GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
1 Mart 2021 Pazartesi

Toplumsal mutabakatın ahvali üzerine

HDP MYK bir açıklama yaptı;

“Türkiye’nin tek çıkışı Dolmabahçe Mutabakatı’dır.”

“Tek çıkış ve kurtuluş Dolmabahçe Mutabakatı’nın yarattığı demokratik, sivil çözüm iradesine yeniden dönmektir. Bunun muhatabı da bütün toplumdur.”

28 Şubat 2015 tarihinde İmralı heyeti ile devlet heyeti arasında imzalanan mutabakat, “Öcalan ile devlet heyeti arasında varılan mutabakat” olarak anılıyor.

“Türkiye’nin en temel meselesi” diye tanımladığı Kürt sorununda HDP, “Dolmabahçe Mutabakatı’nın çözüm iradesine bağlı olduğunu ve bu mücadeleyi sürdüreceğini” ilan ediyor.

Gel gör ki mücadelenin Batı himayesinde sürdüğü,açıklamada yer almamış.

Açıklamanın sonunda, “Çıkarken anahtarları bırakmayı unutmayın!” veya “Asya’ya kadar yolunuz var!” falan dememişler. Nezaket göstermişler.

Açıklamalara bakılırsa HDP’nin mutabakattan anladığı; demokratik siyaset, Kürtlerin temel hak ve özgürlükleri, yerel demokratik özerklik, özyönetim tartışmalarının Batı desteğinde yarattığı şiddet sarmalında, Türkiye’nin Kürtlerin huzurunda diz çökmesi…

“Bu coğrafyanın biricik mazlum ve yoksul halkı Kürtler” gibi tuhaf bir varsayımdan hareketle kurulan siyaset, sınıf mücadelesinde bir varlık gösteremediği gibi, toplumsal mutabakat açısından da sadece ve sadece çıkışsızlığı işaret ediyor.

70 milyonkadar insanın yok sayıldığı bir mutabakata bel bağlayan sözüm ona demokratik siyasetten HDP’nin beklentisi ne olabilir?

Halbuki Dünya bir süredir farklı dönüyor. Bir çağ kapanırken, dijital devrimin kapısını araladığı yeni çağ, yeni bir hayatın, yeni bir kamusal düzenin öncülleriyle kendisini hissettiriyor.

Yapay zekanın yönetimine hazırlanan yeni uluslararası sistemde, üretimden uzaklaştığı sanal bir hayat ve sanal bir kimlikle baş başa ne yapacağını düşünmesi gereken milyarlarca insan…

Yapısı bütünüyle değişecek devletler ve sınırlar, yeniden tanımlanacak para ve mülkiyet, yeni üretim kültürü, sınıfların yeni durumu, değer/emek ilişkisinin çöküşü ve getirdikleriyle sorgulanan uygarlık…

Yeryüzünün ahvali böyle iken, sosyalist dünya görüşüyle hiç de bağdaşmayan bir tutumla adeta Kürt şovenizmini hayatın merkezine koyan yaklaşım,HDP’yi Batı ile yakınlaştırırken Anadolu topraklarında yalnızlaştırabilir.

Neyse ki bu ültimatomu andıran açıklamanın hemen ardından Selahattin Demirtaş’ın umut dolu açıklaması geldi.Açıklamasında yer alan şu anahtar cümleyi herkes zihnine kazımalı;

“Türkiye, barışı iç dinamikleriyle sağlayabilecek yeterliliktedir.”

Liderlik bu olmalı. İyi ki varsın Selahattin Demirtaş.

Kayyum atamalarına, fezlekelere, hukuksuz yargılamalara hep birlikte karşı çıkalım. Fakat aynı zamanda, insanlık meselelerine ırkları aşarak bakalım.

Toplumsal mutabakat dayatmalardan değil, mutabakattan geçiyor. Ve bu mutabakatın koşulları da yeryüzü ölçeğinde başlayan değişim ve dönüşümün dinamikleriyle hemhaldir.