GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
17 Ocak 2019 Perşembe

Muhalefetin muhalefeti olmak

“Yüzde altmışın altı başarısızlıktır.” CHP’li aday adayı büyük gerçeği açıklıyor. Bir başka CHP’li de, tek başına seçimleri almaktan söz ediyordu…

Ülkede muhalif yurttaşın bütün derdinin, Erdoğan Türkiyesi ile mütecanis işler yapan ana muhalefetin beyhude seslenişlerini anlamlandırmak olduğuna dair bir kanaat oluşmuş, CHP yönetiminde…

Olan bitene baktıkça insanın içinden çığlık atmak geliyor.

Yeni Türkiye iddiasıyla ortaya çıkan islamcı iktidar grubunun ülkeyi yönetemediğinin uzun zamandır farkındayız. Nasıl fark etmeyelim, gündelik hayatın akışı içinde kötü yönetimin bütün alametleri ortaya çıkıyor.

O kadar çok yanlış yapıldı ki sonunda, çarşı pazarda, işsizlikte, sağlıkta, eğitimsizlikte, faturalarda, banka borcunda, Adliye koridorlarında, yoksullukta, çöken yol ve binalarda, tren raylarında, kopan baraj kapaklarında, göç yollarında, kaldırım boylarında ve gündelik hayatın her alanında o yanlışlar vurmaya başladı.

Hadi, iktidar dolaşımındaki vurdumduymazlığın güç zehirlenmesiyle gelen körlük olduğunu anlayabiliyoruz. Ya muhalefet saflarındaki rehavet!

Gerçek şu ki ülkede muhalefet problemi var; hem de vahim boyutlarda…

HDP’nin durumu ortada, sesini yükselten soluğu içerde alıyor... Yani bu probleme dâhil etmek haksızlık olur. MHP ise iktidarın müştemilatı gibi… Geriye, Meclis’te grubu olan iki parti kalıyor; CHP ve İYİ Parti. İYİ Parti henüz yolun başında, zamana ihtiyacı var.

Benim asıl üzerinde durmak istediğim, ana muhalefetin durumu…

Ana muhalefet ne yapmaya çalışıyor?

Ne yazık ki tıpkı iktidar gibi ana muhalefet de yönetememekle malul. Biri ülkeyi yönetemiyor, diğeri de muhalefeti… Bu konuda tam bir işbirliği var.

Olan bitene bakınca bende oluşan kanaat; CHP yönetimi, elinde kalan son metropol İzmir’i de AKP’ye vermeye çalışıyor. Sonra, hepimiz rahata ereceğiz.

Bilindiği üzere, ana muhalefetin başındaki kişi, İzmir yerel yönetiminin başındaki kişinin resti karşısında çaresiz kaldı ve adayını (Muhtemelen Tunç Soyer) açıklamaktan geri durdu.

Şimdi, İzmir’i kim yönetsin tartışması, Ankara’da kapalı kapıların ardında bütün hızıyla sürüyor. Adımıza düşünüp bir karar verecekler… Kendileri için, halka rağmen…

Ülkede her şey çok ama çok kötü yapılıyor. İzmir de bu kötü gidişattan nasibini ziyadesiyle alıyor. Belediye başkanlıkları için aday belirlemek bile çığırından çıkmış durumda. Yüzyıllık Cumhuriyet’in bütün değerleri yerle bir ediliyor. “Halk için halkla birlikte” diyen zihniyet çöktü. Temsil, efendilerin içini boşalttığı bir kavram olarak orada öylece duruyor. Rant kavgası tek temsil unsuru…

Bu rezilliğe “dur demek” gerek.

Değişimin İzmir’den başlaması olağandır. Çünkü en başından beri İzmir direniyor. Kötü yapılan her şeye direniyor.

Mesela, yerel yönetimlerde başkan adaylarının belirlenme sürecini yüzüne gözüne bulaştıran CHP yönetimine her düzeyde “hayır” diyerek bir adım atmak mümkün.

Yüzyılın şafağında, yeni bir Dünya kuruluyor. Yerel demokrasi, akıllı şehir, güçlü üretim ve eşitlik için bir araya gelebiliriz. Yeni bir toplumsal mutabakat için model oluşturabiliriz.

İzmir Türkiye için iyi şeyler yapmalı. İzmir bunu yapmaya muktedir.