GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
5 Kasım 2020 Perşembe

Sesimi duyan var mı?

“Alo, Acil Çağrı Merkezi buyurun…”

“Biz göçük altında kaldık…”

“Tamam, sakin ol… Ben şimdi seni itfaiyeyle görüştüreceğim, sakın kapatma telefonunu, hatta bekle…”

“Burası 249/2 Sokak numara 8, Özkanlar Egemen Apartmanı…”

“Tamam, sakin ol lütfen… Kaç kişisiniz orada?”

“Annemle beraberim… Aşağıda da kardeşim var… Bacağımı hissetmiyorum…”

“İtfaiye buyurun efendim… Siz bizi aramışsınız, ekipleri yönlendirdim... Durumunuz nedir?”

“20 dakikadır ayaklarımı hissetmiyorum…”

“Ekiplerim gelmek üzere… Şu an depremden dolayı birçok ev yıkıldı... Ulaşmaya çalışıyorlar…”

“Lütfen buraya ekipleriniz çabucak gelsin… Dayanamıyoruz lütfen…”

“Tamam efendim..”

***

Aynen felaket filmlerinden bir sahne gibiydi ama…

Film değildi…

***

Bayraklı’da evleri yıkılan…

Beton parçalarının altında kalan…

Üstüne düşen dolabın altında inlerken…

Cep’ten, 112 Acil Çağrı Merkezi’ni arayanların…

Yıllar geçse de…

Asla unutulmayacak yakarışlarıydı…

Gerçekti ve acıydı…

***

Dün sabah (Çarşamba) saatlerinde…

İzmir Bayraklı’yı…

Kalbinden vuran “6.9”un kahreden bilançosu gölgesinde…

Arama kurtarma faaliyetleri sona erdi…

Bu satırlar yazılırken…

Vefat sayısı 114’e yükselmişti…

Geriye kalan…

Tonlarca enkaz artığı…

Ve onların altında her yaştan sönen hayatlar…

***

Türkiye cep telefonunu 26 yıldır kullanıyor…

1999 Marmara Depremi’nde…

Bugünkü kadar gelişmemişti…

Üstelik tanesi 1000 Dolardı ve herkeste yoktu…

Cep telefonu kullandığını göstermek isteyenler…

Kılıfıyla pantolon kemerine takarlardı…

Ve, yine Marmara Depremi’nde…

Kurtarma ekipleri, buldukları her moloz aralığından…

Aşağıya şöyle bağırırlardı:

“Sesimi duyan var mı?”

Devir değişti…

Cep telefonları hayatımızın parçası oldu…

Artık kurtarma ekibinde çalışanlar her oyuktan içeri seslenmiyor…

Ya ne yapılıyor?

Vücut ısısını bile dışarı taşıyan termal kameralar kullanılıyor…

Enkazın metrelerce altında “lazer ışıklı” kontrol yapılıyor…

Sismik Ses Cihazları var…

Sensörler ekrana yerleştiriliyor…

Vatandaş susturuluyor…

Çay kaşığının tıngırtısı bile engelleniyor ve…

Enkazın altında nerede bir canlı var; şıp diye bulunuyor…

Geriye O’nu güneşe çıkarmak kalıyor…

***

Bu gelişmiş aygıtları kullanan kahramanlar sayesinde…

Bayraklı’da…

70 saatte 107 vatandaş…

Enkaz altından tereyağından kıl çeker gibi…

Alkışlar arasında kurtarıldı…

Bu da bir rekordu…

***

Gelgelelim…

Enkaz altında talanların…

Cep telefonları ile “112 Acil”i aramaları…

Gözyaşı selinin nedeni oldu…

112 Acil’de görevli olanlar bile ağlıyordu!

***

“Çağrı Merkezi itfaiye buyrun…”

“Lütfen Adalet Mahallesi Cumhuriyet Sitesi... Üç tane bebeğim var, hepimiz göçük altındayız…”

“Hemen ekip yönlendireceğiz hanımefendi… Hangi sokak orası?”

“1593/4 Sokak… Cumhuriyet Sitesi... Ne olursunuz acele edin; bir, üç, dört ve altı yaşlarında dört bebeğim var… Salon tarafındayız…”

“İhbarınızı aldık, sakin olun… Ekipler geliyor… Bebeklerinizin size ihtiyacı var… Bebeklerinizin sağlık durumu nasıl?”

“Şu an konuşuyoruz, iyiler… Hiçbir şekilde hareket edemiyoruz…”

“Tamam; sakin olun… Ekibim çok yakın, varmak üzere… Sizi kurtaracaklar… Haber vermemi istediğiniz bir yakınınız var mı?”

“Evet, eşim…”

“Cep numarasını verme şansınız varsa ben bildireyim buradan…”

“0 505… / Ertan… Bir kişiye daha haber verir misiniz kızı bende?”

“Tamam söyleyin…”

“0 549… Şenay hanım…”

“Tamam, ben bildiriyorum… Geçmiş olsun…”

***

Akıbetlerini merak ediyorsunuz, değil mi?

Bende…

Kör kuyu gibi, enkazın derinlerinden…

Yürek kaldıran bir cep’ten konuşma daha…

***

“Çağrı Merkezi itfaiye buyurun…”

“Evdeyim… Kapının önüne portmanto devrildi, kapım açılmıyor, evde mahsur kaldım... Çocuğum da var, dışarı çıkamıyorum…”

“Hanımefendi, şu anda böyle epeyi vaka var... Binanızda çökme var mı?”

“Bilmiyorum, her yer yıkıldı… Binanın içi çok kötü diyorlar…”

“Hanımefendi adres neresi?”

“288/7 Sokak numara 3… Zeki Müren Parkı’nın tam karşısı… Kapım kilitlendi çıkamıyoruz... Ne olur kurtarın…”

“Kaçıncı kattasınız siz?”

“Üçüncü kattayım…”

“Tamam hanımefendi…”

***

Teknoloji olmasa…

Her şey daha kötü olacaktı…

Sadece bir rakam…

Deprem’in olduğu an, saat 14:51’di…

Saatler 15:01’i gösterdiğinde…

Yani, sadece 10 dakika içinde…

Yani, sadece 600 saniye içinde…

İzmir’in 112 Acil Merkezi’ne…

Tam 1098 (Bin Doksan Sekiz) “N’olur yardım edin!” çağrısı geldi…

Hepsine cevap verildi…

Biliyor musunuz?

İzmir’in 112 Acili…

Kimselerin görmediği / göremediği kahramanlardan oluşan bir ordu!

İyi ki, varlar…

Nokta…

Sonsöz: “Herkes kahraman olamaz, kimilerinin de onları alkışlaması gerekir… / Will Rogers – ABD’li Sosyal Yorumcu...”