Bu ülkede neyle yatacağımız, neyle uyanacağımız belli değil…
Heyecanlı ve tedirgin bir hayat sürmek zorundasınız bu ülkede.
Bazen küçük iyimserlikler, küçük umutlar ortaya çıkar. Karamsarlık uzun süre katlanılacak bir şey değil. Ortak iyi için bazen küçük başarılar ortaya çıkar.
Gezi Hareketi, Adalet Yürüyüşü ve Kazdağları Mitingi…
Hepsini ayrı ayrı değerlendirmek lazım. Gerekçeleri ve katkı yaptığı duyarlılıklar arasında farklar olsa da aslında ortak yanları da vardı.
Farklı kesimlerin ortak iyi için bir araya gelmesinde çok mesafe almış değiliz ama yine de hafife almamak gerek. Topluluk / cemaat anlayışından topluma dönüşmek böyle bir şey.
Kutuplaşmış siyasetin ve ayrışmış toplumun geriletilmesi ancak böyle olabilir. Ortak iyi için birlikte olmak.
Kazdağları Mitingi önemli bir eylemdi. Bindirme kıtalar olduğunu kimse söyleyemez. O büyük kitlenin kahir çoğunluğu kişisel çaba, harcama ve emekle oraya aktı. Komplo ve provokasyon söylentilerine rağmen özel araçları ile, otobüs kiralayarak her yaştan insan katılımcıydı.
Enteresan bir şekilde Belediye ve CHP parti yöneticileri bu eylemden bir hafta önce Kazdağları’nda basın toplantısı gerçekleştirdi ama mitingin etkisini yükseltmek için organize olmadı. Otobüs verenler oldu elbet ama Adalet Yürüyüşündeki kadar görünür olmak istemediler sanki.
Diğer enteresan bir durum Kazdağları Mitingi sırasında dört bir tarafta orman yangınlarının başlamasıydı. Komplocu açıklama bana pek cazip gelmez ama bu kadar tesadüf de fazla geldi.
Bu da yetmezmiş gibi sabah başka bir ülkeye uyandık. Mardin, Diyarbakır ve Van belediye başkanları görevden alınmış ve yerlerine kayyum atanmış. Bu da fazla doğrusu. Daha birkaç ay önce seçim yapılmış. Daha önce görevden almalara karşın, yasal süreçlerden geçmiş ve seçmen desteği sağlamış yönetimler tekrar görevden alınıyor.
Hukuk, demokrasi ve meşruiyet inancına sahip kesimlerin vicdanlarını rahatsız edici bir olay.
İşte bu da bir sınav… HDP, CHP, İYİ Parti veya başka parti fark etmez. Haksız ve hukuksuz olduğuna inanan herkesin tepki vermesi lazım.
Çevre katliamlarına karşı çıkmak gibi, demokrasi ve hukuk duygusunu tahrip eden bu tür kararlara da karşı çıktığımız ölçüde toplum olacağız.