yetkililerden ise tek açıklama; “Gerekli inceleme başlatılmıştır, sorumlular bulunacaktır”…

Son olarak 3 bine yakın işçiyi perişan eden menüde o gün verilen tavuklu çorbadaki tavuktan ve profiterolden şüpheleniyor sağılık yetkilileri. Tabi ki kesin sonuç numunelerin incelenmesinden sonra çıkacak.

Kamuoyunun merak ettiği bir konu daha var.

Nedir?

İşçiler sürekli yemekten zehirleniyor, gıdada bir problem yaşıyorsa bu yemekleri, ürünleri kim ya da kimler veriyor? Ya da bu firmaları kimler, niçin koruyor?

Gelin hep birlikte bakalım!

PETKİM; çok büyük bir petro-kimya şirketi olduğu için tedarik ve alt taşeron şirketleriyle piyasadan ürün sağlıyor. Hafriyat başta olmak üzere, gıda, güvenlik, temizlik ve taşıma işlerini yapan birçok alt yüklenici var.

Bizim konumuz yemek olduğu için ibreyi bu noktaya çevirelim ve şöyle bir duruma ışık tutalım.

Birincisi, PETKİM’in yaptığı ihaleyi toplu olarak alan firmanın adı ÖZDENİZCİLİK AŞ.

Peki kime ait bu şirket?

2009-2014 yılları arasında CHP’nin Aliağa’da belediye başkanlığı görevini yürüten Turgut Oğuz’un oğlu Cem Oğuz ile bugünün MHP’li Belediye Başkanı Serkan Acar’a ait. Başkan Acar, bugün belediye başkanı olduğu için hisselerini zaten seçimlerden önce devretmişti. Fakat ortaklıklarının devam etmediği yönünde bir bilgi de yok.

ÖZDENİZCİLİK’in kontrolünde ve PETKİM’in onayında alt yüklenici olarak yemek işini alan firmanın adı ise AKYILDIZ GIDA LOJİSTİK-PETROL ÜRÜNLERİ DEPOCULUK, İNŞAAT TESİS YÖNETİMİ A.Ş.

Peki bu firma kime ait?

Bugün PETKİM başta olmak üzere sanayi kuruluşları dahil çevreyi etkileyecek tüm firmaları denetleme görevine sahip olan Çevre ve Şehircilik İzmir İl Müdürü Selahattin Varan’ın Gümüşhane eski Milletvekili kardeşi Sabri Varan’a…

AKYILDIZ firmasının Ticaret Sicil kayıtlarına göre kuruluş tarihi 22 Temmuz 2014… Yani yerel seçimlerden çok kısa bir süre sonra ve aynı zamanda 4 yıl önce tam da bu zamanlarda…

Yine resmi kayıtlara göre firmanın iki ortağı var. Müdür Varan’ın yengesi, eski vekilin eşi Nesrin Varan ve tanınmış yemek firması Seç-San Yemek A.Ş’nin sahibi Kemal Saldır. Varan ile Saldır’ı bir araya getiren, buluşturan “ticari akıl” nedir bilinmez ama iki şirketin daha sonra mahkeme kayıtlarına giren dava süreçleri var.

Burası da bir hayli ilginç!

Varan ve Saldır yani iki ortak şirketin kuruluşundan iki yıl sonra işler tıkır tıkır ilerlerken karşılıklı Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’ne başvuru yaparak, “ortağın şirket ortaklığından çıkartılması, olmadığı takdirde şirketin fesih ve tasfiyesi” diyerek dava açmışlar.

Hem de yıllık en az 10 milyon TL kar beyan etmişken!

Mahkeme ise davanın açılış tarihinden bir ay sonra şirketlere “kayyım” atanması kararı vermiş. Kayyım olarak da AK Parti’nin Çiğli İlçe Başkanı Mesut Demirkaya’yı atamış.  Görevini başarıyla yerine getiren Mali Müşavir Demirkaya daha sonra şirketlerin arasındaki gerilimi de ortadan kaldıracak hamleler yaparak tarafları uzlaştırmış.

Ve bugün kayyım yok.

Şirket ise bazı hisse devirleri ve yönetim değişiklikleriyle aynı kişilerin kontrolünde PETKİM’den iş almaya devam ediyor.

Buraya kadar yazılanlar için; “ne var ki, ticaret yapmak suç mu, her şey yasal değil mi?” diyebilirsiniz.

Ticari bir faaliyet elbette suç olarak lanse edilemez ama ortada neredeyse her ay zehirlenen işçilerin hakkını kim savunacak? Şirketin yaptıkları, tedbirsiz davranışlarına kim dur diyecek?

Olanlara, ilişkilere göz mü yumulacak?

Düşünün lütfen; bir belediye başkanının kontrolünde olan şirket taşeron olarak kendisini de denetlemekle görevli bir kamu görevlisinin yengesi üzerinden imkan sağlıyor. Hem de milyonlarca lira kazançla.  Peki, müdür bey o görevde olmasa bu işleri alabilir miydi? Ya da belediye başkanı PETKİM’in üzerinde bu kadar etkili olur muydu?

Ben de zaten sadece sesli düşündüm!

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı İzmir Milletvekili Hamza Dağ ve çiçeği burnunda İzmir Milletvekili Alpay Özalan’ın hastanede işçileri ziyaret eden fotoğrafları yansıdı bugün kamuoyuna… Üstüne, “Takipçisi olacağız” dediler ikisi de…

Egedesonsöz’ü ziyaret eden yeni Tarım ve Orman Bakanımız Bekir Bakdemirli de gelişinde, “İzmir’in derdi derdim, sevinci sevincim” dedi. Ve, sadece tarım-orman ve gıda değil tüm konularla ilgileneceğinin sözünü verdi.

“Türkiye’nin son başbakanı” ünvanlı, kenti avucunun içi gibi bilen Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız Binali Yıldırım, “İzmir’den kopmayacağım, gözümü kentin üzerinden almayacağım” demedi mi?

O’halde işçiler bunları neden yaşıyor? Kamu kurumlarının gücü, imkanları, güçlü koltuklar neden kişilerin değil de kamunun yararına kullanılmıyor?

Niçin kamuoyu ve vicdanlar rahatlatılmıyor?

Sade’ce soruyorum!

Ve sade bir vatandaş olarak…

SONSÖZ: Bilirken susmak, bilmezken söylemek kadar çirkindir. Buna mukabil sukut ederek kaybettiğin şeyi tekrar elde etmen, söyleyerek kaybettiğin şeyi elde etmenden daha kolaydır.(Hz.Ali)